İlişkilerimizde partnerimizle iletişimimize, duyduğumuz ihtiyaçlara ya da yaşanan sorunlara dair pek çok gerçekçi olmayan, mutsuzluğa ve hayal kırıklığına yol açan düşüncemiz oluyor. Peki bunlar neler olabilir? Yeni bir bakış açısı geliştirmek veya ilişkimize daha sağlıklı bir gözle bakabilmek için bu gerçekçilikten uzak düşünelere birlikte göz atalım.
“Eğer bir ilişkinin sürmesi için uğraşmak gerekiyorsa o ilişkinin olmaması daha iyidir.”
Hayatta her zaman sahip olmak istediğimiz şeylere en kolay yoldan sahip olamıyoruz. Gerek akademik gerekse profesyonel hayatımızda çeşitli zorluklarla karşılaşıyoruz ve merdivenleri çoğu zaman tek tek çıkarak ilerliyoruz. Bir enstrüman çalmayı öğrenmek istediğimizde adım adım uğraş veriyor ve becerimizi büyütüyoruz. Peki romantik ilişkimiz söz konusu olduğunda zorluklar yaşamak kulağa neden olmaması gereken bir şeymiş gibi geliyor? Bir diğer deyişle, neden romantik ilişkilerimizde uğraş vermekten kaçınarak ilişkinin “doğasının” yanlış olduğuna inanma eğilimi gösteriyoruz?
İlişkilerimiz de hayatımızdaki diğer çoğu durum gibi farklı farklı evrelerden geçiyor. Bazen yol zorlayıcı olabiliyor; birbirimizi o kadar da iyi anlayamadığımız ya da umutsuzluğa kapıldığımız dönemlerden geçiyoruz. Ancak ilişkinin daha sağlıklı ve mutlu olması için karşılıklı çaba gösterdikçe aslında işler yoluna girebiliyor ve beraberinde sevgimiz de birbirimize olan ilgimiz de yeşererek büyüyor.
“Zaman geçse de heyecanımız ve aşkımız ilk günkü gibi sürmeli.”
İlişkiler de canlı bir organizma gibi pek çok doğal süreçten geçiyorlar. İlişkinin başlarında daha fazla heyecanla ve merakla birbirini tanımak ön plandayken daha sonraları tanıdıklık hissinin verdiği güven ve konfor ağır basıyor. Peki bu ikisinden herhangi birinin diğerinden daha iyi olduğunu kim iddia edebilir?
Zamanla olgunlaşan sevgi, güven temeliyle güçlendikçe kişinin hayatında daha geniş ve kendinden emin bir alan kaplıyor. Böylece “aşk”, hissettirdiği duyguları dönüştürerek bambaşka bir hal alıyor. Ancak aşkın aldığı bu hal ilişkinin gidişatına dair pek de bir şey söylemiyor.
“Partnerim beni gerçekten sevseydi benim beklentilerim doğrultusunda davranırdı.”
Bambaşka kültürlerden beslenen, bambaşka yerlerde büyüyen, farklı eğitimlerden geçen veya farklı ilgilere sahip kişiler her daim ortak beklentilerde buluşabilirler mi? Partnerimize açıkça ifade etmediğimiz taleplerimizi, onun kendi hayat yolculuğuna rağmen direkt olarak davranışlarına dökebilmesi ne kadar gerçekçi olurdu?
İlişkilerdeki çatışmalar, aslında sorunları tespit edebilmek adına faydalı oluyor. İlişkideki sevgi, davranışlarımızın birbirine ne kadar uyumlu olduğundan bağımsız olarak, birbirimizin ihtiyaçlarına hassasiyet göstermekle kendini belli ediyor. Ancak bunu karşılıklı açık iletişim kurarak ve farklılıklara saygı duyarak yapmak mümkün olabiliyor.
“Partnerim dışında kimseye ihtiyacım yok.”
Tabii ki partnerimiz zaman içerisinde hayatımızdaki en önemli figürlerden biri haline geliyor ve bir nevi güvenli limanımız oluyor. Birçok aktiviteyi birlikte yapıyor, en özelimizi ve kırılgan yanlarımızı onunla paylaşıyor ve bir nevi beraber büyüyoruz. Ancak her birimizin farklı yönlerden sosyalleşmeye de ihtiyacı var. Bambaşka ilgileri olan veya çok farklı konuları konuşabildiğimiz kişilere, birlikte işler ürettiğimiz çalışma arkadaşlarımıza, bazen bize şefkat ve güven sağlayan ailemize ya da yalnızca ufak sohbetler edebildiğimiz yabancılara ihtiyaç duyabiliyoruz. Çünkü dışarıdan alacağımız sosyal destek bizler için kritik bir önem taşıyor.
Farklı alanlardaki ihtiyaçlarımızı farklı kişilerin karşılıyor olması partnerimize bir ihanet ettiğimiz ya da ondan sıkıldığımız anlamına gelmiyor. Aksine oldukça doğal olan bu durum, bazı ihtiyaçlarımızın diğer sosyal destek figürlerimiz tarafından karşılanmasından ibaret.
“Mutluluğa giden yol bir ilişki içerisinde olmaktan geçiyor olmalı.”
İlişkimiz hayatımızın sadece bir parçasını oluşturuyor. Hayatımızın bazı dönemlerinde romantik bir ilişkiye hazır hissetmeyebiliyoruz. Bazen bir ilişkide olmayı tercih edeceğimiz türde kişilerle karşılaşmıyoruz, bazen de aşk bizi hiç beklemediğimiz bir anda buluyor. Bazen tam aksine, bir ilişki içinde kendimizi mutsuz hissediyoruz ve o ilişkiye veda etmek bize daha iyi geliyor.
Koşullar her ne olursa olsun mutluluğumuzu bir ilişkiye bağlamak, “Eğer biri tarafından romantik anlamda sevilirsem o zaman mutlu olabilirim.” düşüncesini taşımak bizi hiçbir yere götürmüyor. Mutluluk sevdiklerimizle ve en önemlisi de kendimizle sağlıklı bir şekilde ilişkilendikçe daha olası bir hale geliyor.