İhtiyaçlarını kimseyle paylaşamayan bir sürü kırık kalpli kız ve erkek çocuğu var etrafta. Duyulma ihtiyacına karşılık verilmemiş. Görülmemiş. Tam duygusal dünyasıyla ilişki kuracakken ifade etme yolları kesilmiş kızlar ve erkekler. Onlar kocaman bedenlerinin içinde ihtiyaçlarının görülmesini bekleyen çocuklar…
Ağladıklarında susmaları istenmiş, kızdıklarında susmaları istenmiş, öfkelendiklerinde, güldüklerinde, koştuklarında, heyecanla olan biteni anlattıklarında susmaları istenmiş çocuklar…
İhtiyaçlarını saklamaya o kadar alışmış durumdalar ki, onları ifade etmeleri o kadar yasaklanmış ki, kuyruklarını dik tutmak adına kenarda köşede öfkeli suratlarla bekliyorlar.
Suratlarında somurtuk bir maske… Güçlü görünmek adına içeriden kendilerini yiyip bitirmeyi yeğliyorlar. Kendilerine ihtiyaç duyduklarını vermek yerine, hatta ihtiyaçlarını fark etmek yerine kendisini ve dışarıyı sonsuz bir cezalandırma halinde kalmayı tercih ediyorlar, ya da sadece bunu biliyorlar.
İlgini çekebilir: Anne ve Babanla Olan İlişkin Hayatını Nasıl Etkiliyor?
İhtiyaçlarını fark etmek, yepyeni bir dil ile mümkündür.
Öyle bir dil ki, ihtiyaçların kadınlıkla ve erkeklikle alakalı olmadığı, fiziksel gücün ve bir penis sahibi olmanın kimseyi sıranın önüne geçirmediği, ağlamanın vajina ile alakalı olmadığı, birini yanağından öpmenin kimsenin cinsel yönelimini göstermediği, etek boyunun davetkâr olmadığı, öfkelenmenin kabalık olmadığı, yardım istemenin eksiklik olmadığı, her an ve her dakika nerede nasıl cezalandırılırım korkusu yaratmayacak bir dil.
Tamamen cezalandırma gücünden beslenerek örgütlenmiş olan toplumun bambaşka bir tutum geliştirme zamanı gelmedi mi?
Kendi ile olan derdini, başka bir yerden izlemeyi ve ifade etmeyi öğrenmelidir insan. Kendi ile sonu gelmez bir diyalog başlatma cesaretini göstermelidir. Ki başkasının varlığını da tüm içsel gelgitleri ve çelişkileri ile görebilsin, kabul edebilsin.
Gerçeği itiraf edelim. Sen de, ben de o yukarıda bahsettiğim çocuklarız.
Özel ihtiyaçları olan ama bunu itiraf edemeyecek kadar gururlu olan çocuklar. Sana bir kaç önerim var, durmadan üzerine çalıştığım, zaman zaman başardığım, bir çok zaman beceremediğim bir kaç öneri… Belki benden daha iyi sonuç alanlar bana yeni ipuçları verir.
Kendi içine bakmayı, burada bulduklarını anlamlandırmayı tekrar ve tekrar denemeyi dene. Derin düşünceyle, vicdan yoklamasıyla, içeride ezbere olan her şeyi çözündürerek ve hakikat ile arasındaki farkı ortaya koyarak dene.
Madenden her zaman iyilik, güzellik, hoşluk çıkmayacak. Nahoş ayrıntılar, bir anda çöken duvarlar ve en vahşi eğilimler de kazdığın yerden üstüne fışkıracak. Bulduklarını yazarak, resmederek, konuşarak dışarı çeşitli bakış açılarıyla enine boyuna yıkarak ve tekrar yaparak içinden çıkarmayı dene.
İlgini çekebilir: Duygularını İfade Etmekten Kaçınmana Sebep Olan 4 Yanlış İnanış
Bazen seni “sadece dinleyecek” bir başkasına anlatmak da işine yarayabilir.
Kendini dinle, gerçekten dinle, kimsenin dinlemediği şekilde… Bu yolla duygusal, fiziksel ihtiyaçlarına karşı hassasiyet ve derin görü geliştirebilirsin, bu da kendini ifade etme yollarını açar ve çeşitlendirir. İç dünyandaki bu türden bir zenginleşme seni karşındakinin iç dünyasına ve çeşitli ifade biçimlerine hazırlar. Yani kendi ihtiyaçlarını okuyabilecek duruma gelirsen, dışarıdaki canlılığı da görmeye başlarsın. Bu da ceza korkusuyla ve suçlulukla beslenen, neyin günah, ayıp, yanlış olduğunu söyleyen işkenceci, çileci “ezbere” bir dilden, karşılıklı ihtiyaçların görüldüğü, tanındığı, anlaşıldığı, herkesin kendi gerçeği üzerinden değer gördüğü ve var olmak için başkasının üstüne basma ihtiyacı duymadığı bir barış dilinin yolunu açabilir.