Yıllardır farklı nedenlerle artan göç sonucunda, yurtdışında yaşam ilgi çeken bir konu olmaya devam ediyor. Son zamanlarda kelime dağarcığımıza “expat/expatriate” gibi, genellikle yurtdışına iş/eğitim gibi sebeplerle gitmiş kişileri tanımlayan kavramlar da eklendi. Bir nevi gurbetçi anlamına gelen bu kelimeyi çokça duyar olduk ve daha da duyacağız belli ki. Peki merak edilen bir şey var; yurtdışındaki yaşam deneyimlerimiz de bu terimler kadar havalı mı? Yurtdışında yaşayan bir psikolog olarak bu yazıda değinmek istediğim konu, göçmenlerin ve expat’ların karşılaştıkları zorluklar ve psikolojik ihtiyaçları.
Yurtdışına taşınma nedenleri bazılarımız için eğitim ve mesleki gelişim gibi olanakların doğmasına bağlı gönüllü nedenler, bazılarımız için de ekonomik, siyasi durumlar, ve doğal afetler gibi zorlayıcı nedenlerle gerçekleşiyor. Her ne kadar hangi nedenlerle ve ne kadar iyi koşullarda bir yere gidilmiş olsa da yaşanılan kaygı ve belirsizlik eşliğinde yurtdışında var olmaya çalışmak zorlayıcı bir süreç olabiliyor.
Yurtdışında Yeni Bir Yaşam: Adaptasyon Süreci
Taşınırken geride bıraktığımız onca şey ile ailemiz, sosyal ilişkilerimiz, konfor alanlarımız, kültürel değerlerimiz, kısacası bizi biz yapan etkenlerle vedalaşmak durumunda kalıyoruz. Ayrılık sürecine giriyoruz bir nevi yas da tutuyoruz aslında. Ancak yeni taşındığımızda heyecanlarımız çok taze ve telaşlarımız çok yoğun olduğu için bunu anlamak biraz daha zamana yayılıyor. Yurtdışında var olmaya çalışmak, yeni bir ülkeye taşınmak, beraberinde yeni bir kimlik de inşa etmeyi de getiriyor ve bu süreç pek de kolay olmayabiliyor.
Araştırmalara göre yurtdışına taşınan, göç eden insanların büyük bir kısmı kültür şoku deneyimliyor. Kültür şoku, kişinin kendi kültüründen farklı bir kültürel ortama taşındığında yaşayabileceği bir deneyim ve Kalervo Oberg’in modeline göre, göçmenlerin yeni bir kültüre uyum sağlama sürecinde yaşadıkları evreler genellikle şu şekilde oluyor:
- Balayı Evresi: Bu dönemde, kişilerin yeni çevreye karşı heyecan ve hayranlık duyguları yoğundur. Eski ve yeni kültür arasındaki farklılıklar romantik bir ışık altında görülebilir. İlk birkaç hafta boyunca, çoğu insan yeni kültürden büyülenir. Ancak, çoğu balayı dönemi gibi, bu aşama da sona erer.
- Reddetme Evresi: Kültürel farklılıklar ve zorluklar ortaya çıktıkça duygularda da değişimler başlar. Heyecan, zamanla yerini hayal kırıklığı ve öfkeye bırakabilir, çünkü kişi kendi kültürel tutumuna tuhaf ve rahatsız edici gelen olumsuz olaylarla karşılaşmaya başlar. Bu evrede bireyler genellikle ev hasreti çekebilirler çünkü yeni ortama henüz alışmamışlardır. Dil yetersizliği, yeni ilişkiler kurmada bir engel haline gelebilir.
- Geri Çekilme Evresi: Bireyler, beklentilerini karşılayamayan yeni yaşamlarına karşı daha yoğun hayal kırıklığı yaşayabilir. Bu süreçte başarısızlık ve umutsuzluk gibi olumsuz duygular yoğunlaşabilir. Sosyal geri çekilme, evde daha fazla zaman geçirme ve eski yaşam tarzına dönme isteği artabilir.
- Kabul ve Uyum Evresi: Bir süre sonra, kişi yeni kültüre alışır ve rutinler geliştirir. Çoğu durumda ne bekleyeceğini bilir ve taşındığı ülke artık o kadar da yeni gelmez. Temel yaşam konularına yeniden odaklanılır ve her şey daha “normal” hale gelir. Kişi, yeni aşina olunan kültürle başa çıkma becerilerini geliştirmeye başlar ve kültürün yollarını olumlu bir tutumla kabul eder.
- Tersine Kültürel Şok Evresi: Tersine kültür şoku yeni bir kültüre alıştıktan sonra kendi kültürüne geri dönme sürecinde yaşanan zorluklardır. Uzun süre yurtdışında kalan bireyler, geçmişin iyi yönlerine odaklanarak idealize edilmiş bir geçmiş versiyonu oluştururlar.Yabancı bir ortama yerleştiğinde, önceki dünyasında her şeyin, bırakıldığı gibi olmasını bekler. Ancak gerçekler öyle değildir ve burada da bir uyumsuzluk başlar.
Adaptasyon Sürecinde Yaşanan Psikolojik Zorluklar
Bir süre sonra da hem kendi kültürümüzden uzaklaştığımızı hissetmek hem de içine girdiğimiz yeni kültüre kendimizi ait hissetmemek, iki kültür arasında sıkışmalara ve buna bağlı olarak da bir takım psikolojik güçlükler yaşamamıza neden olabilir (Berry, 2005, s. 708).
Yurtdışında var olma sürecinde yaşanan güçlüklerle beraber ortaya çıkabilen olumsuz inançlar da vardır. Deneyimlenen belirsizlikler, iş/ev bulma gibi stres faktörleri, yeni prosedürler, dil bariyeri ve bazı sosyal güçlükler; kişiye kontrol kaybı, özgüven eksikliği, yalnızlık hissi, başarısızlık gibi kişide olumsuz etkiler bırakabilir. Araştırmalara göre, yeni bir kültüre adaptasyon sürecinden geçen bireylerin psikolojik sağlık ve iyi oluşlarındaki azalma oldukça önemli bir orana sahip (Lueck & Wilson, 2010, s. 48)
Şunu belirtmeliyim ki yurtdışında yaşam her birey için farklılık gösterir ve kişisel bir süreçtir. Yeni bir kültürle tanışırken, bazı insanlar için uyum sağlamak zorken, diğerleri için daha kolay olabilir. Her bireyin adaptasyon süreci, zorluklarla baş etme stratejileri başkadır bu yüzden yukarıda belirtilen evreler herkes için geçerli olmayabilir.
Bu Süreçte Psikolojik İhtiyaçlar Nasıl Karşılanmalı?
Yaşanılan bu uyum zorluklarını aşmak için çeşitli yöntemlere başvurulabilir. Destek gruplarına katılmak, benzer deneyimlere sahip insanlarla bağlantı kurmak ve duygusal destek almaya yardımcı olabilir. Mümkün olduğunca sosyal destek ağlarının güçlendirilmesi uyum sağlamayı kolaylaştıracaktır. Yeni rutinler oluşturmak, stresle başa çıkmanın yollarını keşfetmek için yeni ilgi alanları denemek faydalı olacaktır. Psikolojik destek/terapiye başvurmak, duygusal zorluklarla başa çıkma becerileri geliştirmeye ve bu süreçte edinilen olumsuz inançları yeniden değerlendirmeye yardımcı olabilir.
Yurtdışında yaşayanlar çok iyi bilirler ki kendileriyle benzer süreçten geçmeyen kişiler tarafından anlaşılmakta güçlük çekerler. Çoğu zaman dertleri küçümsenebilir; “Senin yerinde olmak vardı, haline şükret!” gibi teselli cümleleri duyabilirler ya da çektikleri zorlukları paylaştıklarında muhattaplarında tam olarak bir anlam ifade etmeyebilir ve bu da anlaşılmamış hissettirir. Bu yüzden yaşanılan olumsuzluklara aynı pencereden bakabildiklerimizle iyileşmemiz daha kolaylaşır.
Yurtdışında yaşayan Türklerle yapılan bir çalışmada katılımcıların kendilerini daha iyi ifade etmek ve anlaşılmak için kendi anadillerinde, kültürlerinde ve kendisi gibi göçmen olan ruh sağlığı çalışanlarından destek almayı tercih ettikleri belirtilmiştir (Eken, 2018). Sonuç olarak psikolog seçimi de oldukça önem taşımaktadır. Eğer içinde bulunduğunuz durumla başa çıkmakta zorlanıyorsanız bir uzmana başvurabilirsiniz, günümüzde online buluşmalar dünyanın her yerinden mümkün.
Yurtdışında yaşam, kişisel gelişim ve yeni deneyimlerle dolu bir macera sunar. Ancak, uyum sürecinde karşılaşılan zorluklar ve psikolojik ihtiyaçlar da göz ardı edilmemelidir. Unutmayın, her deneyim bir öğrenme fırsatıdır ve bu süreç de kendinizi yeniden keşfetme yolculuğunuzda önemli bir adım olacaktır.