Kaygı taşıyan bir yakınınıza duygusal destek vermekte zorlandığınız anlar oluyor mu?
Yoğun bir kaygı yaşadığımız dönemde “Rahatla. Sakin ol. Bunda endişelenecek bir şey yok. İleride bu günlerini hatırlayıp güleceksin.” gibi sözde destekleyici cümleleri hepimiz duymuşuzdur. Belki de birçok kez bir yakınımıza bu cümleleri biz de sarfetmiş olabiliriz. Kaygılı bir insana nasıl yaklaşmamız gerektiği konusunda bazen ne yapacağımızı kestiremeyiz çünkü kişinin o anki endişesini ve davranışlarını yeterince anlamlandıramaz gereken empatiyi de kuramayabiliriz. Sonuçta her birimizin deneyimleri ve olaylara karşı yaklaşımı birbirinden farklıdır ama bazen karşımızdaki kişiye yardımcı olmaya çalışırken niyetimiz iyi olsa da istemeden zarar veren söylemlerde bulunabiliriz. Psikolog Wu (2019), sevdiğimiz bir insan endişeliyken ona nasıl duygusal destek verebiliriz sorusuna bazı önerilerde bulunmuş, gelin birlikte göz atalım.
Öncelikle, insanlar endişeli olduklarında rahatlamaları o kadar kolay değildir. Kalp atışının hızlandığı, adrenalin seviyesinin yükseldiği biyolojik bir süreçten geçerler yani sakin kalabilmek ve mantıklı düşünebilmek pek de kolay olmaz. Bu yüzden “Sakin ol… Sadece nefes al… Rahatla…” gibi klişe cümleler kurmaktan kaçınmakta yarar var. Yapabilse zaten yapmaz mıydı? “Sorunun o kadar kötü değil, haline şükret.” diyerek kaygılı kişiye yardımcı olmaktan çok zarar vermiş olursunuz.
Kaygılı birine nasıl yaklaşmalı?
Soru sorun.
“Ne düşünüyorsun, nasıl hissediyorsun?” gibi onu doğrudan ilgilendiren sorular sorabilirsiniz. Kaygının nedenine de inen takip soruları yönelttiğinizde hem arkadaşınıza düşünmesi ve yeniden değerlendirmesi için zaman tanımış hem de soru sorarak ona yatırım yaptığınızı göstermiş olursunuz. Bunun yanında bu sorular, bazı problem çözme yapılarını tanıtmaya yardımcı olur ve karşınızdaki kişiye yavaşlama, cevapları üzerinde düşünme ve gerçekleri gözden geçirme şansı verir.
Odağınızı kaygılı kişide tutun.
Sizinle kaygılarını paylaşan birine “Benim de sorunlarım var, bak benim de başıma şu gelmişti.”, “Herkesin bir derdi var illa ki…” şeklinde giriş yapıp kendi dertlerinizi anlatmak pek de doğru olmayabilir.
Kendi problemlerinizi paylaşarak karşınızdaki kişiye yalnız olmadığını hissettirdiğinizi düşünebilirsiniz. Bunun iyi geldiği anlar da olabilir ancak her zaman işe yaramaz. Kaygılı bir kişiye odak noktanızda tamamen onun olduğunu göstermenizde fayda var. İçinde bulunduğu durumun onu ne kadar etkilediğini anladığınızı hissettirin. Bir ilişkide duygusal destek kesinlikle her iki yöne de gitmelidir, ancak kendi sorunlarınızı paylaşmak için başka bir zamanı deneyebilirsiniz.
Kaygıyı sürdüren bir davranışı etkinleştirmeyin.
Sıkıntı içinde olduğunu gördüğümüz yakınımıza yardım etmek, onu endişeye neden olan durumdan bir an önce kurtarmak isteriz. Bu davranışımız karşımızdakini anlık olarak sakinleştirse de uzun vadede onun kaygısını beslemiş olur.
Örneğin, köpekten korkan çocuğunuzu parkta köpek yaklaştığında koruyucu bir şekilde kucaklayıp uzaklaştırırsanız bu kaygıyı pekiştirmiş olursunuz. Siz iyi bir niyetle sevdiğiniz birinden korkuyu uzaklaştırmak istersiniz. Ancak çocuğunuz en çok güvendiği kişi olan ebeveyninin aşırı koruyucu davranışlarını gördüğünde, köpeklerin tehlikeli olduğu düşüncesine net olarak inanır. Bu durumda ebeveyn eylemi ters etki yapar ve zamanla çocuğun fobisini artırıyor olabilir.
Duygusal olarak destekleyici olmanın ve sağlıklı davranışları teşvik etmenin mümkün olduğunu unutmayın. Çocuğunuza onun elinden tutarak “Canım bak bu bir köpek, korkmanda tabi ki bir sorun yok ama zarar vermeyecek bir canlı olduğuna eminim ve ben senin yanındayım.” gibi yatıştırıcı ve güvende hissettirecek cümleler kurabilirsiniz.
Her birimizin anlaşılmaya, görülmeye, duyulmaya ihtiyacı var; hele ki yoğun kaygılı hissettiğimiz süreçlerde… Bu zamanlarda sevdiklerimizin bizi anlamasını ister ve destek olmalarını bekleriz. Böylelikle de bu süreci daha kolay ve güvende hissederek atlatabiliriz. Aynı şekilde yakınlarımıza da zarar vermeden destek olabilirsek kaygı ile başa çıkmalarına yardımcı olabiliriz. Birbirimizin yaşamlarında sandığımızdan daha çok etkimiz var ve bu hayatları birbirimize kolaylaştıran da zorlaştıran da bizler olabiliyoruz. Yaşamımızdaki insanları kaygı ile boğuşurken gördüğümüzde, onların yükünü biraz olsun hafifletmek için daha empatik ve duyarlı davranmak, kuşkusuz bize de iyi gelecektir.
Yardımcı kaynak: Wu, J. (2019, Nov 11).