Hayatımızdaki toksik insanları saptamak için çok fazla zaman ve enerji harcıyoruz, ancak bu sırada ne sıklıkla içimize bakıyoruz? Gerçek şu ki, en iyilerimizin bile farkında olmadan toksik davranışlar veya kalıplar sergilediği zamanlar vardır. Bu yazıda toksik bir insan olup olmadığınızı, toksik olmanın gerçekten ne anlama geldiğini ve toksik olmayı nasıl durduracağınızı konuşacağız.
Toksik insan nedir?
Toksik bir kişi, düzenli olarak başkalarına zarar veren veya çevresindeki insanların yaşamlarını olumsuz yönde etkileyen eylemler ve davranışlar sergileyen kişidir.
Tabi ki, toksik olmakla toksik davranışlar sergilemek arasında bir fark var. Toksik bir insan olmasak da bazen bu toksik davranışlar bilmeden bizi ele geçirebilir. Bu durumu, farkında olmadan sürekli çalıştırdığımız bir kas olarak düşünebilirsiniz; kısa bir süre sonra bu davranışlar kişiliğimize kök salar ve toksik bir insan haline geliriz. Toksik bir insan başkalarını incitmekten adeta keyif alır.
İyi haber şu ki, biraz öz eleştiri yaparak ve başkalarından geri bildirim isteyerek, bu alışkanlıkların farkına varabilir ve onları yok ederek daha iyi bir insan haline gelebiliriz.
İlgini çekebilir: Toksik Arkadaşlık: Arkadaşının Gerçek Bir Arkadaş Olmadığını Gösteren 6 İşaret
Toksik bir kişiliğin belirtileri
İyi insanların bile zaman zaman sergileyebileceği, etraflarındakilere zarar verebilecek en yaygın davranışlardan birkaçına birlikte göz atalım.
1. Her daim alaycı bir tutum sergiliyorsanız
Sürekli sert durmak ve duygularınızı maskelemek zorunda kaldığınız bir sektörde çalışıyorsanız veya konuşmaların %99’unun alaycı espriler ya da yorumlardan oluştuğu bir ailede büyüdüyseniz, bu durumun sizin varsayılan modunuz olması şaşılacak bir şey değildir. Böyle insanların etrafında olmak uzun vadede yorucu olabilir. Alaycı tavırlarınız bir süre sonra, iyi niyetle yapılsa bile, gizlenmiş bir düşmanlığa sahipmişsiniz gibi hissettirmeye başlar.
Çözüm: Özellikle savunmasız bir durumdayken, bu tür tavırların hedefi olmanın ne kadar korkunç bir his olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu yüzden ağzınızı açmadan önce kendinize sorun, “Hayatım veya düşüncelerim hakkında bir şeyler paylaşıyor olsaydım ve biri bana böyle bir cevap verseydi nasıl hissederdim?”
2. Çatışmalar yaratıyor ve çözüm istemiyorsanız
Çatışmalar, sebepleri ne olursa olsun, rahatsız edicidir. Her zaman sorun yaratıyor ve ardından asık suratlı bir ifadeyle inatçı tavırlar sergiliyorsanız, unutmayın ki bu sadece mevcut sorunu büyütür ve insanların sizden uzaklaşmasına sebep olur. Argümanlarımız ne kadar mantıklı olursa olsun bu tutum acı vericidir ve kimseye yardımcı olmaz. İlişkilerde bu tür davranışlar kanser gibidir.
Çözüm: İlişkilerde problemlerle karşılaşmak çok olağandır. Fakat zor konuşmaların gerçekte, kafamızda olduğundan daha az korkutucu olduğunu bilin. Bu konuşmaları ne kadar çok yaparsanız, o kadar kolay olur. Pratik her zaman yararlıdır! Temel kural, kendinize “Bu problemi çözmek için nasıl bir çözüm bulabilirim?” diye sormak ve daha nazik bir tavır sergilemektir.
İlgini çekebilir: Toksik Bir İlişki Yaşadığınızı Gösteren 6 İşaret
3. Her şey sizin için bir rekabetse
Problemlerimizi anlattığımız bir kişiden, sürekli kendisinin daha büyük problemler yaşadığını dinlemek oldukça sinir bozucu olabilir. Mutlaka böyle bir durumla karşılaşmışsınızdır, öyle değil mi? Birine, onun yaşadığına benzer bir deneyimden geçtiğimiz için onu anlayabildiğimizi söylemek ile daha kötü durumlarla baş ettiğimizi anlatmak birbirinden farklı tutumlardır. Birincisi, diğer kişiyle rezonansa girdiğinizi ve bu empatiyi onunla bağlantı kurmak için kullandığınızı gösterdiğiniz yerdir. İkincisi ise sadece bir yarışmadır.
Bu tutumun farkında olmamız ve acının bir rekabet olmadığını anlamamız gerekiyor. Karşımızdaki kişinin durumu veya başından geçenler ne olursa olsun, acı acıdır. Onları durumlarının o kadar da kötü olmadığına ikna etmeye çalıştığımızda, deneyimlerini geçersiz kılıyor ve onları yabancılaştırıyoruz. İnsanlar böyle durumlarda görülmediklerini, anlaşılmadıklarını hissediyor.
Çözüm: Neden “rekabet” ihtiyacı hissettiğinizin farkında olun. Onaylanmış hissetmenin veya başınızdan geçenleri anlatmanın tek yolu bu mu? İnsanların başından geçenleri, kendinizi anlatmak için fırsat olarak kullanmak yerine onları gerçekten dinleyin ve empati kurmaya çalışın. Bazen dürüstlük, ne kadar korkutucu olursa olsun kendimize verebileceğimiz en iyi hediyedir.
Bir başkası için şefkat göstermeyi zor buluyorsanız, kendinize şu soruyu sorun: “Benim durumumda olan birinin bana ne demesini isterdim?”
4. Herkesi ve her şeyi düzeltmek istiyorsanız
Bazılarımız kendini sürekli bir kurtarıcı veya tamirci gibi hissetmek ister. Belki sorunları önceden tespit etmek ve çözmek için yetiştirildiniz ya da çaresiz olduğumuz bir durumu düzeltmek için çok fazla efor harcadıktan sonra bunu alışkanlık haline getirdiniz. Belki de sadece çözümler sunmayı seviyorsunuz. Ancak karşımızdaki kişi düzeltilmek yerine anlaşılmak ister.
Basitçe söylemek gerekirse, diğer insanlar bizim projelerimiz değildir ve bir sorunu çözebiliyor olmamız, çözmemiz gerektiği anlamına gelmez; sorumluluk, sorunun sahibinin elindedir.
Çözüm: Bir konuda anlaşalım: Bazen insanlar onların yerine çözüm üretilsin istemez, fakat biz bunu yaparak farkında olmadan bazı yaraları deşerek travma yaratabiliyoruz. Bunun yerine yapabileceğimiz şey, “Bunun hakkında konuşmak ister misin?” veya “Senin için yapabileceğim bir şey var mı?” diye sormak olabilir. Hayır derlerse, fikirlerini değiştirmeleri halinde yanlarında olacaklarını bilmelerini sağlayabilirsiniz. Onlara yardımcı olacağına inandığınız bir fikriniz varsa basitçe “Bir önerim var. Duymak ister misiniz?” diyebilirsiniz
Ayrıca, herkesi düzeltmemiz gerekmediğini de kabul etmeliyiz. İnsanları olduğu gibi kabul etmeyi ve gerekirse o kişinin davranışlarının sizi olumsuz yönde etkilediğini gördüğünüzde geri çekilmeyi öğrenin. Her bireyin sorunlarını omuzlamanıza ve gelişim yolculuklarında onlara eşlik etmenize gerek yok.
İlgini çekebilir: Toksik Pozitiflik: Fazla İyimser Olabilir misiniz?
5. Aldığınız ilgi sayesinde gizlice problem çıkmasını arzuluyorsanız
İtiraf etmek gerekirse, bir parçamız dramayı ve ardından verdiğimiz kendimize acıma partilerini sever. Çünkü bu durumdan kazanacağımız bir şey vardır. (En azından buna inanırız.) Farkında olmasak da, bu şekilde daha fazla dikkat çekebileceğimizi düşünürüz. Başka bir deyişle, bu durum ilgi odağı olmanın, başkalarının şefkatini kazanmanın ve kendimizi yardım aradığımıza ikna etmenin bir yoludur, fakat bu oyun hiçbir şeyi daha iyi yapmaz. Dramalar içinde boğulmak bir anlığına iyi hissettirse de, hayatımızdaki kişileri fazlasıyla yorar. Yardıma ihtiyacımız olduğunda, elbette sırtımızı sevdiklerimize yaslamakta özgürüz, ancak sevgilerinin boyutunu hissetmekten zevk aldığımız için sürekli olarak yaşamlarına olumsuzluk enjekte etmek onlar için pek de adil değil. Öyle değil mi?
Çözüm: Hayatınızın bir bölümünün sürekli olarak bozulan bir tren enkazı haline geldiğini ve insanlarla olan etkileşimlerinizin çoğunun ilgi toplamak için olduğunu düşünüyorsanız, bu enkazı toplamanın zamanı gelmiş demektir. İşlerin iyi, kontrolün ise sizde olduğu ve olduğunuz kişiyi, bütünlüğünüzü, enerjinizi sevdiğiniz zamanları düşünün. Bunun nasıl hissettirdiğine odaklanın. Bu enerjiyi, o kişiyi tekrar bulmaya yönelik ivmenizi arttırmak için kullanın.
6. Birinin kusurlarını dile getirmenin, onların değişimine yardımcı olacağını düşünüyorsanız
En utanç verici durumlardan biri, iyi niyetli birinin sizi bir kusurdan dolayı utandırmak için başkalarını toplaması ve bunun sizi harekete geçireceğini düşünmesidir. Bahsi geçen kusur, ister zihinsel bir sağlık sorunu, ister ciltte çıkan basit bir sivilce olsun, kusurları dile getirmek ve utandırmak başkaları için incitici ve yabancılaştırıcıdır. Yaraya tuz basmak, sadece daha fazla utanç ve kaygıyı tetikler.
Çözüm: Bunun yerine şöyle bir şey söyleyebilirsiniz: “Sendeki bu değişikliği fark ettim ve konuşmak istersen buradayım.” Sonra topu onların sahasında bırakın. Konuşmak veya çözüm için sizin kapınızı çalmak isterlerse, bırakın bu onların seçimi olsun.
İlgini çekebilir: Romantik İlişkilerde Kaygı Duyduğumuzda Zihnimizden Geçen 6 Düşünce
7. İnançlarınızı başkalarına dayatıyorsanız
Hayatımızdaki bir soruna çözüm bulduğumuzda, özellikle uzun süre sıkışıp kaldıysak, bu çözümü dağların tepesinden haykırmak isteriz. İster kilo vermenin sırrını bulalım, ister manevi kurtuluşa ulaşalım, sevdiklerimizin de bu çözümden nasibini almalarını isteriz. Ayrıca, yazar Paulo Coelho’nun yazdığı, daha derinden gelen bir bilinçaltı dürtümüz var: Kendi gerçeğimize ortak olan fazladan bir kişinin, o gerçeği daha geçerli kıldığına inanıyoruz.
Fakat bir çözümün sizin için işe yaraması, başka biri için de işe yarayacağı anlamına gelmez; çözümler, maksimum başarı için birinin kişiliğine, deneyimine ve durumuna göre uyarlanmalıdır.
Çözüm: Onların doktoru ya da koçları değil, sevdikleri biri olduğunuzu unutmayın. Rolünüz onları iyileştirmek ya da kurtarmak değildir. Sadece onlar için en iyi örnek olmanız yeterli. Hazır olduklarında ve size sormaya başladıklarında, konuşmayı nazikçe açabilirsiniz.
İnsanların toksik hale gelmesine ne sebep olur?
Temelde taklitçiyiz; davranışları başkalarını modelleyerek öğreniriz ve bazen yanlış rol modellerimiz olur. Bazı zamanlarda da, yaşamda kötü bir döneme gireriz, yoruluruz ve dünyaya karamsar bir pencereden bakarız. Ve böylece toksik davranışlarımız büyür.
Ama hayatımızın bir bölümünde onlara sahip olmak, onlara sonsuza kadar mahkûm olduğumuz anlamına gelmez. Bunun yerine, kaynağı net olarak belirlemek ve kişisel gelişimimize kendimizi adamak, sağlıklı benliğimizi yeniden bulmamıza ya da hayatımızdaki zor bir bölümün bilgeliğini bütünleştirerek daha güçlü yeni bir benlik yaratmamıza yardımcı olabilir.