Dünyayı anlamak için her eylemi sürekli olarak analiz ediyoruz. Sürekli bir yargılama halindeyiz. Kendimizi, düşüncelerimizi, görünüşlerimizi ve duygularımızı yargılıyoruz; hatta bazen bu duygulara sahip olduğumuz için kendimizi yargılıyoruz. Başkalarını, kararlarını, deneyimlerini ve geçmişlerini yargılıyoruz. Peki hiç düşündünüz mü, bu yargı döngüsü nereden geliyor? Yargılama döngüsünün toplumda yaygın olduğu bir gerçek; ancak bu onun hakkında hiçbir şey yapamayacağımız anlamına gelmez. Shaman Durek’e göre, başkalarını yargılamamızın asıl nedeni düşündüğümüzden daha basit. Kendimizi bu kısır döngüden kurtarmak için biraz daha fazla çalışma ve niyet gerekiyor.
Neden yargılarız?
Durek’e göre yargı, korkuya karşı verilen bir tepkidir. “Yargı sizin koruma mekanizmanızdır” diyor. “Yani bilinmeyenle uğraşmak zorunda olmamak için gerçekleştirilen bir eylem.” Birisi hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımızda, içsel mekanizmamız bilinmeyenin verdiği korkuyla dolar. Onlar ve geçmişleri hakkında bilgi edinmek için çabalamak yerine onları yargılamaktadır.
Bu bizim doğuştan kötü niyetli insanlar olmadığımızı gösterebilir mi? “Böyle davranıyoruz çünkü ailelerimizde, okullarımızda ve diğer kurumlarda bizlere duygusal zeka öğretilmedi.” diye açıklıyor Durek. Bu yüzden korktuğumuz veya anlamlandıramadığımız yeni kavramlardan bir şeyler öğrenmeye açık değiliz.
Yargılama döngüsünü kırmak için ne yapabiliriz?
İçimizde köklenmiş yargılama içgüdülerine karşı bilinçli önlem almak şart. İlk adım: Öğrenmeye açık olun. Bilmediğiniz, yeni kavramları öğrenmekten ve soru sormaktan çekinmeyin. Yeni bir kültürle karşılaştıysanız, o kültür hakkında öğrenmeye istekli olun. Yeni bir kavramla karşılaştıysanız yargılamadan önce o kavram hakkında bilgi edinmeye gönüllü olun.
Bir sonraki adım “utandırma, suçlama ve etiketleme fikrinden vazgeçmek”. Başka bir deyişle, çıktığınız bu öğrenme yolculuğunda, otomatikleşmiş tepkilerimize karşı dikkatli olup, bilinçli bir farkındalıkla, karşı tarafı kötü hissettirecek tüm eylemlerden vazgeçmek.
Durek’e göre sistem bizi gruplara ayırmak üzere tasarlanmıştır, böylece gruplar kontrol altında tutulabilir. Bu yüzden bir araya gelmek çok önemlidir. Sistemin üzerinde bu şekilde yükselebiliriz. Durek, “Kendimizi gerçek bir değişim yaratmaya itmek için öfkemizi yakıta çevirelim, böylece gelişebilir ve bununla başa çıkabiliriz” diyor.
Özetlemek gerekirse, kendimizi yargıdan gerçekten kurtarmak için, bilinmeyene korkuyla değil, gerçek bir merakla yaklaşmamız gerekir. İnsanlara kültürlerini, tercihlerini sorma konusunda rahat olmalıyız. Tıpkı yeni bir dünya keşfediyormuşçasına, önyargıdan uzak bir şekilde, merakla dinlemeliyiz. Etiketleme ve suçlamayı rafa kaldırmalıyız. Durek’in belirttiği gibi, “Neyle karşılaşırsak karşılaşalım, sırtımızı sevgiye yaslayacak kadar zekiyiz.”