Sağlıklı bir şekilde yürütülen sosyal hayatın zihin sağlığınız için tartışılmaz bir unsur olduğunu biliyoruz. Diğer taraftan, uzun süreli sosyal izolasyon ve yalnızlığın zaman içinde olumsuz etkileri olabileceğini de. Peki ya sosyal yaşama karıştığınızda kendinizi tükenmiş hissediyorsanız ve bazen toparlanmanız birkaç gün sürüyorsa? Eğer bu sizseniz, hayatınızda biraz sosyal etkileşim ayarlaması yapmanın zamanı gelmiş demektir. Sosyal yorgunluk nedir, sebepleri nelerdir? Gelin muhtemel sebepleri ve çözüm yollarını birlikte inceleyelim.
Sosyal yorgunluk nedir?
Amerikan Psikoloji Derneği (APA) tarafından tanınan bir terim olmasa da, genellikle başkalarıyla vakit geçirdikten sonra bitkin ve tükenmiş hissetmeyi ifade eder. Kariyer danışmanlığı konusunda uzmanlaşmış bir terapist olan Cynthia Fox, sosyal yorgunluğun herkeste farklı şekillerde ortaya çıktığını, ne kadar dışa dönük veya içe dönük olduğunuza bağlı olarak değiştiğini ve hatta farklı yaşam aşamalarına göre değiştiğini söylüyor.
Bununla birlikte, sosyal yorgunluk kurbanı olduğunuzu gösteren birkaç işaret var. BIPOC topluluğu ile çalışan Los Angeles merkezli terapist Camille Tenerife, “Sinirlilik belirtileri fark ediyorsanız, biraz daha sabırsız hissediyorsanız veya eskiden keyif aldığınız sosyal etkinliklerden artık keyif almıyorsanız, bunlar sosyal tükenme yaşıyor olabileceğinize dair işaretlerdir” diyor.
Neden sosyalleştikten sonra tükenmiş hissediyorsunuz?
Sosyal bir ortama karıştıktan sonra gelen tükenmişlik hissinin sebepleri aşağıdakiler olabilir.
Her daim ‘ulaşılabilir’ olabilirsiniz.
Artık hepimiz 7/24 ulaşılabilir durumdayız. Bu ulaşılabilirlik, yabancılara yapılan veya onlardan aldığınız sosyal medya yorumlarından, iş arkadaşlarınıza ve müşterilerinize cevap vermeye kadar uzanıyor.
Elbette bu durum telefonunuzu akşam 6’da kapatmanız gerektiği anlamına gelmiyor çünkü biliyoruz ki günümüz dünyasında bu çoğumuz için gerçekçi değil. Fakat bildirimler, aramalar ve e-postalarla herkese 7/24 açık olduğunuzda veya siz uykuya yeni dalmışken telefonunuz titrediğinde bu sizin izole olabilmenize ve dinlenmenize olanak sağlamıyor. Dolayısıyla daha kaliteli etkileşimlere açık olamıyorsunuz.
Bu anlamda, sosyal yorgunluk ile başa çıkabilmek için yapabileceğiniz en önemli şeylerden biri telefonunuzdaki tüm gereksiz bildirimleri kapatmak olacaktır. Açık olalım, gönderilerinizi kimin beğendiğini gerçek zamanlı olarak görmeniz gerekmiyor. Üstelik dikkatinizi sürekli ilgilendiğiniz şeyden bildirimlere yönlendirmenin yarattığı enerji kaçağı, başka bir beğeni almaktan elde edeceğiniz dopamin artışını gölgede bırakır. Cihazlarınızda “uyku” ve “rahatsız etmeyin” modları gibi farklı modlar ve e-postalara yalnızca belirli bir zaman aralığında katılmanızı sağlayan otomatik yanıtlayıcılar ayarlayabilirsiniz. Böylelikle insanların size ulaşabilme zamanları daha çok sizin kontrolünüzde olacaktır.
Sosyal dikkat sürenize göre sosyalleşmiyor olabilirsiniz.
Sosyalleşme sürenizi dikkat süreniz gibi düşünün. Bazılarımız bir göreve saatlerce odaklanabilirken bazıları yalnızca 10 dakika odaklanıyor olabilir. Bu, doğuştan sahip olduğunuz bir özelliktir ve yaşıtlarınız kadar odaklanamadığınız için kendinizi hırpalamak yerine bu özelliğinizle çalışmak enerjinizi optimize eder. Benzer şekilde, farklı sosyal “dikkat sürelerimiz” vardır.
Örneğin, sosyal dikkat süreniz yaklaşık 30 dakika; iş yaşamında 60 dakika olabilir. Benzer şekilde siz de sosyal dikkat sürenizi ölçebilirsiniz. Arkadaşlarınızla otururken ne kadar süre geçtikten sonra evinizin yolunu gözlüyorsunuz? Ne kadar süre sonra esnemeye, başka şeyler düşünmeye, ilginizi kaybetmeye başlıyorsunuz? Sosyal dikkat sürenizi göz önünde bulundurabilir ve bu süreye göre sosyalleşebilirsiniz. Böylelikle fazlası için kendinizi zorlamamış ve tükenmemiş olacaksınız.
Dışa dönük gibi görünen bir içe dönük olabilirsiniz.
Mesele şu ki, çoğumuz içe dönük-dışa dönük spektrumunun neresinde olduğumuzun farkında değiliz. Ya da farkında olsak bile, dış dünya bizden her daim eğlenceli olmamızı beklediği için içe dönük olduğumuzu öğrendiğimizde kendimizi hırpalıyoruz.
İçe dönüklüğe daha yakınsanız, sosyalleşme tarzınız için daha küçük gruplar veya birebir samimi etkileşimler seçerek sosyallikten alacağınız verimi optimize edilebilirsiniz. Hepimizin desenleri, örüntüleri, karakterleri birbirinden farklı ve bundan daha doğal bir şey olamaz. Dolayısıyla sosyal yapınızı sorgulamayı bırakıp onu kucaklamanız oldukça önemli.
Çok fazla sorun dinliyor ya da çözüyor olabilirsiniz.
Başkalarının sürekli bir şeyler anlatmak için can attığı o kişi siz misiniz? Nazik olmak harika, ama bunun da bir sınırı var. Çünkü dikkatiniz de bir enerjidir ve onu dikkatli kullanmamız gerekir.
İşte birine enerjinizi vermeden önce düşünebileceğiniz bazı şeyler şunlar olabilir:
- Bu kişi benim ilgimi hak ediyor mu?
- Bu kişi beni yormasına rağmen beni duygusal olarak kötü hissettirdiği için mi onu dinliyorum? (Örneğin, “Hayatta güvenebileceğim tek kişi sensin.”)
- Nasıl hayır diyeceğimi biliyor muyum?
Sosyalleştiğiniz kişiler size göre olmayabilir.
Belki de arkadaşlarınız için üzülüyorsunuz ve onları dinlemek için sürekli buluşuyorsunuz. Belki ileride size tahammül edilmesi için sizin de başkalarına tahammül etmeniz gerektiğini düşünüyorsunuz. (Örneğin, “Bir gün ilişkim kötü giderse beni dinleyecek birileri olsun.”)
Sosyal yorgunluk sebebiniz tam anlamıyla size göre olmayan veya içten içe öfkeli olduğunuz insanlarla vakit geçirmeniz olabilir mi? Hoşunuza gitmeyen durumları zarif bir şekilde söyleyebilir, alternatif davranışlar önerebilir veya orta noktada buluşmak için fikirlerini sorabilirsiniz. Diğer bir çözüm yolu olarak buluşma sayınıza bir sınır koymayı veya onları artık hayatlarınızda isteyip istemediğinizi düşünebilirsiniz.
Sosyal ilişkiler kurma konusunda farkındalıklı bir bakışla ilişkileri ve başkalarıyla geçirdiğiniz zamanı keyifli hale getirmek mümkün. Sosyalleşmeyi yorucu bir aktivite olarak değil eğlenceli bir aktivite olarak hayatınıza dahil ettiğinizde birçok açıdan size iyi geldiğini göreceksiniz.