Eğer daha önce tek taraflı bir ilişkinin içinde bulunduysanız muhtemelen beraberinde getirdiği o yoğun yalnızlık hissine de aşinasınızdır. Bu tür bir ilişkide o kişi aynı odada fiziksel olarak yanı başınızda oturuyor olsa bile hala kendinizi yalnız hissedersiniz. Çünkü partneriniz tarafından duygusal olarak görülmüyor ve ilgi gösterilmiyorsunuzdur. Partnerinize kendinizi adasanız bile, aşkta özverili olmak ile sizden her şeyi alan ama karşılık olarak size anlamlı hiçbir şey vermeyen birini sevmek arasında önemli bir fark vardır.
İlgini çekebilir: Toksik Bir İlişki Yaşadığınızı Gösteren 6 İşaret
Tek taraflı ilişki nedir?
Mychelle Williams’a göre tek taraflı ilişki, denge ve adil bir karşılıklılıktan yoksun olan bir ilişki olarak tanımlanabilir. Bu tür bir ilişki, bir tarafın diğer tarafa kıyasla daha fazla zaman, enerji, çaba ve duygusal veya finansal destek vermesi şeklinde gerçekleşebilir.
Eğer size yorucu gibi gözüktüyse emin olun hem fiziksel hem zihinsel hem de ruhsal anlamda gerçekten de çok yorucu! İlişki dediğimiz şey rahatlayabileceğimiz, keyif alabileceğimiz ve zorlu fırtınaları birlikte aşabileceğimiz güvenli bir liman gibi hissettirmeli kendini. Halbuki zamanla, kendini adayan taraf için ilişkiyi tek başına idare etmek bunaltıcı ve yorucu bir hale gelir. Bir ilişkiyi beslemek ve yürütmek için gereken sorumluluklar, her iki partner tarafından da eşit bir şekilde paylaşılmalıdır.
Tek taraflı bir ilişki yaşadığınızı gösteren 10 işaret
Siz onun için her zaman oradayken o sizin için değildir.
Williams’a göre, partnerinizle karşılıklı bir akışın içinde olmak yerine eğer kendinizi sürekli onun ihtiyaçlarını karşılarken buluyorsanız bu tek taraflı bir ilişki yaşadığınıza dair tehlike işaretidir. Partneriniz sadece bir şey istediğinde sizinle iletişim halindeyse ama siz benzer bir ihtiyaç halindeyken ona ulaşamıyorsanız bazı şeyleri gözden geçirmeniz gerekebilir.
İlişkide çaba sarfeden tek taraf sizsinizdir.
İlişkide yakınlığı ve iletişimi sağlama sorumluluğu sadece size aitmiş gibi hissettirilirsiniz. Bu orantısız çabayı dile getirdiğinizde ise sanki siz bunu abartıyormuşsunuz gibi içinde bulunduğunuz durumu küçümser.
İlgini çekebilir: Partnerinle Yollarını Ayırma Vaktinin Geldiğini Gösteren 4 İşaret
Kendinizi güvensiz ve yetersiz hissedersiniz.
Elinizden gelenin en iyisi yaparsınız ama bu uğraş hiçbir yere varmaz. Zamanla değerinizi sorgulamaya başlar ve ihtiyaçlarınızın bahsetmek için yeterince önemli olmadığına inanmaya başlarsınız. Sonuçta siz yeterince iyi olsaydınız o sizi mutlu etmek istemez miydi?
Sürekli size karşı olan tavırlarına bir bahane bulursunuz.
Ya sürekli kötü bir gün geçiriyordur ya da zorlu bir dönemden geçiyordur. Partnerinizin eylemlerini haklı çıkarmak ona duyduğunuz sevgiden gibi gözükebilir ama aynı zamanda bu gerçeklerden kaçtığınızın da bir göstergesi olabilir. Onları oldukları gibi görmekten ziyade, olabilecekleri potansiyel kişi olarak görmeyi tercih edersiniz.
Özür dileyen taraf hep sizsinizdir.
Joanne Kim’e göre, bu tür ilişkilerde bir taraf partnerinin ihtiyaç ve duygularına karşı fazlasıyla empatik iken diğer taraf diğerinin deneyimlerine karşı fazlasıyla kayıtsız ve duygusuzdur. İlişkideki stresi azaltmak için, yanlış hiçbir şey yapmamış olsanız bile artık sadece tartışmayı sonlandırmak için kendinizi karşı taraftan özür dilerken bulabilirsiniz.
Kendinizi sanki onun etrafındayken parmak ucunda yürüyormuş gibi hissedersiniz.
Onu üzmek istemediğiniz için bazı konular konuşulurken dikkatli davranırsınız. Tartışmayı tetikleyebilecek her şeyi halının altına süpürürsünüz. Yüzeysel düzeyde sohbetler ise keyifli ve tehlikesizdir.
İlgini çekebilir: Hasarlı Bir İlişkiyi İyileştirmek İçin 10 Gerekli Adım
Ne hissettiği konusunda asla emin değilsinizdir.
İletişim şeffaf olmadığı için kendinizi sürekli onun size karşı olan davranışlarını düşünürken ve aslında gerçekten ne hissettiğini anlamaya çalışırken bulabilirsiniz. Emin olamadığınız için de kendi hislerinizi hiçe sayıp onların hislerini önceliğiniz haline getirirsiniz. Bir zaman sonra temellere dayalı gerçeklikler yerine ise ilişki daha fazla spekülasyon ve tahmin üzerine kurulmaya başlar.
İlişkinizdeki problemleri partnerinizden çok arkadaşlarınızla konuşursunuz.
İkinci bir görüş almak her zaman faydalı olabilir, ama her ilişkide problem yaşadığınızda arkadaşlarınıza koşuyorsanız bu iyiye işaret değildir. Bu sorunları gerçekten onu çözebilecek kişiyle, yani partnerinizle konuşmak daha yapıcı olacaktır.
Onu değiştirebileceğinizi ya da kontrol edebileceğinizi düşünürsünüz.
Sürekli sizinle etkileşim şeklini değiştirmek istediğinize dair ipuçları verirsiniz; ama günün sonunda bu size değil, ona bağlı bir şeydir. İnsanlar kendileri istemedikleri sürece değişmezler. Bunun o kişi için en iyisi olduğunu düşünseniz bile oldukları kişiyi değiştirmeye zorlamak manipülasyon gerektirir. Bu ise iyiliklerinden çok kötülüklerine olacaktır.
10. Sevdiklerinizle ilişkiniz hakkında detayları paylaşmaz veya ilişkinizi olduğundan daha iyiymiş gibi gösterirsiniz.
İlişkinizin nasıl gittiğine dair bazı konuları ailenizle veya arkadaşlarınızla paylaşmak konusunda kendinizi rahat hissetmezsiniz. Partnerinize ve size nasıl davrandığına dair soruları duymaktan çekinirsiniz.
İlgini çekebilir: Aşkın Psikolojisi: Aşk Tipolojisine Göre 6 Farklı Aşk Tipi
Peki tek taraflı ilişkiyi nasıl onarabiliriz?
Daha önce sınırlar ve beklentiler hakkında hiç açıkça bir konuşma yapılmadığı için, tek taraflı ilişkiyi sağlıklı bir ilişkiye dönüştürmek zor olabilir. Ama tabii ki imkansız değildir. Sadece çokça çaba, dürüst bir iletişim, ilişkiye üzerine kafa yorma ve gerektiği takdirde profesyonel bir destek gereklidir.
İşte sizin için ilişkiyi daha sağlıklı bir seviyeye çekmenize ve ilişkide iki tarafın da anlaşıldığı ve duyulduğu bir dinamik oluşturmanıza yardımcı olacak birkaç ipucu!
Gerçekçi olun ve kendinize sormaktan kaçındığınız soruları dürüstçe sorun.
İlişkide olduğunuz kişi hakkında kendinize dürüst olun. İlişkide sürekli karşınıza çıkan sorunlar neler? Bu kişiye içinizdekileri anlatma konusunda kendinizi rahat hissediyor musunuz? Sizi dinliyor mu? Geri bildirimlerinizi ılımlı bir şekilde kabul ediyor mu?
İlişkideki kişisel sınırlarınız ve ilişkinin bozulmasına sebebiyet veren nedenler üzerine düşünün.
Sağlıklı sınırlara sahip olmak, neyi tolere edebileceğiniz ve edemeyeceğiniz konusunda belirgin bir çizgi çizmenize yardımcı olur. Kimseye ültimatom vermek zorunda değilsiniz ama en azından sizin için önemli olan şeyleri açıkça vurgulayabilirsiniz.
İlgini çekebilir: Kişisel Alanımızı Korumak İçin Sağlıklı Sınırlar Nasıl Konulur?
Açık olun ve ilişkiniz hakkında konuşmak için daha fazla zaman yaratın.
Son zamanlarda nasıl hissettiğiniz ve sınırlarınız hakkında konuşmak için birbirinize zaman ayırın. Dengeyi bulmanın tek yolu dürüst bir şekilde ilişkinizi ele almak ve beklentileriniz üzerine tartışmak olacaktır. Aranızda farkında olmadığınız ama var olabilen bariyerleri keşfedin. Böylece ne kadar süre ihtiyaçlarınız karşılanmadan o ilişkide kalabileceğiniz hakkında bir karara varabilirsiniz.