Evde olan herkese kocaman selamlar! Nasılsınız? İyisiniz biliyorum. Çok daha iyi olacağız hep birlikte.
Evlerimizde oturup güvenli duvarlarımızı oluşturmuşken kendimize ayırdığımız bu vakitleri düşünüp iyi yanlarına bakmaya çalışalım. Bu salgın ile ilgili çok fazla insan çok fazla şey anlatıyor, elbette ben de bunlardan bahsetmeyeceğim. Tek isteğim, dinlediğiniz, okuduğunuz kaynakların doğruluğunu düşünün ve teyit edin. Haberlere çıkan her insan doğru bilgi veriyor diye bir şey kesinlikle yok. Herkesin, her şartta, kendi alanında konuşup bilgi vermesi gerektiğini böyle panik zamanlarında unutabiliyoruz.
Gelelim kendi alanıma: Konumuz sağlıklı beslenme!
Salgın başladığından beri, insanların evlerinde korunmaya geçmesi ile en çok karşılaştığım sorular “Evde boşuz, sürekli yiyoruz, nasıl önüne geçebiliriz?”, “Evdeyiz, nasıl diyet yapalım?” gibi sorular oldu. Bu soruların farklı versiyonlarını insanlar normal gündemlerinde çalışıyorken de soruyorlar, evet.
Evde olduğumuz süreç, sağlıklı beslenmek adına kesinlikle çok verimli bir süreç değil mi sizce de? Değiştirmekte zorlandığınız sağlıksız alışkanlıklarınızı rahat rahat kontrol edip, şekillendirebileceğiniz güzel bir zaman. Kahvaltılarınızı işe yetişme hızı olmadan planlayabilir, öğle ve akşam yemekleriniz için yeni tarifler yapabilirsiniz. Kendi Instagram hesabımda sağlıklı tariflerimi sık sık paylaşıyorum. Tabi minik bir ayrıntı, her “sağlıklı, diyet, fit” başlıklı yemek tarifi gerçeğini yansıtmayabilir. 🙂 Bu yüzden içeriğine dikkat etmek çok önemli.
Bir süre düşük kalorili diyetlere mesafeli yaklaşabilirsin.
Elbette sağlıklı beslenme alışkanlığınıza kaldığınız yerden gönül rahatlığıyla devam edebilirsiniz. Fakat çok düşük kalorili veya detox diyetleri yapmanızı pek önermem. Çünkü normal zamanlarda bile bağışıklığımızı riske atabilen süreçler bunlar, böyle bir salgın döneminde dikkat etmeniz gereken en büyük şey kesinlikle bu. Bağışıklığımızı riske atacak diyetlerden uzak duralım.
Duygusal açlığa dikkat!
Gelelim diğer hususa; şu sıralar zamanımızın çoğunu evlerimizde geçiriyoruz. Neden elimiz sürekli yiyecek bir şeylere gidiyor? Tatlılar? Paketli ürünler? Kahveler? Burada psikolojik yeme dediğimiz şeyin tam olarak içine düşmüş oluyoruz. Tabi öğün tüketiminizi atladıysanız veya yetersiz tükettiyseniz kan şekeri dengesizliğine bağlı da olabiliyor bu ani açlık atakları. Öncelikle bunun nedenini düşünmemiz gerekiyor. Bunun için, çoğu zaman aşağıdaki sorular yeterli olabiliyor:
- En son ne yedim?
- Yeterli miydi?
- Ara öğün zamanım mı geldi?
- Yoksa sıkıldığım için mi yemek istiyorum?
Kafamızdaki bu soruları netleştirdikten sonra derin bir “Ohh…” çekebiliriz. Çünkü kontrol etmek artık çok daha kolay demektir. Elbette “Bir şeyler atıştırmayın, asla yemeyin.” demeyeceğim. Önce bir bardak suyunuzu için, sonra dolapta sağlıklı neler var bir bakın. Bulduktan sonrası sizin hayal gücünüze bağlı. Tatlı krizlerini önlemek için yiyeceğinizin üzerine tarçın veya bal dökebilir, meyveleri fırınlayıp karamelize olmasını sağlayabilirsiniz.
İşte çok kolay, çok pratik bir atıştırmalık:
- 1 adet muz
- Biraz ceviz içi
- 2 tatlı kaşığı bal
Veya salatalık-havuç gibi sebzeleri uzun uzun doğrayarak küçültüp, yoğurda bandıra bandıra tüketebilirsiniz. Bir de damak tadınıza göre yoğurdu baharatladık mı mis gibi bir ara öğün oldu bile!
Evde kaldıkça ortaya çıkan veya fark ettiğiniz beslenme sorularını/sorunlarını bana yazabilirsiniz. Belki onu konuşuruz bir sonraki yazıda. 🙂
Bol su içmeyi unutmayın, meyveleri sebzeleri aksatmayın. Ben gidip elimi yıkayayım hemen.
Kocaman öpücükler!