Temel düzeyde tüm düşünceler enerjiden ibarettir. Beyinlerimizdeki sinapslar arasında hareket ederler, bir nörondan diğerine atlarlar, bir kümeden diğerine şimşek hızında ilerlerler. Bu, anlık bir süreç; tıpkı bir parmak şıklatması gibi. Bu doğrultuda, düşüncelerinize odaklanmanın ve onları yönetebilmenin, daha iyi ve dengeli bir yaşam sürdürmenize yardımcı olacağını söyleyebiliriz.
Kurban psikolojisine girip tüm dünya üzerinize geliyormuş gibi hissetmek yerine, daha güçlü düşünceler geliştirmeyi başarırsanız, işte o zaman mucizelerin gerçekleştiğini göreceksiniz. Düşüncelerinizi temizlemenin en kolay yollarından biri, yarattığınız ve içinde yaşadığınız hikayeler konusunda kendinize dürüst davranmaktır. Bu hikayeler, bize öğretilenlerden, alışkanlıklardan, inanç kalıplarından oluşur. Gerçekmiş gibi görünebilirler; ancak bu hikayeler çoğu zaman korkudan doğar ve inanın hiçbir gerçekliği yoktur.
Yaşam koçu Shannon Kaiser bir sonraki kitabı için araştırma yaparken, bizi geride tutan en önemli hikayeleri ve onları nasıl dönüştüreceğini belirlemiş. Kahveleri hazırlayın, çünkü kendimizin yazıp oynadığı, bizi hayallerimizden geride tutan bu hikayeler değişmek üzere!
Her zaman mutlu hissetmeliyim.
Çoğumuz, eğer mutlu değilsek bir şeylerin ciddi anlamda yanlış gittiğini düşünüyoruz. Oysa ki devamlı mutluluk arayışı insanı yıpratır. Her zaman mutlu olmanız gerektiğine inanıyorsanız, kendinizi iyi hissetmediğinizde, bunu bir başarısızlık olarak algılarsınız.
“Her zaman mutlu olmak zorundayım.” hikayesinin yazarıysanız bilmeniz gerekiyor; bu imkansız bir standart. Gerçek şu ki, hayat her aşamada harika olmayabilir. Üzgün, öfkeli, kırılmış hissettiğinizde bunun son derece normal bir durum olduğunun bilincinde, akışa teslim olmanız gerekmektedir. O hissi yaşamak için kendinize izin verin. Bırakın zihninizden, kalbinizden, bedeninizden zamanı geldiğinde akıp gitsin. Çünkü bu hisler de dengeli bir yaşam sürmenin parçalarından. Bu yüzden, her zaman mutlu olmaya çalışmak yerine, mevcut olanı kabul ederek anda kalmaya odaklanın. Bunu anlayabildiğiniz zaman, yaşamınız boyunca kendinizi daha özgür ilerleyeceksiniz.
Hayatımda şu olursa, daha iyi olacağım.
Şimdilik hayat sizi idare edecek derecede iyi olabilir. Ancak yeni bir araba aldığınızda, kilo verdiğinizde, borçtan çıktığınızda, yeni bir pozisyona getirildiğinizde, ruh arkadaşınızla tanıştığınızda daha iyi olacağına inanıyorsanız, bu hikayeye sıkışmışsınız demektir.
Birçoğumuz, bir sonraki seviyeye ulaştığında daha mutlu olacağını düşünüyor. Bu hikaye, egonuzun sizi konfor alanınızın içinde, güvenli bir şekilde tutmak için üzerinizde oynadığı akıllıca bir oyundur. Ancak istediğiniz “o” şey gerçekleştiğinde hayatınız başlamıyor. Hayat burada, şu anda!
Bugün yolculuğunuza ve hayatınızdaki harika şeylere odaklanın. Hedeflere sahip olmak güzel; ancak hedeflerinizin şu anda nasıl hissettiğinize, hayattan ne kadar zevk aldığınıza dair sahte bir gerçeklik oluşturmasına izin vermeyin zira bunun sonu olmayacak. Bunun yerine, bugün, şu anki koşulların içindeki hayatınızı kutlayın! Ondan bir tane var.
Tıpkı diğer insanların olduğu gibi, benim de harika bir yaşantım olmalı.
Ah insanlar… Daha iyi hissetmek ve güçlü olmak için ne kadar çok baskı var üstümüzde değil mi? Dijital çağda, gerçekçi olmayan fotoğrafların manipülasyonunda ve şişirilmiş birçok sosyal medya hesabında bize dayatılan o mutluluk algısı hepimizin algılarıyla oynuyor.
Bu baskıyla birlikte, çoğu zaman yüzümüze koyduğumuz o gülümsemeyle iyiymiş gibi davranıyoruz. Topluma ayak uydurmak için onlar gibi yiyor, onlar gibi uyuyor, onlar gibi yaşıyoruz. Fakat içimizde dolduramadığımız kocaman bir boşluk var; tek ihtiyacımız olan kendimizle daha derin bir bağlantı kurmak. Her şey yolundaymış gibi davranmak yerine, kendinize karşı dürüst olun ve gerçek benliğinizi paylaşın. Kendinize dürüst oldukça daha iyi hissedeceksiniz.
Vazgeçmek başarısızlıktır!
Birçoğumuz pes etmenin bir başarısızlık olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden artık bize hizmet etmeyen durumlara, insanlara, harcamalara, inançlara ve alışkanlıklara sıkı sıkıya bağlanıyoruz. İşte bir hikaye daha; vazgeçmenin kötü bir şey olduğuna inanmak, kendinizi daha iyi hissetmenizi engelleyebilecek bir alışkanlıktır.
Bunun yerine, sürekli değiştiğinizi ve büyüdüğünüzü görmek için algınızı değiştirin. Eğer sizin iç huzurunuza, hedefinize, yaşamak istediğiniz hayata hizmet etmiyorsa artık o pozisyonda, o kişiyle veya ruhunuzu inciten o durumda olmanıza gerek yok. Bunun yerine, kendinize yola devam etme ve serbest bırakma izni verin. Evren boşluk sevmez; bunu yaptığınızda daha güzel bir şey kapınızda bekliyor olacak.
İstediğim şeylerin peşinden gitmem bencilce bir davranış.
Ölmekte olan insanların en çok yaşadığı pişmanlıklardan biri: “Keşke başkalarının benim için istediklerinin yerine kendi isteklerim doğrultusunda bir yaşam sürebilseydim.”
Hazır bunu öğrenmişken ve henüz nefes alıyorken, şimdi, kendiniz için bir adım atabilirsiniz. Birçoğumuz istediğimiz şeyin peşinden gitmenin bencilce olduğunu düşünüyor; sırf bu yüzden sıkışıp kalıyoruz. Mutsuz ve tatminden yoksun bir hayat yaşıyoruz. Son nefesinizde yapamadıklarınız için pişman olanlardan mı olacaksınız, yoksa “Ne yaptıysam yaptım; özgür ve harika bir hayat yaşadım!” diyenlerden mi? Seçim sizin.