Kaygı Bozukluğu: Hissettiğim Kaygı Normal mi?

Yapılan araştırmalara göre kişilerin yaşadığı psikolojik rahatsızlıklar arasında en sık görülme oranına sahip olan kaygı bozuklukları toplumun ciddi bir kesiminin yaşam kalitesini bozmakta. Öyle ki ABD’de yapılan bir çalışmada kaygı bozukluğu tanısı alan kişilerin toplam nüfusun %7’sini oluşturduğu bulunmuş. Üstelik psikolojik rahatsızlıkların ciddiye alınma ve tanı koyulma oranının azlığını düşündüğümüzde kaygı bozukluğu yaşayan bireylerin %7’den çok daha fazla olduğunu tahmin edebiliriz.

Bu kadar yaygın görülen kaygı bozukluğunun ciddiye alınmamasının en büyük nedeni kişilerin normal olarak hissettiğimiz kaygı duygusu ile psikolojik rahatsızlık olarak ele alınan kaygı bozukluğu arasındaki ayrımı bilmemesidir. İşte bu nedenle, yaşadığınız duyguyu doğru tanımlamanız çok önemli. Eğer psikolojik rahatsızlık olarak kaygı yaşıyorsanız hızlı ve doğru tedaviye ulaşabilmeniz için bugün normal ve anormal kaygıyı ele almak istedim.

Kaygı (Anksiyete) Nedir?

En basit tanımıyla kaygı, tehdit altında hissettiğimiz bir durum karşısında zihnimizin ve bedenimizin verdiği duygusal bir tepkidir. Karşılaştığımız durum, tehlikeli bir vahşi hayvanın karşımıza çıkması gibi gerçekten tehlike içeren bir durum olabilirken, gelecekte olma ihtimali olan ancak henüz gerçekleşmemiş farazi bir senaryoyu düşünmek gibi aslında tehlike arz etmeyen bir durum da olabilir.

Kaygı, kişiye tehlikeyi haber veren, doğal ve gerekli bir sinyaldir. Vücutla zihnin, bir meydan okumaya ya da tehdide, en kısa zamanda hazır olmasını sağlar.

Normal kaygı ile anormal kaygı arasındaki fark nedir?

Normal kaygı, gerçekten var olan korkutucu ve tehlikeli bir durum ile ilgili kendimizi korumamız için açığa çıkan duygumuzdur. Örneğin önemli bir sınav öncesinde hissettiğimiz kaygı ya da yaptırdığımız bir sağlık testinin sonucunu beklerken duyduğumuz kaygı normal bir kaygıdır. Çünkü karşımızda gerçekten var olan bir tehlike ve belirsizlik hali söz konusudur. Belirsizlik ise insanı her zaman strese sokmuştur.

Bununla birlikte kişi var olan kaygısını dengede tutabiliyorsa, kaygı sebebiyle günlük hayatına devam etmekte zorlanmıyorsa ve var olan kaygı tehlikenin ortadan kalkması ile geçiyor ise hissedilen kaygı oldukça yüksek ihtimalle normal kaygıdır.

Anormal kaygı ise kişinin gerçekte var bir duruma endişelenmekle birlikte çoğunlukla kendi içsel düşüncelerinden dolayı hissettiği, yönetmekte zorlandığı, var olan kaygıya aşırı tepki verdiği, günlük hayatının olumsuz olarak etkilendiği yoğun olarak hissedilen kaygı halidir.

Kaygı duygusu çok güçlüyse, uzun süre devam ederse, veya bir tehlike yokken birdenbire ortaya çıkıyorsa psikolojik bir rahatsızlık olarak ele alınır ve kişinin günlük yaşamına keyifle devam edebilmesi için tedaviye gerek vardır. Çünkü bu tür bir kaygı kişiyi aşırı derecede rahatsız eder ya da günlük hayattaki işlevlerini yerine getirmesini engeller.

Hissettiğim kaygı, psikolojik bir sorun mu?

Bu soruya cevap verebilmek ve anormal/normal kaygı arasındaki ayrımı daha iyi ifade edebilmek adına konuyu biraz daha açmak istiyorum. Aşağıda özetlediğim maddeler kaygınızın anormal yani psikolojik bir sorun olduğuna dair bir yatkınlık sunmaktadır. Bu maddeleri çoğunlukla kendinizde görüyorsanız hissettiğiniz kaygı duygusu, psikolojik bir rahatsızlık olan kaygı bozukluğunun belirtisi olabilir. Eğer aşağıdaki maddelerin çoğunlukla size uyduğunu düşünüyorsanız yaşam kalitenizi arttırmak için bir ruh sağlığı uzmanı ile görüşmenizi tavsiye ederim.

  1. Aşırı Yoğun ve Sürekli Kaygı Hali: Hissettiğiniz duygunun yoğunluğu fazla ve sürekli hissettiğiniz bir duygu hali ise bu durum kaygı bozukluğunun bir belirtisi olabilir. Kaygı bozukluğu yaşayan kişiler hissettiği duyguyu saatler hatta günler boyunca aynı yoğunlukta hissedebilmektedir.
  2. Felaket Senaryoları Kurma: Eğer sıklıkla gelecekte olabilecek bir durum ile ilgili olumsuz ve rahatsız edici sonucu düşünüyorsanız bu durum kaygı bozukluğu yaşadığınızı gösteriyor olabilir.
  3. Belirsizliğe Tahammülsüzlük: Yaşanan anı kabul etmekte zorlanıyor, belirsizlik hissettiğiniz her anı azaltmaya yönelik davranışlar sergiliyor ve bunun yerine sürekli güvencede hissedeceğiniz davranışları tercih ediyorsanız bu durumda belirsizliğin yarattığı anormal kaygıyı hissediyor olabilirsiniz.
  4. Hayali Sorun Çözme: Yukarıdaki maddeyle paralel olarak, gelecekte gerçekleşme ihtimali olan olumsuz durumları düşünüp gerçekleşmemesi adına bu soruna zihninizde çözüm bulmaya çalışmak da kaygı bozukluğunun bir belirtisi olabilir.
  5. Mükemmeliyetçilik: Kontrolü kazanmak adına her şeyi doğru ve kitabına göre yapmaya, alınan riskleri minimuma indirmeye çalışmak doğrudan olmamakla birlikte kaygı bozukluğunun bir işareti olabilir.
  6. Kaygı Hakkında Kaygılanmak: Kişinin kaygılanma halinin kendisinden korkmaya başlaması, kaygı haliyle ilgili kaygı hissetmek de kaygı bozukluğunda yaşanan ve sık görülen bir durumdur.
  7. Kaçınmak: Kaygı bozukluğu yaşayan kişiler kaygılarını en aza indirgemek için genelde kaygıyı tetikleyen ortamdan ve durumdan kaçınmayı tercih ederler. Sizi kaygılandıran ortam ve durumlardan kaçınma gibi davranışlar sergilemeniz olası bir kaygı bozukluğu yaşadığınıza dair bir sinyal olabilir.

Herkese kaygıdan uzak ve sakin günler dilerim!

Kaynakça:

Kaygı ve Endişe Çalışma Kitabı, Clark A.& Beck, A.

Ruhsal Bozuklukların Yaygınlığı, Cinsiyetlere Göre Dağılımı ve Psikiyatrik Destek Alma ile İlişkisi, Nöropsikiyatri Arşivi.

Kaynaklar
kaygı, kaygı bozukluğu, Psikoloji