Zihninize şüpheler üşüşüyor, sizden gizli bir şekilde arkanızdan bir şeyler döndüğünü hissediyorsunuz. Her an bir felaketle ya da ihanetle yıkılmayı bekliyorsunuz ve bu düşüncelerinizin gerçek olduğuna kendinizi inandırmak adına “kanıtlar” aramaya başlıyorsunuz. Özellikle romantik ilişkilerde kıskançlık sıklıkla tecrübe edilen bir duygu. Peki ilişkide hangi davranışlar içerisinde kıskançlık barındırıyor ve biz çoğu zaman bunların farkında olmuyoruz?
Psikolojide kıskançlık duygusu
Kıskançlık, bir bireyin değer verdiği bir ilişki veya durumun tehdit altında olduğunu hissettiğinde ortaya çıkan karmaşık bir duygusal tepkidir. Psikolojide kıskançlık, genellikle düşük benlik saygısı, güvensizlik ve sahip olma arzusuyla ilişkilendirilir. Kişi, sevdiği birini veya bir durumu kaybetme korkusuyla bu duyguyu yaşayabilir. Kıskançlık, bireyler arasında çatışmalara yol açabilir ve duygusal sağlığı olumsuz etkileyebilir. Bununla birlikte, kıskançlık duygusunu tanımak ve sağlıklı bir şekilde yönetmek, hem bireysel hem de ilişkisel gelişim açısından önemlidir.
Evrimsel psikoloji, kıskançlık duygusunun neden ve nasıl geliştiğine dair bize bir tablo sunuyor. Öyle ki kıskançlık duygusu oldukça küçük yaşlarda başlıyor ve 6 aylık bebeklerde dahi görülebiliyor. Bu duygu genellikle ilk olarak kardeşlerle kurulan ilişkide ortaya çıkıyor. Bebekken ebeveynlerimizden bakım görmeye hayatımızın diğer dönemlerine kıyasla çok daha fazla ihtiyaç duyduğumuzdan dolayı eğer bakım verenimizi kaybedersek bu bakımı alamayacağımızı düşünebiliyoruz. Bu bakımı kaybetmemize dair en büyük tehdit de kardeşlerimizden geldiğinden onları kıskanma davranışı gösterebiliyoruz.
İlişkide kıskançlık barındıran davranışlar
İlişkide kıskançlık duygusu kendimizi sağlama almak, her şeyin yolunda olduğunun sağlamasını yapmak adına ortaya çıkıyor. Ancak kıskançlığın kontrolcülüğe dönüşmesi özellikle de konu romantik ilişkiler olduğunda an meselesi olabiliyor. Bu da ilişkinin sağlıksız bir yere doğru evrilmesiyle sonuçlanabiliyor. Peki kıskançlığın sağlıksız bir yere evrildiği durumlar neler oluyor?
Partnerimizin bizi çekici bulmadığını varsaymak
Kıskançlığın kendini gösterdiği bir diğer alan ise fiziksel özellikler üzerinden partnerin düşünceleri veya hisleri hakkında kendi kendimize çıkarımlar yapmak. Örneğin, partnerimizden böyle bir söz işitmemiş ya da davranış görmemiş olmamıza rağmen partnerimizin bizi yeterince güzel ya da yakışıklı bulmadığını varsayarak bizden daha güzel/yakışıklı kişilere çekilebileceği düşüncesine kapılıyoruz.
Ancak şunu unutmamak gerekiyor ki her ne kadar çalışmalar objektif güzellik kriterleri olduğunu gösterse de, bu kriterler karşımızdaki kişiyi nasıl algıladığımız konusunda tek başına bir şey söylemek için yeterli olmuyor. Öyle ki yakın olduğumuz kişileri daha güzel/yakışıklı algıladığımızı gösteren çalışmalar bulunuyor. Bu da bize güzellik algısının aslında öznel bir tarafı olduğunu da gösteriyor.
Kasıtlı bir şekilde duygusal anlamda yıpratma arzusu
Kimi zaman ilişkide kıskançlık duygusu, beraberinde canımızın yanmasını da getiriyor. Canımız yandığında ise genellikle ya kendi köşemize çekilerek bu acının dinmesini bekliyor ya da kendi canımız yandığından karşı tarafın da bu acıyı bizimle beraber çekmesini istiyoruz. Bu nedenle de kimi zaman bilerek kimi zaman da bilmeden karşı tarafa ağır sözler sarf edebiliyoruz. Ancak bu davranış ilişkilerimizde kurmuş olduğumuz ya da kurmaya çalıştığımız yakınlığı zedeliyor.
Ortada somut bir durum olmadan partnerimizin yalan söylediğini düşünmek
Durup dururken sıradan bir günde partnerinizle ilgili içiniz rahat mı yoksa ara ara onun sizden bir şeyler gizlediğini mi düşünüyorsunuz? Ya da kendinizi partnerinizin söylediklediklerinde bir açık ya da yalan bulmaya çalışırken yakaladığınız oluyor mu? Yalan söylemek ironik bir şekilde “Ben yalan söylüyorsam karşı taraf da mutlaka bazı yalanlar söylüyordur.” gibi bir düşünce geliştirmemize neden olabiliyor. Bu nedenle de karşı tarafa dair kafamızda her daim bir şüphe oluşabiliyor.
Tabii ki partnerimizin yalan söylediğine dair inancımız geçmiş deneyimlerimizden de etkilenebiliyor. Örneğin geçmiş ilişkilerimizde partnerimizin birçok yalanına şahit olmuşsak yeni ilişkimizde de karşı tarafa bir türlü güvenemeyebiliyoruz. Ya da hali hazırda içinde olduğumuz ilişkide partnerimizin daha önce yalan söylediğini fark etmişsek bu da güven zedeleyici olabiliyor. Ancak belirttiğimiz gibi, daha önce bu tarz durumları partnerimizle deneyimlememişsek onun her sözüne şüpheyle yaklaşmak, karşımızdaki insanın bizden uzaklaşmasına neden olabiliyor ve ilişkiye zarar veriyor.
Partnerimizin izni olmadan telefonuna ve sosyal medya hesaplarına bakmak
Kimi zaman kıskançlığın getirdiği bir dürtüyle partnerimizin özel eşyalarını ya da ona ait olan hesapları karıştırma eğilimi gösterebiliyoruz. Bu eğilimin altında genellikle karşı tarafın bir şeyler gizlediğine dair bir inanç yatıyor. Bu inanç doğrultusunda aslında bulmayı beklediğimiz birtakım şeyler belirliyor ve bunları aramak üzere bir araştırmaya girişiyoruz. Ancak çalışmalar bu tarz davranışların ilişkilere ciddi zarar verdiğini gösteriyor.
Partnerimizin gün içinde ne yaptığını sürekli olarak kontrol etmek
Partnerimize karşı güven duymak aslında beraberinde onu “serbest” bırakmayı da getiriyor. Yani tıpkı bir kuş misali onu sımsıkı avucumuzda tutmaya çalıştığımızda partnerimiz kaçıp gitmek isteyebiliyor; avucumuzu tamamen serbest bıraktığımızda ise uçup gidiyor. Bunun ortası o kuşa varlığımızı hissettirerek yine de serbestçe dolaşabileceği alanı vermek oluyor. Partnerimize de gün içerisinde her an ne yaptığını sorarak aslında ona “Sana güvenmiyorum.” gibi sinyaller yollamış oluyoruz. Bu nedenle bu sürekli sorgulama davranışı beraberinde ilişkide tartışmalar ya da bir türlü kendini ilişkiye bırakamama gibi sorunları getirebiliyor. Bu nedenle kontrolcü bir yerden değil de, merak eden bir yerden partnerimizin neler yaptığını sormak ilişkiler için çok daha sağlıklı bir yol oluyor.
Başımıza gelen durumlar üzerinde kontrolümüz çoğu zaman olmasa da başımıza gelen bu durumlara vereceğimiz tepki aslında bizim kontrolümüzde. Yani bize ne olduğunu değil ama bizim bu olanla ilgili ne yapacağımızı kendimiz seçebiliyoruz. Kıskançlık hemen hemen herkesin aslında doğal olarak hissettiği bir duygu. Fakat bu duyguyla ne yapacağımız tamamen bizim kararlarımıza göre şekilleniyor.