İnsanlık olarak bizler bir ev satın aldığımızda, aşık olduğumuzda veya iş yerinde o beklediğimiz terfiyi aldığımızda içtenlikle artık mutlu olacağımıza inanırız. Peki neden mutluluğun hep bir başarı veya önemli bir olay sayesinde ulaşılabilir bir şey olduğu yanılgısına düşeriz? Bu eğilimin nedeni, aradığımız şeyin aslında mutluluk değil, tatmin olabileceği gerçeğidir. Belki de günlük yaşamlarımızı bizi mutlu eden şeylerin peşine düşerek yaşıyoruz ama günün sonunda elde ettiğimiz şey mutluluğun arka çıktığı bir tatmin duygusu olabiliyor. İşte burada, mutluluk ve tatmin arasındaki fark ortaya çıkıyor!
Eğer mutluluk ve tatminin sözlük anlamına bakarsanız ikisinin de tanımının birbirine benzer olduğunu göreceksiniz. İki sözcük de içerisinde sevinç ve hoşnutluk gibi kelimeler barındırarak keyif alınan bir duyguyu tarif ediyor. Peki insanlar neden hep “Seni mutlu eden şeyi yap” diyor ama hiç “Seni tatmin eden şeyin peşinden git” diye öğüt vermiyor?
Geçici ve anlık bir neşe hali: Mutluluk
Yapılan araştırmalar, mutluluk sözcüğünün en çok birinin kişiliği tanımlanırken kullanıldığını gösteriyor. (Örneğin bir kişiyi mutlu bir insan olarak karakterize ettiğimizdeki gibi.) Aynı zamanda bir şey satın aldığımızda veya güzel bir şey deneyimlediğimizde de mutlu hissettiğimiz için mutluluk, materyalizm ve deneycilik ile de bağlantılı kullanılıyor. Her ne kadar mutluluğun tanımları bulanık olsa ve çok çeşitlilik gösterse de, mutluluk en nihayetinde geçici ve anlık bir neşe halini tasvir eder.
Klinik psikolog Jennifer Guttman, “Mutluluk fanidir” derken, Eleanor Roosevelt, “Mutluluk bir amaç değildir, bir yan üründür” diyor. Mutluluk, kişi olağanın dışında ona keyif getiren bir durum deneyimlediğinde hissettiği duygudur. Bu duygu beraberinde sinir taşıyıcısı olan dopamini salgılar ve bu da kişiyi keyifli bir ruh haline büründürür. Ama bu duygu durumu sürdürülebilir değildir çünkü tamamen bu sinir taşıyıcısının salgılanmasına bağlıdır.
Dengeli ve sürdürülebilir bir duygu durumu: Tatmin
Buna karşın tatmin, daha uzun bir zaman periyodu süresince deneyimlenebilen ve şu ana kadar deneyimlenen duygu ve yaşantı birikimlerinin bir sonucu olarak hissedilen dayanıklı bir duygudur. Guttman, tatmin duygusunu daha dengeli ve sürdürülebilir bir duygu durumu olarak tanımlıyor, çünkü mutlulukta olduğu gibi bir sinir taşıyıcısının salgılanmasına bağlı bir duygu değil.
Nobel ödülü kazanmış bir psikolog olan Daniel Kahneman, bir TED konuşmasında mutlululuğu iki şekilde deneyimlediğimizi söylüyor: Biri hayatın içerisinde deneyimlediğimiz mutluluklar, öteki ise hayatımızdan duyduğumuz mutluluk. Bu sonuncu prensip, daha sık deneyimlediğimiz ve davranış ile tutumlarımız üzerinde etkisi olan tatmin kavramına daha çok benzerlik gösteriyor. Tatmin ise hayattan duyduğumuz memnuniyeti anlayabilmemiz için daha doğru bir gösterge haline geliyor. Aynı zamanda kişiyi hayatına anlam katmasına yardımcı olacak daha doğru kararlara da teşvik ediyor.
Diyelim ki uzun bir günün ardından işten eve geldin ve içerisinde günler önce heyecanla sipariş ettiğin yeni bir çift ayakkabının bulunduğu paket kapının önünde seni karşıladı. O an paketi açarken içinde bir heyecan ve mutluluk hissedebilirsin, ama biraz zaman geçtiğinde ve farklı bir şeyle uğraşmaya başladığında, o heyecan ve mutluluk yavaş yavaş etkisini kaybedecek. Ama öteki günler her o ayakkabıları giydiğinde, bu sana yaptığın alışverişi hatırlatacak ve bundan tatmin duyacaksın. Buna dayanarak şu çıkarımı yapabiliriz: Tatmin duygusunun insanların ruh hali üzerinde daha uzun süreli bir etkisi varken, mutluluk daha anlık ve geçici bir histir.
Peki mutluluk mu, tatmin mi daha önemli?
Guttman, tatminin daha uzun vadeli ve elle tutulur bir çözüm olduğunu düşünüyor. İnsanlar mutluluğu coşku veya neşe gibi düşünüp, bunun sürekli ulaşılabilir bir şey olduğuna inandıkları zaman, o duygu sürdürülebilir olmadığında bu durum kişide kavramsal ahenksizliğe neden oluyor.
Bunun yanı sıra Guttman’a göre mutluluk ile tatmin birbiri içine geçmiştir, çünkü birçok insan tatmini mutluluk anlarının da içinde bulunduğu, süregiden bir kaynak aracılığıyla deneyimliyor. “İkisi de ulaşılabilirdir, ama tatmin daha sürdürülebilir bir duygudur.”
Hayattan alınan tatmin, çoğunlukla esenliğimizi belirleyen zihinsel ve fiziksel sağlığımızla ilişkilendirilir. Diğer bir araştırma ise güçlü kişilik özelliklerinin, yüksek tatmin içeren bir hayata sahip olmadaki etkisini öne çıkarıyor. Bunlara ek olarak, tatmin duygusunu tanımak da daha duyarlı ve olumlu bir yaşam biçimine katkı sağlayabilir ve sonuç olarak bu nitelikler kendi hayatın üzerindeki bakış açını değiştirmene ve hayatına bir amaç katmana yardımcı olabilir.