Özellikle iş hayatında başarılarınızı, aldığınız terfileri, gelen tebrikleri yok saydığınız; hatta bunlardan utandığınız ya da bir şeyleri şans eseri başardığınızı düşündüğünüz oldu mu? Eğer öyleyse yalnız değilsiniz. İş dünyasında sıklıkla karşılaşılan ancak genellikle göz ardı edilen bir durum, “Imposter Sendromu” olarak bilinen bir fenomeni içerir. Bu sendrom, bireylerin başarılarını kendilerine mal etmekte zorlanması ve kendi yeteneklerini sürekli sorgulamalarıyla karakterizedir. Özellikle yüksek başarıya sahip kişiler arasında yaygın olan bu durum, genellikle iş hayatında güven eksikliğine ve motivasyon kaybına yol açabilir. Peki siz, iş hayatında Imposter Sendromu yaşıyor olabilir misiniz?
Imposter Sendromu nedir?
İş hayatındaki rekabetler arttıkça, farklı meslek kolları ortaya çıktıkça kişilerin bulunduğu konumları sorgulaması da daha sık gözlemlenir oldu. Bu gözlemlemenin bir çeşit sonucu olarak da bazı kişilerde imposter sendromunun geliştiği görülmekte. Imposter, başka bir ismiyle sahtekarlık sendromu, en kısa şekliyle başarıyı yok saymak ve başarının şans eseri geliştiğini düşünmek olarak tanımlanabilir. Bu sendroma sahip olan kişiler aslında sanıldığı kadar başarılı olmadıklarını ve çevrelerindeki insanları kandırdıklarını düşünürler. Bu sebeple yoğun kaygı içerisinde günün birinde sahtekarlıklarının gün yüzüne çıkmasını ve yakalanmayı beklemektedirler. Bunun ortaya çıkması olasılığının verdiği endişeyle aşırı telafi edici davranışlar gösterebilirler. Imposter sendromunun belirleyicileri için Clanes ve Imes şunları söylemiştir:
- Kişi, başkalarının kendisinin becerilerine yönelik abartılı bir görüşe sahip olduğuna yönelik inanca sahip olabilir.
- Kişi, başarılarının şans eseri oluştuğunun anlaşılmasına yönelik korku duyabilir.
- Kişi, başarılarını ısrarlı ve tekrarlayan bir biçimde şans gibi dışsal unsurlara bağlayabilir.
Bu düşünceler kontrol edilemez hale geldiğinde işlevselliği bozabilir ve kariyerdeki ilerlemelere engel olabilir. Örneğin:
- Başarılarınızdan dolayı verilen promosyonları/terfileri kabul edemez hale gelebilirsiniz.
- Aslında tam da size göre olan bir projede yönetici olmayı reddedebilirsiniz.
- Kendinize dair şüpheler arttıkça yapılması gereken işleri erteleyebilirsiniz.
- Kendinizi sürekli başkalarıyla kıyaslamaya başladığınızdan ekip işlerinden kaçınabilirsiniz.
Bu belirtiler mülakatlarda, yeni bir işte ya da terfi sürecinde ortaya çıkabilir.
Imposter Sendromunun çeşitleri neler?
Imposter Sendromu, farklı şekillerde ortaya çıkabilir ve her bireyde farklı belirtiler gösterebilir. İşte Imposter Sendromunun yaygın olarak bilinen çeşitleri:
- Perfectionist Imposter: Bu türdeki kişiler, her zaman mükemmel olmak zorunda olduklarını düşünürler. Hedeflerine ulaşsalar bile, başarılarını sıklıkla küçümserler ve mükemmel olmadıklarını düşünürler.
- Sürekli Hızlanan Imposter: Başarılarına rağmen, bir sonraki başarısızlığın kendilerini ifşa edeceğine inanırlar. Bu nedenle, başarılarına rağmen huzursuz ve mutsuz olabilirler.
- Uzman Imposter: Uzman imposterlar, uzman oldukları bir alanda bile kendi bilgi ve becerilerini sorgularlar. Başkalarının onları ‘sahte’ olarak görebileceğinden endişe ederler ve bu nedenle sürekli olarak kendilerini kanıtlamaya çalışırlar.
- Doğal Dahiliyet Imposter: Bu türdeki kişiler, kendilerini bir süper kahraman gibi görürler. Her şeyi başarabileceklerine inanırlar ve her zaman mükemmel olmak zorundadırlar. Bu nedenle zorluklarla karşılaştıklarında, başarısızlık duygusuyla sarsılabilirler.
- Başkalarının Onayına Bağımlı Imposter: Başkalarının onları yetersiz bulacağı korkusuyla sürekli olarak kendi başarılarını küçümserler. Başarılarına rağmen, kendi başarılarını hak etmediklerini düşünürler.
Her bireyde Imposter Sendromu farklı şekillerde ortaya çıkabilir ve bir kişi birden fazla çeşidin özelliklerini gösterebilir. Önemli olan, bu duyguları tanımak ve onlarla başa çıkmak için uygun stratejiler geliştirmektir.
İş hayatında Imposter Sendromu nasıl çözülebilir?
Bu sendroma sahip kişilerde yüksek kaygı, depresif belirtiler ve düşük öz yeterlilik olduğu düşünülmektedir. Bu psikolojik belirtilerin yanında psikosomatik belirtilerin de olduğu gözlemlenmektedir. Bu somatik belirtiler, bahsedilen kaygılar duyulduğunda titreme, terleme, kekeleme vs olabilir.
Bu durumları yenebilmek için öncelikle yalnız olmadığınızı bilmek ve bu hislerin ne zaman ortaya çıktığını gözlemleyebilmek önemli bir adım olacaktır. Özellikle iş dünyasında rekabet oldukça yoğun. Bu sebeple, acemi olduğunuz alanların olması ya da zaman zaman hata yapmış olmanızın, başkalarıyla kıyaslandığında başarısız olduğunuz anlamına gelmediğini görmek gerekir. Acemi olunan konulara dikkat edip gelişmek için çalışmak, başkalarından yardım istemek ve bunların sonucunda ilerleme görmek özgüven kazanımı için fayda sağlayacak ve kaygıların azalmasına yardımcı olacaktır.
Hatalar için de benzer şeyler söylenebilir. Herkesin hata yapabileceğini ve böyle durumlarda yardım alarak doğrusunu öğrenme sürecinizi kolaylaştırabileceğinizi unutmayın. Bunların yanında; hatalara odaklanmaktansa objektif bir şekilde şimdiye kadar gerçekleştirdiğiniz başarılarınızı not alın. Hatta bunu yaparken bir kariyer danışmanı ya da sizi iyi tanıyan birinden destek almak da gerçekleştirdiğiniz başarıları görmezden gelme ihtimalinizi azaltacağı için faydalı olacaktır.
Aldığınız geri bildirimleri dikkatlice inceleyin ve olumlu olduğunuz yönleri vurgulayın. Bu geri bildirimleri, eksiklikleriniz üzerinde çalışmak için bir fırsat olarak görün.
Birçok şeyde olduğu gibi bu sendromu atlatmakta da kişisel çaba ve sosyal desteğin önemi yadsınamaz. Ancak bunlar size yeterli gelmiyorsa bir uzmandan profesyonel anlamda destek almanız bu problemleri aşmanıza yardımcı olacaktır.