İlişkilerde Bağımlılık: Partnerinize Bağlı mı, Bağımlı mısınız?

yatakta oturan el ele tutuşan çift

Bir ilişki içindeyken kendinizi “Ben onsuz yapamam”, “O hep yanımda olmalı” gibi cümleler kurarken buldunuz mu hiç? Bir kere de olsa bulmuş olabilirsiniz. Sevdiğimiz kişinin hep yanımızda olmasını, bize destek olmasını isteriz ve aynı sevgiyi ve desteği kendimiz de göstermeye çalışırız. Hayatımızdaki kişilerin varlığı her ne kadar bize büyük bir güç ve destek katsa da ilişkilerde bağlılık ile bağımlılık karıştıysa bu son derece sağlıksız bir birlikteliğin habercisi olabilir. Bu bağlılık ve bağımlılık karmaşası sadece romantik ilişkilerde değil; dost, aile fertleri gibi yakın ilişkilerde de yaşanabilmektedir fakat en sık romantik ilişkilerle karşımıza çıkar.

İlişkilerde Bağlılık

Bağlılık, partnerimize özgürce ve şüphe etmeden yakınlık duyabilmektir. Bağlılık, ilişkinin oturduğu temel ve ilişkinin devam etme nedeni olarak görülmektedir. Her ne kadar ilişkilerimizi çok aşık olduğumuz için sürdürdüğümüzü düşünsek de, temelinde bağlılık durumu yatmaktadır. Bağlılık durumunda, partnerlerin ikisi de kendi sınırlarını ve partnerinin özgürlük alanını bilerek, sağlıklı bir ilişki sürdürmeye çalışırlar.

En önemlisi ise kişiler, ayrı bireyler olarak da var olduklarının ve birlikte olduklarında daha güçlü bir enerji ortaya çıkardıklarının farkında olarak sağlıklı bir ilişki kurmaya çalışırlar. Ortak zevkleri paylaşmaya çalışırlar, farklı zevkler olduğunda ise birbirlerine saygı duyarlar. Buradaki en önemli nokta birbirlerini birer hayat arkadaşı olarak görmeleridir.

İyi Oluş Günlüğü

Bağlılık; koşulsuz sevgiyi, güveni ve kabulü getirir. Partnerimizi herhangi bir sebepten değil, yalnızca “o” olduğu için severiz. Bu, ilişki içerisindeki bir tür sessiz anlaşmadır. Bağlılığın oluşturulması kadar sürdürülmesi de bir o kadar önemlidir. Zamanla vakit geçirerek, duyguları ve düşünceleri paylaşarak, hem fiziksel hem duygusal temas ederek bağlılık oluşur. Yeterli sorumlulukları alarak, çaba göstererek, partnerin ihtiyaçları dinlenip giderilerek ise bağlılık sürdürülmeye devam eder. Bağlılık seviyesi zaman zaman değişebileceği gibi bağlılığın iyice azaldığı dönemlerde de ilişki sağlıklı bir şekilde bitirilebilir.

İlişkilerde Bağımlılık

Bağımlı ilişkileri aslında çok fazla görüyoruz. Dizilerde, filmlerde, kitaplarda, günlük yaşamda… Bağımlı ilişkilerde odak hep karşı taraftır. Karşı taraf ne seviyor, karşı taraf ne yapmak istiyor, karşı taraf ne olur da hep yanımızda kalır gibi sorularla ve cevaplarıyla yaşanan ilişki türüdür. Fedakarlıktan ziyade kendinden fazlaca ödün vermek ön plandadır. Fedakarlık dozunda iyi bir şey olsa da, bağımlı ilişkilerde kişi hep kendi kapasitesinden daha çok vermeye çalışırken bulabilir kendini.

Kişi duygu, düşünce ve davranışlarını kontrol etmekte zorlanıyorsa, kendini partnerine muhtaç hissediyor ise ve içsel anlamda bu durumun farkında olsa dahi bir şey yapamıyor ise kişi bağımlı bir ilişkinin içerisindedir. Birey bundan rahatsız olsa bile o ilişkiyi bitirmekte zorlanır çünkü partneri hayatının tümünde yer etmiştir.

Bağımlı ilişkilerin bir diğer olumsuz etkisi de yoğun bir kaygı durumudur. Partnerin herhangi bir olumsuz davranışı kişisel algılanır ve kişi bu durum kendisiyle ilgili olmasa bile düzeltmek için hemen harekete geçmeye çalışır. Yoğun bir kaybetme korkusu da bu kaygılara eşlik eder. Eğer ki partnerden ayrı kalındığında yoğun bir kaygı durumu yaşanıyorsa, sürekli bir kaybetme korkusu var ise, partnerden ayrı bir aktivite yapmak zorlaşmışsa, karşı tarafın ihtiyaçlarını karşılarken kendi ihtiyaçlarını karşılamak zorlaşmışsa bağımlı bir ilişkinin içerisinde olunduğunun sinyalleri çalıyor olabilir.

İlişkideki bağlılık ve bağımlılık nereden geliyor? 

Bağlanma kuramının teorisyeni, bağlanmayı tanımlarken ‘başka bir bireye karşı yakınlık arama ve bu yakınlığı sürdürebilme yetisi’ olarak tanımlamıştır (Bowlby, 1982). Çocukluk yıllarında oluşan bağlanma stilleri, ilişkilerdeki bağlılık ve bağımlılık durumunu da pek yakından etkiliyor. 0-3 yaş arasında oluşan bağlanma stili, bir nevi gelecekteki ilişkilerin niteliğini de oluşturuyor denebilir. İlişkilerdeki bağlılık ve bağımlılık ayrımını yapabilmek adına kişilerin bağlanma stilleri bize oldukça fikir verebilir.

Güvenli bağlanan bir birey daha bağlı bir ilişki sürdürmeye yatkınken, kaygılı bağlanan bir birey bağımlı bir ilişki sürdürmeye daha yatkın oluyor. Bağlanma, hayat boyu devam eden ve değişime uğrayabilen bir süreçtir. Keskin sınırları olmamakla birlikte, farkındalık ve değişim isteği ile birlikte zorlayıcı bağlanma stilleri de değiştirilebilir. Eğer siz de ilişkinizde bağımlılık durumunu yaşıyor iseniz, bağlanma stilinizi gözden geçirebilir, bağımlı ilişkilere sizi neyin ittiğini bulabilirsiniz.

Kaynaklar

Kaynakça: Bowlby, J. (1982). Attachment and Loss: Attachment