Sağlığı ve gelişimi yaşına göre seyreden bir bebek düşünün. Bu bebeğin ilk adımlarını hayal edin ya da varsa çevrenizdeki bebeklere bakın. Sürünüyor belki emekliyor, ayağa kalkmaya çalışıyor ve sonunda yürüyorlar, öyle değil mi? Yürürken bazen dengeyi iyi sağlıyor, bazen hafifçe tökezliyor, bazen de düşüyorlar. Hatta düştükleri için yaralandıkları da oluyor. Peki, yürümeyi bırakıyorlar mı? Ya da yaralandığı için yürümekten tamamen vazgeçen bir bebek gördünüz mü hiç? Durabilir, ağlayabilir, yolu değiştirebilir ama yine de yürümeye kaldıkları yerden devam ediyorlar, öyle değil mi?
Yürümek bebekken deneyimleyerek öğrendiğimiz ve sağlımız izin verdikçe bir ömür devam ettirdiğimiz temel bir eylem. Yani yaşımız büyüdükçe yürüme eyleminin kendisi değişmiyor ve hala yürüdüğümüz yolda aynı bebeklikte olduğu gibi tökezleyebiliyor, düşebiliyor ve hatta yaralanabiliyoruz. Sonra, dengemizi tekrar sağlayıp, yaralarımızı sardıktan, göremediğimiz ya da farkında olmadığımız engellerden öğrendikten sonra belki rotamızı değiştirerek ya da yine aynı güzergâhta yolumuza yetişkinlikte de devam ediyoruz, değil mi?
Yoldaki etkin eylemlerimiz: Kararlılık
İşte, öğrenmeyi kapsayan ve devam etmemizi sağlayan bu eyleme ‘kararlılık’ diyor Mutluluk Tuzağı isimli kitabın yazarı Dr. Russ Harris. Kararlılığı, etkili eylemde bulunabilme tutumu olarak nitelendiriyor. İster içsel kaynaklarınızla bağlantıda olun, ister psikolojik olarak anda var olmaya devam edin, eğer etkili eylemde bulunmaya kararlı değilseniz anlamlı bir hayata sahip olamazsanız.
Buradan kararlılık içeren eylemlerin değerlerimizle bağlantıda olma halimizle bütünleştiğini anlamak mümkün. Kısacası, kararlılıktan bahsediyorsak ulaşmaya çalıştığımız bir hedef ve bu hedefe doğru giden bir eylem hali var. Değer ise bu hedefe ulaşıp ulaşamayacağımızı bilmeksizin yürüdüğümüz yolda bize eşlik etmesini seçtiğimiz özelliklerimiz oluyor. Peki, gerçekten hayatımıza anlam katan temel değerlerimizin farkında mıyız? En çok hangi değerlerimize göre seçimler yapıyoruz? Aile, bağ kurmak, çalışkanlık, dürüstlük, katkıda bulunmak, merhamet, samimiyet, şükran vb.
Gözlerinizi bir dakikalığına kapatın ve düşünün lütfen. İleri yaşlara geldiğinizi, içinizin huzurla dolduğunu hayal edin. Hayat yolculuğunuzda hangi değerlere göre hareket ettiniz ki şu an hissettiğiniz içsel tatmin duygusu sizi kucaklıyor? Keşiflerinizi lütfen not alın.
Yoldaki ışıklar: Değerlerimiz
Gerçek şu ki, değerlerimiz oldukça özneldir ve zamanla değişebilir. Doğduğumuz andan öleceğimiz ana kadar hayat yolculuğunda yürürken gördüklerimiz ve deneyimlediklerimizle arşivimizi oluşturuyoruz. Eklediklerimiz de değiştirdiklerimiz de bu arşivde birikiyor ve biriken tüm değerlerimiz kendi içerisinde bir düzen kurmaya çalışıyor. Bu düzen, dönemsel olarak farklı ihtiyaçlarımızdan ve elbette tecrübelerimizden etkileniyor. Bir dönem hayatın tüm karmaşasında ‘meydan okuma’ değerimiz öne çıkabiliyorken imkânlarımızın arttığı ve enerjimizin yüksek seyrettiği başka bir dönem yaratıcılık ve yenilik değerlerimiz baskın gelebiliyor. Buradaki seçim bize ait. Bizi etkili eyleme götüren ise yaptığımız seçim üzerindeki farkındalığımız oluyor. Hangi değerimi seçtim? Değerime uygun hareket ediyor muyum ya da seçtiğim değerime uygun tutum ve davranışları gerçekleştirebiliyor muyum, soruları bir rehber niteliği kazanıyor. Hayatı ezbere almadan yaşamayı mümkün ve anlamlı kılıyor.
Yoldaki engeller: Yapamadıklarımız
Peki, kararlılıkla hareket edip değerlerimiz doğrultusunda kat ettiğimiz ve edeceğimiz yolda hata, başarısızlık gibi zorlayıcı etkenler söz konusu olabilir mi? Yani değerlerimizle bağlantıda kalıp da kararlılıkla eylemde bulunabildiğimizde işler her zaman yolunda gidecek mi? Cevabı tahmin ettiğinizi düşünüyorum. Hayatın kendi dinamikleri içerisinde zaten her şeyi her zaman yapabilme durumu ya da her zaman istediklerimize ulaşabilmek mümkün değil elbette. Burada odağımızı değerlerimize uygun davranışımıza çevirerek yolu değiştirmenin mi yoksa aynı yolda yürümeye devam etmenin mi daha uygun olacağını gözden geçirmeyi deneyebiliriz.
Psikolog Cansu Kamar, “Hayatta her şey yapamamakla başlıyor. Önemli olan yapamadığınla ne yaptığın.” diyor Unutursan Hatırla isimli kitabında. Karşımıza zorluklar çıktığında yanında kaygı, güvensizlik gibi birtakım rahatsız edici duyguların da eşlik etmesi oldukça doğal. Bu durumu önümüze çıkan engeller olarak kabul edip tüm bunları hissetmeye ‘gönüllü olmak’ yani insan olmanın beraberinde getirdiği neşeden öfkeye, sevinçten hayal kırıklığına kadar tüm duygulara yer açabilmek asıl mesele.
Böylece, duygularımızla bir mücadele içerisine girmediğimizde onların da yoğunluk düzeyi artmıyor ve öğrenme sürecimiz işlemeye devam ediyor. Bu süreçte, edindiğimiz deneyim bize güç kazandırmak üzere kaynaklık ediyor. “Güç, kalbi güm güm attıran bir saldırganlıktan ziyade genellikle sakin, kavrayışı güçlü bir kararlılıktır.” diyor Nöropsikolog Rick Hanson. Enerji ve kararlılığı kapsayan gücün, kişiler ya da herhangi bir şey üzerinde egemenlik sağlamak için değil, niyetlerimizi besleyebilmek için değerli olduğunu vurguluyor. Çünkü gücün niyetlerimiz ile pekiştiğini ve yine niyetlerimizle uyumlu hedeflere aktarıldığını görürüz, diyor Dr. Hanson ve tam da bu noktada sonuçlarına bakmaksızın erdemli niyetlerde bulunmanın önemine dikkat çekiyor. Yani yolculuğumuzda kapılar yine değerlerimize ve hayatı nasıl yaşamayı tercih ettiğimize açılıyor. Güçlü niyetlerimizin etkin eylemlerimizle yaptığı dansa, arka fonda değerlerimiz eşlik etmeye devam ediyor.
Yoldaki durum: Keşif, değişebilirlik ve öğrendiklerimiz
Değerlerimiz nasıl bir insan olmak istediğimiz, nelere öncelik verdiğimiz ve hayatın hangi alanlarına katkıda bulunmak istediğimiz konusunda bize yol gösteriyor. Niyetlerimiz üzerinden oluşturduğumuz rotamız ve yolumuzu kaybettiğimizi düşündüğümüz zamanlar da dâhil olmak üzere, yolculuğumuz boyunca attığımız her bir adımla ise hayatı olduğu haliyle ama neler olduğunu bilerek deneyimlemeye devam ediyoruz. Bunun tek bir yolu veya basit bir rotası yok, doğrusu veya yanlışı da yok. Keşfi, değişebilirliği ve öğrettikleri var. Hayatı yaşarken hoşlanmadıklarımıza katlanmak ya da göz yummanın ötesinde hayatımızı etkin bir şekilde sahiplenmeye gönüllü olabilmek var.
Yürüdüğümüz yolun sadece yapısından ziyade yolu ne için, ne amaçla ve nasıl yürümeyi tercih ettiğimize bakabilmek dileğiyle…