Bir psikolog olarak, insanlar hakkında fark ettiğim ilk şeylerden biri, kendileri hakkında konuşma biçimleridir. İnsanın kendinilerini bu kadar küçümseme yeteneklerine sık sık hayret ederim. Kendimizle nasıl konuştuğumuz sizce neden bu kadar önemli? Çünkü bu, düşük benlik saygısı ve kim olduğumuzla alakalı kendimizde kurduğumuz sağlıksız bir ilişkinin habercisi olabilir.
“Yeterli değilim.”, “Değersizim.”, “Kendimden nefret ediyorum.”, “Sevilmeye layık değilim.” Bunlar sana bir yerden tanıdık geliyor mu? Duygusal ve zihinsel olarak kendimize yaptığımız en zararlı şeylerden biri, kendimizle olumsuz konuşmalar yapmaktır.
Araştırmalar gösteriyor ki, kendine karşı olumsuz konuşmalar yapan bireylerin beyinlerinin akıl yürütme becerileri, anıları hatırlama ihtimali azalıyor ve bunama risklerinde artış gözlemleniyor. Ayrıca sosyal medyada ve arkadaş grubumuzda kendimizi başkalarıyla kıyaslayarak gün içinde kendimizi birçok kez reddetmeye davet ediyoruz. Bunu o kadar çok yapıyoruz ki, kendimize zorbalık ettiğimiz konuşmalarımız bilinçsizce bir refleks haline geliveriyor. Bu kötü alışkanlık, mutlu bir hayat yaşayıp yaşamamamız üzerinde büyük bir etkiye sahip. Kendini daha çok sevmek, mutlu, tatminkar bir yaşam sürmek istiyorsan yapman gerekenler için okumaya devam et.
İyi bir haberim var. Bunu değiştirmek düşündüğünden daha da kolay olacak! İlk adımda yapman gereken şey kendine bunu yaptığın anları fark etmek olmalı. Aklımıza gelen düşünceler; tavrımızı, tutumumuzu, hislerimizi ve davranışlarımızı etkiler, günlük hayatımızı şekillendirir. Yani sen kendi kendine olumsuz konuşmalar yaptığında korkuların ve kendin hakkındaki sağlıksız, aslında gerçekliği yansıtmayan düşüncelerini doğrulamış oluyorsun. Bunun sonucunda da motivasyonunu ve inancını kaybetmiş bir birey haline geliyorsun.
Sporcular hedeflerine ulaşmak için görselleştirme tekniğini oldukça fazla kullanırlar. Mesela basketbolcular basketbol topunun çemberden geçtiğini, koşucular bir maratonu ilk olarak bitirdiğini hayal ederek hedeflerine doğru giden yolda kendilerini motive ederler. Buradaki değişen tek şey inançlar. Hayal kurdukları zaman mümkün olduğuna inandıkları için davranışları da düşüncelerine bağlı olarak değişiyor. Tabii ki düşünmekle yapmak aynı şey değil ama bir şeyin mümkün olabileceğine ne kadar inanırsak girişimde bulunma ve başarılı olma şansımız da o kadar artar. Karşılaşabileceğimiz sonuçlara hep hayatımızın istediğimiz gibi gitmeyeceği açısından ve kendimize kızarak bakarsak kendimizin en büyük düşmanı haline geliriz. Bu da bir tür şiddettir.
Kendimize zorbalık yapmayı nasıl durdurabiliriz?
Kendinin farkına var.
Eksiklerini ve geliştirmen gereken alanlarını biliyorsan kimse sana karşı bunları kullanıp seni küçümseyemez. Kusurlarını tanı ve onlara sahip çıkmayı öğren. Onlar seni tanımlayan, sana senin hakkında bir şeyler anlatan önemli parçalar.
Aynı zamanda kendi değerini önce kendin bilirsen, cesaretini kıran yorumlar ya da güzel iltifatlar sana zarar veremez ya da seni değiştiremez. Kendini tanıma yolculuğuna çıkmak hayat hedeflerin arasındaki ilk madden olsun.
Beklentilerini rahat bırak.
Küçük ayrıntılara odaklanıp onlara takılmayı bırak. Büyük resme odaklanmaya başla.
Hayatta gerçekten istediğin şey nedir? Mesela; sevilmek, başarılı olmak, mutlu olmak… O zaman söylemen gereken şey: “Bunlar benim hayattaki ihtiyaçlarım, ancak bunları nasıl başaracağımı sürekli düşünüp, enerjimi düşüncelerime harcamak yerine, dikkatimi günlük hayatımda yaşarken bunları somutlaştırmaya yönlendiriyorum.” olacaktır.
Günlük olarak belirlediğin rutin ve görevlerini veya hedeflerini olabildiğince yerine getirdiğin her gün, hayatında başarılı olduğun bir gündür. Uyanıp mutlu olmaya karar verdiğin her gün, hayatında mutlu olduğun bir gündür. Yaptığın şeyleri sevgiyle yapmayı tercih ettiğin her gün, sevgi dolu bir gündür.
İstediğin şeyler için harekete geçersen zamanla karşılığını alırsın.
Kendini başkalarıyla kıyaslamayı bırak.
Sen, senden başkası değilsin ve kendi hayatından başka kimsenin hayatına sahip değilsin. O yüzden kendini herkesle aynı kategoriye sokmayı çalışmayı bırak. Bunun yerine olmayı seçtiğin kişinin doğrudan bir yansıması haline gelmeyi dene.
Alçakgönüllülük ile kendini küçümsemeyi karıştırma.
Alçakgönüllülük mütevazi olmaktır. Bu, başarılarımız veya olumlu özelliklerimiz hakkında övünmemek anlamına gelir. Ancak sürekli olarak iltifatları saptırmak veya kendimize kaba davranmak, alçakgönüllülükten kendini küçümsemeye doğru evrilir ve bize hiçbir faydası olmaz.
Tüm bunlar sana zor ya da fazla iyimser geliyorsa olumsuz düşünceler içinde yuvarlanmanın hiç kimseye hedeflerine ulaşmasında faydası olmadığını düşün. Yıllardır bunu deneyimliyorsun ve bu işe yaramıyor. Bir de kendini onaylamayı ve kabul etmeyi dene; zamanla ne olduğunu göreceksin.