Evrenin matematiği muazzamdır.
Astronomlar, astrofizikçiler, kimyagerler, matematikçiler, biyologlar… İşi bilim olan herkes bunu çok iyi bilir. İnceledikçe ve detayların bütüne hizmetini gördükçe önyargılardan arınırsın. Olan her şey olabilecek her şeyi etkiler, değiştirir. Hayat sonsuz parçanın sonsuz kombinasyonla ahenk içinde dans etmesi gibidir. İşte bu danstan yaşamın koreografisi, evrenin matematiği doğar.
Bilimin tüm dalları, bu matematiği çözmeye adanmıştır.
Aslında hepsi, farklı bir dille aynı şeyi ararlar: Neden-sonuç ilişkisinin içindeki anlamları ve bu anlamlar zincirinin ana kaynağını. İnsan var olduğundan beri bu kesintisiz arayış da var olmuştur.
“Gökyüzünde ne varsa, yeryüzünde de o vardır.” -Hermes
Hermetik öğretiye göre, insan yani mikrokozmos, makrokozmosun -yani evrenin- bir yansımasıdır. Yukarıda ne varsa, aşağıda da o vardır. Dolayısıyla, insan ve evren bir bütündür ve birbirlerine karşılıklılık ilkesi ile bağlıdırlar. İnsanoğlu, kozmosdan ayrı yaşayan bir parça ya da ada değildir. Nasıl ki, dünyanın uydusu olan Ay, çekim gücüyle gel-gitleri, suları, okyanusları ve aynı zamanda dünya etrafında 29-30 güne tekabül eden aylık dönüşüyle kadınların aybaşı döngülerini etkileyebiliyorsa, diğer gezegenlerin ve gökyüzü hareketlerinin de manyetik alanlarından etkileniyor olmak aynı şekilde olasıdır.
Ünlü İslam düşünürü ve şairi İbn-i Arabi ise bu konu hakkında şöyle demiş: “…Küçük insan, Büyük Alemin (makro-kozmos) bir minyatürüdür. İnsan varlığı, alemden daha da küçük olsa da, o Büyük Alemin bütün hakikatlerini kendisinde toplamaktadır. Bu sebepledir ki, bilge insanlar, bu aleme Büyük İnsan (İnsan-ı kebir) adını veriyorlar.”
Peki astroloji bu matematiğin neresinde?
Astroloji, doğru bir şekilde öğrenildiğinde ve uygulandığında, kişisel potansiyelimizi tanımak, artı ve eksilerimizi görüp farkındalığımız arttırmak, olgunlaşıp tekamül etmek adına hangi hayat derslerinden geçeceğimizi anlamak, bakış açımızı genişletmek ve zamanın kalitesini anlamak adına çok faydalı olacaktır.
İlgini çekebilir: Yaşadığımız Dönem Astrolojik Olarak Ne Anlama Geliyor: Mevcut Sistem Değişiyor!
Her insanın doğum haritası eşsizdir.
Tıpkı parmak izlerimizin ilk insandan günümüze kadar dünyada bulunmuş milyarlarca insandan farklı olması gibi özel ve benzersizdir.
“Ruhun maddi bir deneyime başlayışı rastgele bir olay değildir. Bu yaşam amaç doludur. Bir tek ruhun bile yok olmayacağına dair verilen söz yerine getiriliyor.” Edgar Cayce
Gezegenler içimizdeki yaşam fonksiyonlarını sembolize ederler. Bizler bu yaşam fonksiyonlarını kullanarak hareket ederiz, çevreye tepki veririz, çevremizi bu yaşam fonksiyonları ile algılar ve etkileriz. 10 gezegen, her haritada değişik şekillerde dağılmıştır. Her insan için farklı burçta, evde ve haritanın farklı bölgesindedir.
İlgini çekebilir: Ay Burcu Nedir? Hangi Burçta Nasıl Etkiler Oluşturur? Ay’ın Günlük Hayatımızda ve Astrolojideki Yeri
Gezegenler Güneş’e yakınlıklarına göre 3 gruba ayrılırlar. İçsel gezegenler yani Güneş, Ay, Merkür, Venüs, ve Mars temel kişilik özelliklerini, kişideki hayati ve en güçlü dürtüleri tanımlarken, sosyal gezegenler yani Jüpiter ve Satürn bizim dış dünyadaki tecrübelerimizi ve beklentilerimizi sembolize ederler. Son olarak dışsal gezegenler ise Uranüs, Neptün ve Plüton ise kontrolümüz dışında olan, kolektif, nesilleri ilgilendiren temaları sembolize ederler.
Gerçek hayat yolumuzu anlamamıza yardımcı olan ise yıldızlar ve gezegenler arasındaki ilişkilerdir. Biz buna açı diyoruz. Haritamızdaki açıların yorumlanması çok önemlidir. Bu açılar bize gerçekte kim olduğumuzu ve geleceğimizin neleri barındırdığının engin tasvirini sunarlar. Açılar vasıtasıyla gizli eğilimlerimizin, suskun motivasyonlarımızın, engellerimizin ve potansiyellerimizin farkına varırız. Açıları yorumlamak, güçlüklerin üstesinden gelmemiz ve geleceğimizi zenginleştirecek niteliklerin farkına varabilmemize yardım eder.
İlgini çekebilir: Enerji Astrolojisi: Venüs’ün Enerjisini Doğru Kullanmak İçin Neler Yapabiliriz?
Sonuç olarak doğum haritası bize kendimizi görmemize ve kendi potansiyelimizin farkına varmamıza yardımcı olacak bir ayna tutar. Böylece hem kendi kusurlarımızın farkına varıp bağışlayıcı oluruz hem de kendi yeteneklerimizden yararlanma avantajı sağlarız.
“Astroloji bir dildir. Bu dili anlıyorsanız, gökler sizinle konuşur.” -Dane Rudhyar