İlişkinin Görünmeyen Haritası: Ortak Arkadaşlarınız İlişkinizi Nasıl Etkiliyor?

Her çiftin çevresinde ilişkinin dinamiklerini ve geleceğini etkileyen görünmez bir ağ vardır. Bu ağ çiftlerin aile üyelerinden, arkadaş çevresinden ve hatta iş dinamiklerinden oluşur. Bunun gibi daha bir çok parçanın bir araya gelmesiyle de ilişkinin “görünmeyen haritası” ortaya çıkar. Peki sizin ilişkinizin sosyal çevresi ne kadar kesişiyor? Gerçekten “biz” olabildiğiniz bir alan var mı, yoksa hala iki ayrı dünyanın sakinleri misiniz?

İlişkiyi besleyen bağlar: Ortak arkadaşlar ve sosyal çevre

Bir ilişki başladığında iki dünya birbirine yaklaşır. Sizin arkadaş grubunuz, onun arkadaş grubu, sizin aileniz, onun ailesi, ortak kahkahalar, paylaşılan ortamlar zamanla birbirine karışır. O kesişim alanı, yani “biz” olmanın ortak kesişim çevresi ne kadar genişse, ilişki de o kadar genişliyor ve dayanıklılığı artıyor. Araştırmalar, ortak sosyal çevreye sahip çiftlerin daha yüksek ilişki doyumu yaşadığını gösteriyor. Çünkü paylaşılan insanlar, paylaşılan anılar yaratır. Bir dost grubuyla yapılan kahve sohbeti, bir doğum gününde aynı masada gülmek ya da birlikte bir topluluğa ait hissetmek… Hepsi bu görünmez haritanın renkli yolları.

Bu görünmeyen dokuyu ilk kez 2004 yılında sistematik biçimde inceleyen sosyal psikologlar, Wendy A. Carr ve Terri L. Orbuch, çalışmalarını “Duocentric Social Networks” , yani “Eş Merkezli Sosyal Ağlar” olarak adlandırıyor. Carr ve Orbuch’un çalışmalarına göre, bir çiftin çevresi ne kadar fazla kesişirse, ilişki o kadar daha güçlü, doyurucu ve uzun ömürlü hale geliyor. Onlara göre, “Her çift, kendi sosyal evreninin merkezidir; o evren ne kadar ortaksa, ilişki o kadar gerçektir.” Çünkü sosyal ağ, sadece dış dünyayı temsil etmez, ilişkinin görünmeyen destek sistemini de oluşturur.

Elbette bu ağ çiftin destek sistemini oluşturabileceği gibi aksine tahribat tetikleyicisi de olabiliyor. Sosyal haritanız zayıfsa, ilişki iki kişilik ıssız bir adaya dönüşüyor. Zamanla nefes alanı daralıyor, dış dünya ile bağlar kopuyor, “biz” kendi yankısına sıkışıyor. Ve çoğu zaman o yankı, çiftleri bunaltan, gerçeklik algısından kopartan izole bir alanda sessizliğe dönüşüyor. Bu yalnızlaşma, zamanla ilişkiyi yoruyor.

Astro Soru

İlişkinizin haritası: Siz ve sizi çevreleyenler

Her ilişki, iki farklı dünyanın kesişimidir. Ve o kesişim, ilişkinin kalbini oluşturur. Çünkü iki kişi arasındaki bağ ne kadar güçlü olursa olsun, onu sürdüren şey çoğu zaman çevrenin dokusudur. Sizi seven insanlarla onu seven insanların birbirini tanıması, aynı sofralarda buluşabilmeniz, birlikte kahkahalar atabilmeniz… Tüm bunlar, ilişkinin görünmeyen haritasında anlamlı yollar açar.

Bir düşünün: Sizi seven insanlar, partnerinizi de tanıyor mu? Aynı arkadaş grubunda bulunabiliyor musunuz? Birlikte güldüğünüz, birlikte sustuğunuz, hatta birlikte anlam ürettiğiniz üçüncü kişiler yani ortak bir çevreniz var mı? Bu soruların yanıtı, ilişkinizin sosyal haritasını belirler. Çünkü aşk, sadece göz göze bakmak değildir; bazen aynı yöne ve aynı insanlarla birlikte bakabilmektir.

Eğer bu harita yoksa, ilişkide bir eksiklik baş gösterir. Yıllardır birlikte olduğunuz biri sizi hâlâ yakın çevresiyle tanıştırmadıysa, ya da adını sıkça duyduğunuz kişilerle hiç tanışmadıysanız, aranızda görünmeyen bir duvar olabilir. “O benim kardeşim gibidir” gibi sözlerle sizi ikna etmeye çalışan ama sizi o insanlarla bir araya getirmeyen bir partner, ilişkinin sosyal ayağını ihmal ediyor demektir.

Ortak bir sosyal ağın yokluğu, ilişkinin dış dünyayla bağını zayıflatır. Birlikte geçirilen zaman keyifli olsa bile, ilişki kendi yankısına sıkışır. Bu durumda, kendinize şu soruyu sormanız gerekir: “Bizim ilişkimiz gerçekten ne üzerine kurulu? Benim duygularım mı, yoksa onun ilişkiyi tanımlama biçimi mi bu bağı belirliyor?”

Dijital dünyada “duocentric” ağlar

Günümüzde sosyal ağlar artık dijital alanda da kendini gösteriyor. Instagram’da ortak takipçiler, birlikte paylaşılan fotoğraflar, aynı gönderilere yapılan yorumlar; hepsi modern çağın “eş merkezli ağ” göstergeleri haline geldi. Gerçek bağı olan çiftlerde bu kesişim, yıllar içinde dijital olarak da görünürleşiyor. “70 ortak arkadaşınız var” gibi bildirimler, artık duygusal yakınlığın dijital kanıtı sayılıyor. Çünkü ortak tanıklar, ortak bir dünyanın varlığını gösterir.

Siz de ilişkinizin sosyal haritasını çıkarabilirsiniz

Bazen bir ilişkinin gücü, duygularda değil bağlantılarda gizlidir. İlişkinizi daha objektif bir gözle değerlendirmek için kendinize şu soruları sorun: Partnerinizle ortak bir arkadaş çevreniz var mı? Onun dünyasında kendinizi doğal bir parça gibi mi hissediyorsunuz, yoksa misafir gibi mi? Birlikte güldüğünüz, aynı anılara sahip olduğunuz insanlar var mı? Kriz anlarında yalnızca birbirinize mi yaslanıyorsunuz, yoksa dışarıdan da destek alabiliyor musunuz? Ve en önemlisi, ilişkiniz dış dünyayla sağlıklı bir bağ kurabiliyor mu? Bu sorulara vereceğiniz yanıtlar, ilişkinizin görünmeyen haritasını aydınlatacaktır. Belki de sorun duygularınızda değil, kesişimin gücündedir.

Aşk iki dünyanın birbirine dokunmasıyla büyür. Birlikte gülmek kadar birlikte paylaşmak da önemlidir. Ve bazen bir ilişkinin gücü, ne kadar bağlı olduğunuzda değil, birlikte kimlerle var olduğunuzda gizlidir. Çünkü her ilişki, iki kalbin değil, iki dünyanın kesişimidir.

Kaynaklar

Carr, W. A., & Orbuch, T. L. (2004). Social Networks and Marital Quality: The Duocentric Approach. Journal of Social and Personal Relationships, 21(5), 611–629.

ilişkide ortak arkadaşlar, ilişkide sosyallik