Hiç sizi terk eden, aşkınıza karşılık vermeyen veya sizden haberi bile olmayan birini takıntı haline getirdiğinizi düşündünüz mü? Merak etmeyin; yalnız değilsiniz. Aşkın, insan hayatındaki en derin duygulardan biri olmasıyla birlikte, bazen bu duygu saplantılı bir hal alabilir ve kişiyi olumsuz bir şekilde etkileyebilir. Saplantılı aşk, genellikle devamlı karşı tarafı düşünme, sürekli olarak onunla ilgili hayaller kurma ve duygusal bağlanmada aşırı bir seviyede yoğunlaşma durumunu içerir. Ancak, sağlıklı bir ilişki için bu tür saplantılı düşüncelerden kurtulmak önemlidir. Çünkü saplantı, sağlıklı bir aşktan çok uzaktır. Peki neden birine saplantılı bir şekilde bağlanırız? Birini takıntı haline getirmek nelere sebep olur ve bundan nasıl kurtulabiliriz?
Neden insanları takıntı haline getiririz?
Aşık olduğunuz kişileri takıntı haline getirme alışkanlığınız varsa kendinizi üzmeyin. Sizde bir bozukluk veya arıza yok; hepimiz bir noktada buna yatkınız. Takıntı hali soyut bir kavramdan çok bir bağımlılık halidir. 2010 yılında yapılan küçük bir çalışmada, yeni ayrılmış ama hala aşık olan denekler bunun ne kadar doğru olduğunu göstermiştir. Eski sevgililerinin fotoğraflarını gördüklerinde, beynin ödül sistemi, aşk ve bağımlılığın ilk aşamalarında büyük rol oynayan nörotransmitter olan dopamin hormununu salgılamıştır.
Birine takıntılı olduğumuzda, o kişi bizim değerimizin ve sevilebilirliğimizin kaynağı haline gelir, bu yüzden de bizim için son derece önemli hale gelir. İster güzellik, ister zeka ya da özgüven olsun, bizde olmadığını düşündüğümüz bir şeye sahiptirler, bu yüzden de onların onayını, sevgisini ve ilgisini kazanmaya ihtiyaç duyarız.
Genellikle bu noktaya gelmemizin nedeni, ebeveynlerimizden, bakım verenlerimizden ya da dünyadan ihtiyacımız olduğunu hissettiğimiz şekilde sevgi görmememizden kaynaklanır. Takıntı haline getirdiğimiz kişilerde, değerimizi kanıtlamanın, sahip olmadığımızı düşündüğümüz şeyleri bulmanın bir yolunu arıyoruz. Ancak bu durum sonuçta bizi yine eksik bırakır, çünkü öz değer sadece kendimiz kendimize verebiliriz.
Birini takıntı haline getirmekten nasıl vazgeçilir?
Kendinizden şüphe duyduğunuz alanları bulun.
Terapist ve ilişki uzmanı Ken Page’e göre, birini takıntı haline getirmek genellikle düşük öz saygıdan kaynaklanır. Başka bir deyişle; kendimize sevilmeye layık olmadığımıza ve bize gerçekten değer veren ve bizi el üstünde tutan birini asla bulamayacağımıza dair hikayeler anlatırız. Ancak sağlıklı ilişkilerde öz saygının önemi azımsanmayacak kadar önemlidir.
O halde önceliğimiz, kendimizden şüphe duyduğumuz alanları bulmaktır. Sevilmediğimize inandığımız alan neresi? Bu kişinin bizi istediğimiz şekilde sevmemesinin nedeni olarak kendimize söylediğimiz şeyler neler? Bu sorular üzerinde düşünebilirsiniz.
Bu kişi için nelerden vazgeçmeniz gerektiğine dikkat edin.
Bir saplantının ortasında olduğumuzda, meydana gelebilecek bir başka şey de kendini feda etmek ya da ilişkinin yürümesini sağlamak için bir şeylerden vazgeçmektir.
Birinin kabul etmeyeceğini düşündüğümüz özgün yanlarımızdan vazgeçeriz çünkü şansımızı kaybedeceğimizi düşünürüz; ancak vazgeçmek zorunda kaldığımız yanlarımızı hatırlamaya ve onlara değer vermeye başladığımızda, özgün kişiliğimize kavuşuruz. Böylelikle, ilişkilerde karşı tarafa bizi sevmesi için neden veririz. Sonsuza kadar rol yapamazsınız; ilişkide olduğunuz kişinin sizi özgün taraflarınızla da sevmesi veya kabul etmesi önemlidir.
Düşünün; takıntılı olduğunuz kişiyi hayatınızda tutmak için nelerden vazgeçmeniz gerekiyor? Hangi özelliklerinizden feragat ediyor, neleri feda ediyorsunuz?
Çevrenizin söylediklerini gerçekten dinleyin.
Takıntılarımız yüzünden mantık ve akıl bulanıklaşır, öyle ki ilgi duyduğumuz kişiyi net bir şekilde göremeyiz ve muhtemelen onu insanüstü bir varlık yerine koyarız. Birini takıntı haline getirmek onu ilahlaştırmamıza sebep olur.
Ancak arkadaşlarımız veya güvendiğimiz çevremiz, bu takıntıdan etkilenmezler. Onlar bize bu kişinin bize iyi olmayan, doğru olmayan, adil olmayan ne yaptığını hatırlatabilecek kişilerdir. Çevrenizin bu kişi hakkında söylediklerini gerçekten dinleyin; çünkü hiç görmediğiniz veya göremediğiniz şeyleri size gösterebilirler.
Tutkularınızla yeniden bağlantı kurun.
Birini takıntı haline getirdiyseniz, büyük olasılıkla tutkularınız arka plana atılmış ve yerini bu kişiyle meşguliyetinize bırakmıştır.
Bu nedenle hayalini kurduğunuz, sizin için önemli olan, ulaşmak ya da başarmak istediğiniz şeyleri düşünün ve bu şeyler için çalışın. Takıntının gerçek bir aşktan ayırt edici özelliği kendinizi kaybetmek ve onun olmadığı hiçbir şeyde anlam bulamamak olabilir. Size iyi gelen, nefes aldığınızı hissettiren, sizi anda tutan tutkularınızla ilgilenmek, yoksunluk krizlerinin önüne geçecek. Hayatın onsuz bir anlamı olmadığını düşünme yanılgısından sizi koruyacaktır.
Bu kişinin sizin için neyi temsil ettiğini netleştirin.
Seks ve ilişki terapisti Stephen Snyder’a göre, birini takıntı haline getirmek, onun temsil ettiği şeyin peşinden koşmamızdan kaynaklanır. Bazen kendinize şu soruyu sormak yardımcı olabilir: “Bu kişi benim için tam olarak ne ifade ediyor?” Bu gibi ilişkilerde cevap genellikle güvenlik duygusu, statü ya da kabul edildiğini, sevildiğini veya anlaşıldığını hissetmek oluyor. O zaman kendinize şu soruyu sormanız gerekir: “Bu kişiyle yaşadığım deneyim, gerçekten de olması gereken anlamları taşıyor mu?”
Birini bir kaide üzerine koyma ya da sihirli bir şekilde tüm ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğini düşünme fikri nihayetinde sonuçsuzdur. Hiç kimse tüm sorunlarınızı çözmeyecek, tüm yaralarınızı iyileştirmeyecek ya da kendinizi tam hissetmenizi sağlamayacaktır ve bunu ne kadar çabuk kabul ederseniz, sonuç olarak o kadar az takıntılı olursunuz.
Teması kesin.
Birini durmadan düşünüyorsanız, muhtemelen onu sürekli sosyal medyadan takip ediyor veya eşe dosta soruyorsunuzdur. İşinizi kolaylaştırın ve fişi çekin. Takip etmeyi bırakın, arkadaşlıktan çıkarın, mesajlaşmalarınızı silin ve elbette temassızlık kuralına uyun.
Bu kişiyle buluşabileceğinizi bilseniz bile, ulaşma dürtünüze direnin. Konuşmadan (hatta Instagram’da yüzünü görmeden) ne kadar uzun süre geçirebilirseniz, zihninizi o kadar az meşgul edecektir.
Size onu hatırlatan her şeyden kaçının.
Teması kesmeye benzer şekilde, ister ilişkinizden kalan hatıralar, isterse en sevdiği mekan olsun, genel olarak size bu kişiyi hatırlatan her şeyden uzak durmak iyi bir fikirdir.
Adsız Alkolikler’deki insanlara içmek istemelerine neden olan insanlara, yerlere ve şeylere dikkat etmeleri söylenir ve bu temel kuralı insanlar üzerindeki takıntılara da uygulayabiliriz. Birini bırakmaya çalışıyorsanız, o kişiye olan arzunuzu tetikleyen insanlara, yerlere ve şeylere dikkat etmeniz gerekir.
Duygularınızı yazın.
Günlük tutmak; yaşadıklarınızı düşünmek ve bunlardan ders çıkarmak için inanılmaz bir araçtır. Başlamanıza yardımcı olması için bu kişinin sizin için neyi temsil ettiğine dair yukarıda bahsi geçen sorularını kullanabilir, yaşamdaki tutkularınızı veya sevdiğiniz özelliklerinizi listeleyebilirsiniz.
Bu kişide sevmediğiniz özelliklerin bir listesini çıkarın.
Hiç kimse mükemmel değildir; takıntı haline getirdiğimiz insanlar bile. Kendimize bunu hatırlatmak, bu kişiyi koyduğumuz yüksek statüden indirmemizi sağlar. Kulağa basit geliyor, ancak bu kişiyle ilgili aklınıza gelebilecek her türlü olumsuz özelliği listelemek aslında her şeyi bir perspektife oturtmaya, dışarıdan gözlemlemeye yardımcı olabilir.
Bu, takıntınızın kötü bir insan ya da sevimsiz olduğu anlamına gelmez. Ancak bu egzersiz, onu net bir şekilde gördüğünüzden emin olmanız için bir gerçeklik kontrolü görevi görür.
Eğer bu kişinin sevmediğiniz niteliklerini bilecek kadar iyi tanımıyorsanız, emin olun onu gerçekten sevecek kadar da iyi tanımıyorsunuz demektir.
Bir profesyonel ile çalışmayı düşünün.
Bu kişiyi takıntı haline getirmeyi bırakmakta özellikle zorlanıyorsanız veya geçmişte takıntılı bir şekilde aşık olduğunuzu biliyorsanız, bu takıntıların nereden kaynaklandığını ortaya çıkarmak için bir ruh sağlığı uzmanıyla çalışmak yararlı olabilir.
Saplantılı aşkın etkilerinden kurtulmak, kendinize duyduğunuz sevgiyi ve saygıyı artırmanın yanı sıra, sağlıklı bir ilişki düzeni kurmanın önemli bir adımıdır. Bu süreçte, duygusal bağlamdaki yoğunluğu azaltmak ve bireysel gelişime odaklanmak, sadece romantik ilişkinizde değil, aynı zamanda genel yaşam kalitenizde de olumlu değişikliklere yol açabilir.
Unutmayın ki sağlıklı bir aşk ilişkisi, iki bağımsız bireyin bir araya gelerek birbirlerini desteklediği, saygı gösterdiği ve birlikte büyüdüğü bir dengeyi gerektirir. Saplantılı düşüncelerden kurtularak, gerçek ve sağlıklı bir aşkın kapılarını aralayabilir ve hayatınıza olumlu bir yön verebilirsiniz.