KİK’ten tam da Aralık ayına yakışır bir içerikle merhaba!
Yeni yıl yaklaşıyor. Sokaklar, evler yavaş yavaş ışıldamaya başlarken biz de KİK olarak tam da adımıza uygun davranıp ilham vermeye çalışacağız diyor ve konuya geçiyorum; yeni yıl ağacı…
Fakat bu içerikte karşınıza çıkacak ağaçlar sıradan süslenmiş çam ağaçları değil, tam anlamıyla yaratıcılığı zorlayan türde çalışmalar olacak.
Evet, aralık ayına geçişimizle birlikte evlerimizde kimimiz kendi tarzında kendi bütçesinde ve evinin dekorasyonuna uygun minik de olsa bir çam ağacını ışıklandırıp süslemeyi tercih ederken kimimiz “amaaann boşver geç bunları” diyerek geçiriyoruz senenin bu zamanlarını. Özellikle çocuklu evlerde belki miniklerin heyecanı bizi harekete geçiriyor. Çocukları bahane eden kadınlar başta olmak üzere bir çoğumuzun hoşuna da gitmiyor değil hani ışıklarla süs püs işleriyle uğraşmak, ne bileyim kendi adıma bunun bir terapi olduğunu söyleyebilirim. Bu yazıyı da biraz ondan paylaşmak istedim sanırım.
Ben zaten oldum olası meraklıydım bu işlere. Bizim zamanımızda, yani 80’lerde, (yaşımı saklayacak halim yok) çocuk olmak şimdiki zamanlarda çocuk olmaktan çok alakasızdı; o zamanlar yılbaşı ağacını genelde televizyondan tanırdık veya dışarıda özel bir mekanda yılbaşı kutlaması yapılacaksa (o zamanlar bu oldukça lükstü) belki görme şansımız olabilirdi. Yoksa PTT (pijama terlik televizyon) esprisinin yapılmaya başlandığı o yıllarda televizyonda bir anı bile kaçırmamak için o zamanlar yeni yeni çıkmaya başlamış VHS kasetlere kayıtlar yapılırdı. Amaç? Orhan Gencebay, Zeki Müren ,Emel Sayın ama özellikle de o senenin yıldız dansözünü pür dikkat izlemek… Ama nasıl! Çoluk, çocuk, genç, yaşlı o dansözü bekliyor , çıkınca da sesler yükseliyor mutfaktakilere “koş koooooş dansöz çıktııııııı…..” İşte o dansözün arka fonu kocaman süslü püslü bir yılbaşı ağacı. Yani şimdilerde neredeyse mahalle bakkalında bile yılbaşı süsü varken siz düşünün o zamanı. Ama en güzel yılbaşı ağacı o gece, yani o senenin 31 aralığı, saat 12’de eğer kar yağarsa yaşanırdı ki bu bir kez başıma geldi. Gece tam 12’de kar yağmaya başladı; sokaklardaki üzeri kar kaplı ağaçlar en güzelinden bir yılbaşı ağacına bile 10 basardı. Hasılı dediğim gibi o vakitlerden beri bende de bu işlere merak hep oldu. Mesela evde kağıttan yapıp boyadığım süslerle annemin sarmaşığını süslediğim bir sene hatırlıyorum hayal meyal, çocuk aklı işte. Aklım başıma ereli ise neredeyse her yıl yaklaşık bir ay öncesinden kendi çapımda bişeyler yaptım illaki. Şimdilerde ise bizim evde orta boylarda bir çam ağacı süsleyip ışıklandırıyoruz ve elbette ki bu işi en heyecanla yapan bizim evde de yine bir minik kuzu.
Benim de yıllar içinde yaptığım birçok farklı ağaç var. Mesela bir dal parçasını beyaz ojeyle boyayıp üzerine kağıttan yaptığım süsleri astığım ağacı çok severdim. Duvara farklı boylarda bantlarla yapıştırarak yaptığım ağaç ve misina ipe dal parçalarını bağlayarak yaptığım da çok güzel olmuştu… 🙂 Bir kısmı paylaşacağım görsellerin içinde olacak. Odanızın şekline dekoruna ve boyutuna göre bir fikir eminim sizi çok mutlu edecektir . Hem bütçe dostu hem de oldukça farklı ve yaratıcı bu yılbaşı ağaçlarından birinin mutlaka ruhunuza iyi geleceğini düşünüyorum.
Ben bazen karşısına geçip sadece müziği açarak elimde sıcacık çayımla yanıp sönen ışıkları izlemeyi çok seviyorum ve inanıyorum ki insan kendi ruhuna iyi gelen her şeyi bir başkasına anlamsız gelse de yapmalı.
Belki de çocukken bizi mutlu eden şeylerdir şimdilerde ruhumuza iyi gelenler kim bilir?
Sevgiler…










Bunlar da ilginizi çekebilir: