California Üniversitesi’nde Psikoloji Profesörü olan Sonja Lyubomirsky, mutluluk oranına bağlı olarak güçlü ve sağlıklı bir toplum yaratılabileceğine inanıyor. Bu nedenle, bir Sosyal Psikolog ve Akademisyen olarak, araştırma kariyerinin çoğunda mutluluğun ne olduğuna ve hangi koşullarda daha mutlu olduğumuza odaklanıyor. 18 yıldır bilimsel araştırmalar yürüten ve psikoloji dalında birçok uluslararası ödül kazanan Lyubomirsky, “Nasıl Mutlu Olunur?” adlı kitabında, araştırma ortaklarıyla beraber çalışmalarının sonuçlarını ortaya koyuyor ve okuyucusuna mutlu bir insan haline gelmenin bilimsel yolunu sunuyor.
Kitapta neler var?
Kitap temelde mutluluğun, dışsal etkenlerden ziyade tamamen zihinsel yapımızı, bakış açımızı hatta duygu ve davranışlarımızı aktif olarak değiştirerek, daha mutlu ve sağlıklı bir hayat kurabileceğimizi anlatıyor. Mutlu olmak, küçük ya da büyük tüm negatif deneyimlerle ilgili aşırı düşünmekten vazgeçmek, çatlaklar ve sızıntılarla uğraşmamayı öğrenmek, bunların kendiniz ve bütün yaşantınızla ilgili düşüncelerinizi etkilemesini engellemek anlamına geliyor.
Kitabın içerisinde öznel mutluluk ölçeği, depresyon ölçeği gibi uygulayabileceğiniz testler var. Böylece kendinizi değerlendirebilir, daha iyi versiyonunuz için içsel motivasyon elde edebilirsiniz. Eğer depresyondaysanız, kendinizi yalnız hissetmeyin. Herkes hayatının belirli bir döneminde birtakım zorluk ve streslerle karşılaşabilir, motivasyonu azabilir ve ya bu tarz negatifliklere çabuk kapılan bir yapısı olabilir. İşte kitapta tüm bunlara yalın, anlaşılır ve faydalı öneriler sunulmuş.
Kişi ne kadar mutluysa çevresindekilerin yaptıklarına o kadar az önem verir.
Neden okumalıyız?
“Nasıl Mutlu Olunur?”, kendinizi değerlendirerek yaşamda hangi noktada olduğunuzu tespit etmenizi kolaylaştırıyor. Böylelikle nereden başlayacağınızı daha iyi tespit ediyorsunuz. Bunun yanı sıra, yürütülen araştırmalar sonucu mutlu insanların diğerlerine oranla aşağıdaki özelliklere sahip olduklarını vurguluyor:
- Daha uzun ömürlü oluyorlar çünkü kendilerine daha çok dikkat edecek motivasyona sahipler.
- Daha fazla üretkenlik ve daha yüksek iş kalitesine sahipler.
- Güçlendirilmiş bir bağışıklık sistemi, düşük stres seviyeleri ve daha iyi bir fiziksel sağlığa sahipler.
- Daha iyi duygusal ilişkiler kurabiliyorlar ve boşanma oranları diğerlerine oranla daha az.
- Daha yardımseverler. Bu dikkat çekici madde sizi şaşırtmasın. Karşılık beklemeden yapılan iyilikler insanı mutlu ettiği kanıtlanmış.
- Kalp krizi geçirme riskleri daha az oluyor.
- Trafik kazalarında ölme oranları çok daha düşük çıkmış; çünkü kendilerine dikkat etme motivasyonları olduğu için emniyet kemerlerini takan insanlar.
Araştırmada, ulaştıkları sonuçlarda bunun gibi birçok ilgi çekici madde var. Mutluluk diyip geçtiğimiz bir olgunun hayatımız üzerinde bu kadar tesiri olduğunu görmek açıkçası beni şoke etti. Sonja ve diğer araştırmacılar, mutluluğu ve olumlu etkilerini ölçmek için, ambulatuar, sosyometrik, psikofizyolojik, akıllı telefon ve EEG metodolojileri dahil olmak üzere birçok yeni teknolojiyi de kullanmışlar.
Araştırmada daha mutlu ve mutsuz insanlar bir araya getirilip, 12 mutluluk stratejisi deneniyor. Araştırmalar gösteriyor ki mutlu olmaya çalışmak insanın yalnızca daha iyi hissetmesini sağlamakla kalmayıp enerjisini ve yaratıcılığını artırıyor, bağışıklık sistemini geliştiriyor, daha iyi ilişkiler kurmasına destek oluyor. İş yerinde daha yüksek verimlilik kazandırıyor ve hatta ömrünü uzatıyor.
Mutluluğun %50’si genetik faktörlerden kaynaklansa da kalan % 50’yi değiştirmek bizim elimizde. Yazara göre, mutluluğun %40’ını bilinçli aktiviteler ve %10’unu hayat şartları belirliyor. Kitapta altı ısrarla çizilen şu ki, düşünceler ve hormonlar hayata bakış açımızı etkiliyor. Her zaman olumsuz düşünürseniz, vücudunuz stres hormonu olan kortizon salgılar ve bu zamanla genel bir kaygı durum bozukluğu halini alır ve mutluluğunuzu bastırır. Ne kadar dışsal koşullardan etkilensekte mutluluk içimizdedir. Mutluluk; koşulların, deneyimlerin hatta genetik kodlarımızın bir birleşimidir.
Eğer yoldaki tüm çakıllardan ayağı kanayan bir insansanız negatif düşünceler sizi de etkiler.
Peki nasıl mutlu olunur? Mutlu alışkanlıklarımızı nasıl besleyebiliriz?
- Şükran duyduğunuz şeyleri hatırlayın. Belki çok sık değil ama belirli zamanlarda bunları yazın, bir günlük tutun. İster şükran defteri tutun ister günlük yazın, yazmak daima duygularımızı fark etmemize neden oluyor. Bu nedenle, birçok psikolog günlük tutmayı bir tür kendi kendine terapi olarak nitelendiriyor.
- Kendiniz hakkında olumlu düşünün.
- Rutin olarak iyilik yapın. Mutlu insanlara baktıklarında fark etmişler ki, iş arkadaşlarına ya da yakın çevredekilere yardım eli uzatan ilk kişiler genelde onlar oluyorlar!
- Küçük anların tadını çıkarmak için beş duyunuzu kullanın ve zamanın kıymetini bilin.
- İlişkilerinizi güçlendirin. Mutlu insanlar zamanlarının büyük bir kısmını ailelerine ve arkadaşlarına ayırıyorlar. İlişkilerini güçlendirip onlardan zevk alıyorlar.
- Gelecek hakkında daha iyimser olmaya çalışın.
- Haftalık veya günlük olarak fiziksel egzersiz ve meditasyon rutini oluşturun. Keza egzersiz sırasında mutluluk hormonu salgılıyoruz.
- Hedefleriniz olsun ve o hedeflere bağlı olun. Yazara göre hedefler için çabalamak bize anlam ve hayatımızın kontrolünde olduğumuz hislerini veriyor.
- Bolca yazın. Yazmak oldukça sistematik ve kurallı olduğundan, sizi fikirlerinizi organize etmeniz, düzenlemeniz ve incelemeniz için zorlar. Amaçlarınız üzerine yazmak, düşüncelerinizi tutarlı bir biçimde bir araya getirip hayatınızdaki deneyimlerin anlamlarını görmenizi sağlar. Hayalleriniz hakkında yazmaksa kendinizi (önceliklerinizi, duygularınızı, güdülerinizi, kişiliğinizi, gerçekte kim olduğunuzu) daha iyi tanımanıza yol açar. Diğer bir deyişle, mümkün olan en iyi hal etkinliği, hayatınızdaki büyük resmi ve bunun neresinde durduğunuzu görmenize yardımcı olur.
Burada bahsedilenler kitabın içinden önemli kesitleri içerse de elbette epey hafif kalıyor. Eğer mutluluk gibi kelimelerin gereğinden fazla üzerinde durulduğunu düşünüyorsanız dahi kitabı şiddetle okumanızı öneriyorum; çünkü bütünsel sağlık ve hatta uzun bir ömür için mutluluk oldukça önemli. Üstelik Prof. Sonja Lyubomirsky bunu yürüttüğü çalışma sonucu çarpıcı verilerle açıklıyor ve böylelikle önerilerinde kafanıza yatmayan bir yer bırakmıyor.
Keyifli, mutlu okumalar!