Stres bizi hayatta tutan evrimsel mekanizmanın bir parçasıdır. Ancak stres hormonlarının sistemimizde sürekli aktif olması, yani kronik stres, bedenin fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal olarak dengesini bozar, birçok rahatsızlık ortaya çıkmaya başlar ve yaşam kalitemizi önemli ölçüde azaltır. İyi haber şu ki stresi yönetmek mümkün! Stresin beden ve zihin üzerindeki etkilerini yönetebilmek için ona bir de ayurveda perspektifinden bakalım.
Neden stres hormonlarımız var?
Karşıdan karşıya geçerken üzerimize doğru gelen araba nedeniyle salgılanan stres hormonları sayesinde bu kriz durumuyla baş eder ve doğru kararı vererek kaçar, koşar ya da dururuz. Sinir sistemimiz bir tehlike karşısında hayatta kalabilmemizi önceliklendirdiği için gerekli düzenlemeleri stres seviyelerine göre yapar. Bir tehditle karşılaştığımızda sinir sisteminin sempatik yolu uyarılır kaçma ya da savaşma tepkisi veririz. Bu durumda daha iyi ve stratejik kararlar verebilmemiz için beynimizde daha fazla oksijen gider, kaçabilmemiz için bacaklarımıza veya savaşabilmemiz için uzuvlarımıza daha fazla kan pompalanır. Eğer karşı karşıya olduğumuz ölümcül bir tehdit ise bu bizi yaşadığımız şokla başa çıkabilmek için donmaya veya bayılmaya götürür.
Her iki süreçte de hayatta kalmaya odaklanan biyolojik sistemlerimiz beslenmeyi ve boşaltımı önceliklendirmez. Dolayısıyla sindirim sistemimize bağlı organların çalışma hızı yavaşlar. Herhangi yaşamsal tehdit veya tehlikenin olmadığı durumda ise sinir sistemimizin üçüncü yolu aktifleşir, sakinleşir, rahatlar; dinleniriz. Bu sayede çevremizle bağ kurabilir ve yaşamsal aktivitelerimize devam edebiliriz.
Sorun, sinir sistemimizin rahatlamayı unutarak sürekli “kaç, savaş ya da don” modunda kalmasıyla başlar.
Stres hormonlarının sistemde kalmaya devam etmesi nedeniyle strese karşı hassasiyetimiz artar, daha küçük nedenlerle kolayca yeniden “tetiklenebiliriz”. Eğer bu döngüyü kırmazsak sindirim ve boşaltım sorunlarından, kalp çarpıntısına, anksiyete ve panik ataktan, uykusuzluk ve depresyona, regl düzensizliklerinden infertiliteye kadar pek çok rahatsızlık ve durumla karşı karşıya kalabiliriz. Bunun nedeni, sistemlerimizin hayatta kalmayı öncelikli kabul eden içsel zekası nedeniyle, bedenimizdeki hormonel yapı taşlarının, kortizol başta olmak üzere, stres hormonlarının üretimi için kullanılması ve bu durumun diğer hormonların üretimini yavaşlatmasıdır. Tüm bunların sonucunda bedenin fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal olarak dengesi bozulur, baskılanan bağışıklık sistemi nedeniyle birçok rahatsızlık ortaya çıkmaya başlar.
Ayurvedaya göre stres
Ayurvedaya göre kronik stres öncelikle bedenin çiğneme, yutma, nefes alışverişi, kas hareketleri, bağırsak hareketleri, idrar, dışkılama, doğum ve menstrüasyon gibi hareket içeren işlevlerinden sorumlu enerji kuvveti olan Vata doşada dengesizlik yaratır. Bedendeki görevlerinden bir diğeri sinir sisteminin işleyişi olan Vata doşanın dengesizleşmesi sonucunda endişe, uykusuzluk, gaz-şişkinlik, kabızlık, aşırı zayıflık, kilo kaybı, güçsüzlük ve yorgunluk, kuru, sert, pul pul dökülen deri, kulaklarda çınlama, kolay kırılan tırnaklar, saçlar, kemikler, kalp çarpıntısı, anksiyete, çatırdayan eklemler, eklemlerde acı/ağrı, hiperaktivite, süratli düşünceler, uykusuzluk gibi belirtiler ortaya çıkar.
Ayurvedeya göre bütünsel sağlığın anahtarı dengeli bir agni, yani sindirim ateşidir. Sindirim ateşi kuvvetli ve dengeli olursa besinlerden ojas yani bağışıklığın özü üretilebilir. Kronik stres sonucunda ise bedende 40 farklı çeşidi ve işlevi olan agni zayıfladığından dokular işlevlerini yitirir, sindirim yavaşlar, atıklar atılamaz ve denge durumunun kaybolması sonucunda sağlık durumu ortadan kalkar ve bağışıklık düşer.
Vata doşayı dengeye getirmek, sinir sitemimizin parasempatik (dinlenme, sindirim ve bağ kurmadan sorumlu) kolunu uyarır. Bu sayede duygusal dayanıklılığımız artar ve stresi yönetmemiz kolaylaşır. Vata doşanın nitelikleri hızlı, kuru, hareketli, keskin ve hafif olmasıdır. Temel bir ayurvedik prensip olan “benzer benzeri arttırır, tersi dengeler” yaklaşımı ile bu niteliklerin tersini uygulayarak Vata doşayı dengeleyebiliriz.
Stresi yönetmek için ayurvedik öneriler
Vata doşayı dengeleyerek stres yönetimini kolaylaştırmak için ayurvedanın aşağıda yer alan basit önerilerine günlük yaşamınızda daha fazla yer verebilirsiniz:
- Yavaşlamak, aynı anda bir çok işi yapmak yerine tek bir işe odaklanmak.
- Öz-bakıma zaman ayırmak, günlük rutinler uygulamak, bedenle temas kurmak
- Doğada vakit geçirmek, toprakla ilgilenmek, yorucu olmayan doğa yürüyüşleri yapmak
- Rutin saatlerde yaşamak (aynı saatlerde yemek yemek, uyumak, uyanmak vb.)
- Sakinleştirici ve köklendirici yoga, meditasyon, nefes çalışmaları yapmak.
- Kuru, soğuk ve çiğ yiyecekler tüketmemek, ılık, pişmiş ve yağlı yiyecekleri tercih etmek. Kızarmış, ağır, işlenmiş gıdalardan uzak durmak, çay kahve ve alkolü azaltmak, beklemiş yemekler yememek ve atıştırmamak.
- Akşamları susam yağı ile ayak tabanlarına masaj yapmak.
- Kıyafetlerde ve dekorasyonda sarı, turuncu, yeşil, pembe ve mor renkleri tercih etmek.
- Sedir, patchuli, ıtır, portakal, yasemin, lavanta gibi sakinleştirici aromaterapi kokularından faydalanmak
- Duyguları dışa vurmak için yaratıcı çalışmalar yapmak, yazı yazmak, resim yapmak, şarkı söylemek
Tüm bu öneriler stres yönetimi konusunda destekleyici olsa da hatırlamalıyız ki stres kaçınılmazdır ve hayatımızın herhangi bir noktasında ortaya çıkabilir. Stres karşısında yapabileceğimiz en iyi şeyler ise sahip olduklarımıza şükran duymak, kriz durumlarında ortaya çıkan öğrenme ve gelişme fırsatlarına odaklanmak ve sinir sistemlerimizin esnekliğini arttırarak yaşama ve getirdiklerine kabul ve sevgi ile yaklaşma kabiliyetimizi arttırmaktır.