Transaksiyonel Analiz ile Kendimizi Yeniden Keşfedebilir miyiz?

Transaksiyonel Analiz (TA), 1950’li yıllarda Eric Berne tarafından ortaya atılan psikoterapi temelli bir kavramdır. Günümüzde ise psikolojinin yanında kişisel gelişim, eğitim, örgüt geliştirme ve danışmanlık gibi birçok alanda TA çalışmaları yapılmaktadır. Bilimsel olarak sağlam bir  temelde şekillendirilmiş olan bu kuram günlük hayatımızdan birçok iz taşıyor. Gördüğümüzde “Ben bunu birçok kez deneyimledim, ama hiç bu açıdan bakmamıştım!” diyebileceğimiz birçok düşünce, duygu ve davranış biçimine dair etkileyici yaklaşımlar içeriyor.

Transaksiyonel Analizin Temel Değerleri

TA’nın temel varsayımlarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

  • Her birey değerli, önemli ve saygıdeğerdir.
  • Her bireyin düşünme kapasitesi vardır.
  • Her birey isterse değişmeye karar verebilir.

Bu değerler bize bir çok mesaj veriyor. Can Yücel’in “Her Şey Sende Gizli” şiirinin “Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer.” dizesinde çok da güzel vurgulanan bu anlam TA’da da yerini almış durumda. Hepimiz var olduğumuz için değerliyiz, önemliyiz ve saygı duyulmaya değeriz. Nasıl ki güneş doğa içinde değeri olup olmadığını sorgulamaya ihtiyaç duymuyorsa ve her gün yeniden doğuşunda bu değeri sadece varlığı ile bize hissettiriyorsa; bizlerin de değerimizin sorgulanmasına ya da değerli olduğumuza dair bir başkasının onayına ihtiyacımız yok. Hepimiz varlığımızla değerliyiz!

Bunun yanı sıra, her zaman seçeneklerimiz olduğunu unutmamak gerekir. Düşünme kapasitemiz sayesinde bizim için en uygun seçeneği analiz edebiliriz. Baskı hissettiğimizde her ne kadar bunu unuttuğumuz anlar olsa da, bazen aklımıza gelmese de, bir durumu çözmek için her zaman farklı seçeneklerimiz var. Ve eğer istersek bu seçenekleri fark ederek değişim yaratmak için adım atabiliriz. İçinde bulunduğumuz durumu, istediğimiz yöne sevk edecek ya da kendimizle ilgili faydalı olabilecek kararlar alarak değişimi başlatabiliriz.

Potansiyelimizi Ortaya Çıkarmaya Yardımcı Kavramlar

Temel değerleriyle bile bize çok kritik mesajlar veren TA, değişim ve gelişimi sağlamak üzere kendi hayatımız ya da diğerleri ile etkileşimlerimiz hakkında analizler yapabilmemiz için birçok kavram barındırıyor. Bunun yanında potansiyelimizi ortaya çıkarmak için bize yardımcı olabilecek bu kavramları; davranış, kişilik, iletişim ve gelişim temelinde sistematik bir yaklaşımla ortaya koyuyor. TA kapsamında ele alınan birçok kavram arasından bazı kavramları ego durumları, zamanı yapılandırma, yaşam pozisyonları ve özerklik olarak ifade edebiliriz.

Ego Durumları

Ego durumları, birbiri ile ilişkili duygu, düşünce ve davranışlarımızın geçmişten bugüne pekiştirilerek oluşturduğu örüntülerdir. Ebeveyn, Çocuk ve Yetişkin olmak üzere üç temel ego durumundan bahsedilebilir.

  • Ebeveyn ego durumu, çocukluk döneminde bizlere bakım veren kişiler başta olmak üzere, hayatımızda ebeveyn figürü olarak algıladığımız kişilerin yaklaşımlarına benzeyen davranış örüntülerini içerebilir. Daha çok sınırlarımızı çizerken, belirli kurallar koyarken ya da birilerini düşünerek yardım ederken ifade bulabilir.
  • Çocuk ego durumu, çocukluk dönemimizde biriktirdiğimiz duygu düşünce ve davranış örüntülerini içerebilir. İçimizden gelen duyguları sınırlamadan ve anında ifade ettiğimizde, istemediğimiz bir şeye ısrarla karşı çıktığımızda ya da kurallara boyun eğdiğimizde ifade bulabilir.
  • Yetişkin ego durumu ise gerçeğin o an ve ortam çerçevesindeki bilgilerle objektif bir şekilde değerlendirilmesini sağlayan davranış örüntülerini içerebilir. Ciddi kararlar alırken ya da problem çözerken ifade bulabilir.

Zamanı Yapılandırma

Zamanı yapılandırma, sabah uyanmamızla başlayan günü son anlarına kadar nasıl geçireceğimize dair bir bakış açısı sunar. Zamanımızı; geri çekilme, ritüeller, vakit geçirme, aktiviteler, psikolojik oyunlar ya da samimiyet ile yapılandırmayı tercih edebiliriz.

Eğer biz zamanımızı nasıl yapılandıracağımızı seçmezsek, kendimizi bir başkasının seçimi doğrultusunda herhangi bir şey yaparken bulabiliriz. Her bir zamanı yapılandırma türünde, kurduğumuz temasın yoğunluğu ve bize sağladığı tatmin farklılaşır. Çok az kişi ile daha samimi duygu ve düşüncelerimizi paylaşarak da zamanımızı yapılandırabiliriz. Ya da birçok farklı kişi ile daha yüzeysel sohbetler yaparak zamanımızı yapılandırmayı seçebiliriz. Bu tamamen bizim ihtiyaç ve önceliklerimize göre şekillenecektir.

Yaşam Pozisyonları

Yaşam pozisyonları, kendimiz ve diğerleriyle ilgili algımızı şekillendiren bakış açısını ifade eder. Dört temel yaşam pozisyonunun varlığından söz edilebilir. Yaşam pozisyonları kapsamında “İyi” / “Okey” olma hali Transaksiyonel Analiz’in temel varsayımlarından herkesin değerli, önemli ve saygıdeğer olmasına dayanır.

  • Ben iyi değilim, sen iyi değilsin: Bu yaşam pozisyonunda kendimizin ve çevremizdekilerin “İyi” olup olmadığından kuşku duyabiliriz ve bunu sürekli sorgulayarak test etmeye çalışabiliriz. Temelde kendimizin de diğerlerinin de “İyi” olmadığına inanabiliriz.
  • Ben iyi değilim, sen iyisin: Bu yaşam pozisyonunda, genellikle kendimizde bir kusur ya da eksiklik olduğu ve diğerlerinin daha iyi hatta bazen mükemmel olduğuna dair bir iç görü geliştirebiliriz.
  • Ben iyiyim, sen iyi değilsin: Bu yaşam pozisyonunda kendimizi birçok konuda diğerlerinden üstün ve mükemmele yakın bulurken diğerlerinin genelde yetersiz ve kusurlu olduğuna inanabiliriz.
  • Ben iyiyim, sen iyisin: Bu yaşam pozisyonunda kendimizin ve diğerlerinin değerli ve yeterli olduğuna dair temel bir inanç ile hareket edebiliriz.

Her birimiz birçok tetikleyici unsur doğrultusunda zaman zaman tüm yaşam pozisyonlarını kullanabiliriz; ancak bir tanesi diğerlerine göre daha sık tercih ettiğimiz ve bizim favori yaşam pozisyonumuzdur. Bizim seçtiğimiz yaşam pozisyonu ve o anda karşımızdaki kişinin benimsediği yaşam pozisyonu elbette iletişimimizin niteliğini doğrudan etkileyecektir. Bu nedenle favori olarak seçtiğimiz yaşam pozisyonunun kişisel yaşantımıza ve diğerleri ile iletişimimiz üzerindeki etkisini incelemek ve değişiklik isteyip istemediğimize dair sorgulamak hayatımızda önemli fark yaratma potansiyeline sahiptir.

Özerklik

Son olarak Transaksiyonel Analiz’in kilit kavramlarından biri olan özerklik, kendimizle ve diğerleri ile kurduğumuz bağlantıları kapsayan ve doğallık, samimiyet ve farkındalık etrafında şekillenen bir kavramdır. Günlük hayatın koşuşturmasında kolay kolay yakalayamadığımız farkındalığımızı ele alıp kendimizle ve diğerleri ile samimi bağlar kurmamızı ve bunu yaparken doğal bir şekilde anlık olarak içimizden gelenleri ifade etmemize olanak tanır. Hepimizin aradığı şey çoğu zaman ve ortamda kendimiz olabilmek değil mi? Özerklik kavramı, zor koşullarda bile belli pratikler yaparak farkındalığımızı arttırmamızla birlikte daha doğal ve samimi ilişkiler kurabilmemiz için bize güzel bir fırsat sunuyor.

Transaksiyonel Analiz ile Kendinizi Yeniden Keşfedin

Transaksiyonel Analiz zengin kavramsal alt yapısı ile hem iş hayatımızda hem de günlük yaşamamızda kendimizle ve diğerleri ile kurduğumuz ilişkilerin kalitesini arttırmaya yönelik birçok bakış açısı barındırıyor. Bu bilgiler ışığında Transaksiyonel Analiz ile kendimizi yeniden keşfetmek, dört adım ile mümkün:

1. Adım: Mevcut Durumu Analiz Etmek

Hangi ego durumunu, yaşam pozisyonunu ve zamanı yapılandırma türünü daha fazla kullanıyorum? Özerkliği hangi durum ve koşullarda deneyimliyorum? Çevremdekiler hangi ego durumu üzerinden daha sık iletiler gönderiyor? Mevcut durumdaki seçimlerim doğrultusunda kimlerle uyumlu bağlantılar kurabiliyorum, sebepleri neler?

2. Adım: Sorgulamak

Mevcut seçimlerimden memnun muyum? Neden bu seçimi sürdürmeyi seçiyorum? Benim amacıma hizmet ediyorlar mı? Çevremdekilerin yaklaşımı hangi noktalarda hoşuma gidiyor, hangi noktalarda beni rahatsız ediyor? İstediğim bağlantıları kuramadığım ilişkilerimdeki dinamiklerde ne gibi uyumsuzluklar var?

3. Adım: Değişimi Başlatmak

Amacıma ulaşabilmek için farklı seçeneklerim var mı? Bu seçeneklere nasıl ulaşabilirim? Ulaşmak istediğim amaç için bugün yapabileceğim bir küçük adım olsa bu ne olurdu?

4. Adım: Değişimi Pekiştirmek

Denediğim yeni şeyler bana iyi geliyor mu? Bana iyi gelen yeni şeyleri nasıl kalıcı hale getirebilirim? Kalıcılığı arttırmak için beni destekleyecek kimseler var mı ya da farklı ne gibi kaynaklarım var?

Değişim, ilk olarak hayatta nerede durduğumuzu öğrenmekle başlar. Siz de Transaksiyonel Analiz ile temel değerlerinizi, bakış açınızı, kim olduğunuzu keşfedebilir, bu bilgiler doğrultusunda değişimi başlatabilirsiniz.

Kaynaklar
  • Hay, J. (2009). Eğitmenler için Transaksiyonel Analiz: Endüstri/Örgüt Ve İnsan Kaynakları Yönetimi Alanlarında Çalışanlar İçin Transaksiyonel Analiz.    (Çev. Ed. Muzaffer Şahin. Çev. Olca Sürgevil-Dalkılıç). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık. 1. Baskı (2015).
  • Stewart, I. Ve Joines, V. (2018). Günümüzde TA: Transaksiyonel Analiz’e Yeni Bir Giriş (Çev.Ed.Füsun Akkoyun, Ed. Nilgün Serap Uras, Füsun Akkoyun, Serap Tekinsav-Sütçü, Olca Sürgevil-Dalkılıç). Ankara: Eksi Kitaplar.
  • Harris, T. (1969). Ben OK’im Sen OK’sin. Çev. Edt. Muzaffer Şahin. İstanbul. Okuyan Us Yayıncılık. 8. Baskı (2016).
  • Berne, E. (1964). İnsanların Oynadığı Oyunlar. Çev. Handan Ünlü Haktanır. İstanbul: Koridor Yayıncılık. 1. Baskı (2015).
  • Akkoyun, F. (2007). Psikolojide İşlemsel Çözümleme Yaklaşımı Transaksiyonel Analiz. Ankara: Nobel Yayıncılık. 3. Baskı.
Kişisel Gelişim, Transaksiyonel Analiz