Asırlık Bir Çınarın Yaşam Tecrübesinden: Yaşadım Demek için Ne Yapmalı?

yaşadım demek için ne yapmalı kitap

Ekim ayı ile birlikte yeni bir döneme giriyoruz, okullar açıldı, şehre dönüldü, belki biraz gönülsüzce işe güce başlanıyor. Hemen herkes rafa kaldırdığı motivasyonu geri arıyor, yeni dönem için önüne yeni hedefler koyuyor. O nedenle bize şevk ve ilham vermesi için dolu dolu bir kitap ile geldim. Tuhaf Yayınları tarafından, 2023 başında raflarda yerini alan, “Yaşadım Demek İçin Ne Yapmalı? 100+ Yılın İzinde Hayatı Güzelleştirme Yolları“ okuma listenizde muhakkak olması gereken bir kitap.

Gazeteci Büşra Sanay, hayatı güzelleştirmenin yollarını soruyor, sevgili büyüğümüz Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, Türkiye’nin ilk 100 yılına tanıklık ederken görüp geçirdiklerinden, aldığı iyi eğitimlerden, yaşının getirdiği hayat tecrübesinden yola çıkarak cevaplıyor. Bizlerler ise tüm bu okuma yolculuğu sırasında geçmişin Türkiye’sine de, eskinin insan ilişkilerine de şahitlik ediyor, alabileceğimiz bilgi ve nasihatı alıyor, kitabın kapağını kapatırken tatlı bir tebessüm ve doymuşlukla bu yolculuğu tamamlıyoruz.

Muazzez İlmiye Çığ, Hititoloji okurken, kendisinin de ifade ettiği gibi, dünyanın en uzun süre yaşayan insanlarından biri. 1914 yılında doğan Çığ, İkinci Dünya Savaşında Nazilerden kaçıp Türkiye’ye gelen Prof. Dr. Hans Gustav Guterbock’tan Hitit Dili ve Kültürü, Prof.Dr. Benno Landsberger’den ise Sümer ve Akad Dilleri dersleri alma şansını yakalamış. Müzede çalıştığı yıllarda Sümer, Akay ve Hitit dillerinde yazılmış olan on binlerce tableti temizlemiş. Birçok cumhuriyet genci gibi, kendini ülkeye ve Atatürke borçlu sayarak vefa ve azimle uzun yıllar yorulmadan çalışmış.

Kitap İçeriği: Yaşadım Demek İçin Ne Yapmalı?

Kitapta yok yok; kendimizi geliştirmenin yollarından, insan ilişkilerine, kariyer planlamasından, nasıl yaşam kalitemizi yükseltebileceğimize kadar birçok konuya değinilmiş. Benim en sevdiğim bölümler ise “Nasıl güçlü kadın olunur?” ve “Türkiye nasıl gelişir?” bölümleri oldu. Tam on temel başlık altında hayata dair neredeyse her konuya değinilmiş. Ayrıca Büşra Sanay da oldukça yerinde, doğru soruları sorarak kitabın güzel bir çerçevede ilerlemesini sağlamış.


“Ben hayata katılıp yaşamın içinde gelişmeyi seçtim. İşte insana kabuğunu kırdıran, hayal bile edemeyeceği yerlere sürükleyen bu merak ve hevestir. Tek prensibim var çalış, oku, boş durma ve aklını tutku haline getir. Kendini müşkül hissedenlere de bu prensibi öneriyorum. Hayatta kendi yolunu bulmayan başkasının yolunda yalpalar. Evvela kendimizi keşfedeceğiz. Neye eğilimimiz var neye yeteneğimiz var. O tespitlerin üzerine yoğunlaşmamız gerekiyor. Okuyacağız öğreneceğiz bu kafi değil, bir zaman sonra aynı zamanda okuduğumuzu, bildiğimizi öğretme yoluna gideceğiz. Birde hayatın güzelliklerini görmeye çalışmak gerek.”


Uzun ve Verimli Yaşamın Sırları

109 yaşındaki Çığ huzurlu, verimli ve uzun bir yaşam için temelde 5 öneride bulunuyor. Tüketimi azalt; yalnızca beslenme değil hayatın her alanında gereksiz tüketimden kaçın. Güne erken başla; her gün yürüyüş yap. Stresin değil sükunetin tarafında ol; insanın kolay sinirlenmemesini, her durumu sükunetle karşılamasını çok önemli. Negatif düşüncelerden uzak dur; sonunda pişman olacağın eylemlerden daima kaçın.


“Üretmek isteyen insanın canı sıkılmaz. Boş vakitleri onu üretmeye şevk eder. Boş vakti olanın üretesi yoktur. Benim vaktim vardı ama boş vaktim yoktu, o vakitlerin tamamı okumakla, yazmakla ya da başka bir etkinlikle geçti. İnsan kendini gerçekleştirebildiği ölçüde hayatta var oluyor.”


Muazzez İlmiye Çığ, konu mutluluğa geldiğinde son derece nesnel bir tutumla yaklaşıyor: “Sürekli mutluluk hali yaşama aykırı”. Burada da sahip olduğumuz duygularda dahi dengenin öneminin altını özellikle çiziyor.

Kadına şiddetle nasıl mücadele edilir?

Çığ, kadın şiddetleri meselesinde yaşadığımız dönemin politikası oldukça önemli diyor ve ekliyor: “Bugün yapılacak en mühim şey bu sorunu çözmekle yükümlü olan kişileri ve kurumları harekete geçirmektir. Bir devlet adamı veya bir erkek “Kadının yeri evidir” ya da “Annelik en güzel kariyeredir” gibi laflar ettiğinde binlerce kadın tarafından protesto mektubu almalı. Türkiye’de kadınlar bu hakları gökten inmiş bir biçimde almadı. Milli mücadelede erkeklerle omuz omuza çarpıştı, bedel ödedi, erkeklerle birlikte yeni Türkiye’yi inşa etti, bu hakları kazandı. Bu kazanımları ellerinden almaya çalışanlar olduğunda hep birlikte ayaklanmalılar. Unutulmamalı ki bizim devrimimiz, bir kadın devrimidir.”


“Her şeyden önce kadının kendi dünyasının genişliği ona başarıyı getirir. İnsan bu dünyada aklı kadar yer kaplar. Zihin dünyası geniş kadınlar yaşadıkları hayatı başka taraflardan da görebilme kabiliyetine sahiptirler. Başarıya aç, gözünü yükseklere dikmiş bir kadının karşısında durabilecek bir güç yoktur. Bütün kısıtlamalara ve engellemelere rağmen kadınlar tarihin her döneminde büyük işler yaptılar.”


“Avrupa’nın 400 yılda yaptığını biz 80 yılda yaptık.”

Cumhuriyet kurulduğunda her alanda imkanları son derece kısıtlı ve yorgun bir ülke olmasına rağmen, anlıyoruz ki bugüne göre herkes daha umut dolu, azimli ve sabırlıymış. Kişisel olarak sınırlar daha belirgin olduğu için saygı çerçevesinde şekillenen bu zerafet, hayatın her alanına yansımış. Her şeyden öte sistem fayda odaklı kuruluymuş, örneğin köy enstitüleri. Bu kurumun temel hedefi; aydın ve bilinçli bir ulus yetiştirerek toprak reformunu gerçekleştirmek ve harf devriminden sonra okuma yazma oranını süratle yükseltmek. Kendi kendine her manada yetebilen köyler ve insanlar yaratmak. Birçok köyde çocukların kendi okullarını inşa etmesi, sütçülükten tarıma, marangozluktan tarihe, hatta çocuk bakımına kadar birçok şeyi öğrenmesi bu kurumların kapatılmasının Türkiye için ne büyük kayıp olduğunu gösteriyor.

Muazzez İlmiye Çığ’a göre, Köy Enstitüleri devam ediyor olsaydı bugün köyler bomboş kalmaz, herkes kasabalara ve kentlere göç etmezdi. Her alanda yetişmiş, eğitimli tarımda son derece ileri bir toplum olabilirdi. Kuruluş yıllarında ki azmin yıllar içinde giderek köreldiğini söylüyor ve ekliyor; “Avrupa’nın 400 yılda yaptığını biz 80 yılda yaptık. Bundan sonrası için ise düzgün bir eğitim sistemi yok. Tarikatların kucağına itilen bir gençlik var. Bilhassa kız çocukları için ayrı endişeleniyorum; çünkü hala kız erkek ayrımı yapan zihniyetle mücadele ediyoruz. Ulu önder Atatürk’ün açtığı yoldan hiç sapmadan ilerlemeli ve bol bol çalışmalıyız.”


“Hayattan zevk ala ala yaşamak için her şeyden önce algılarımızı açık hale getirmeliyiz. Bizi dış dünyaya kapatacak her durum kaliteli bir yaşamı engeller. Kendini dünyaya kapatmanın en yaygın yolu ise yobazlıktır. Kendimize verdiğimiz en büyük zararı kökeninde bu yobazlık var. Bir düşünceyi hayatın merkezine koyarak onun dışındaki tüm seçeneklere kendini kapatmaya çok tehlikeli görüyorum. Dünyayı anlamak için her fikri dinlemeye açık olmak, onları değerlendirerek kendi doğrunu bulmak çok kıymetlidir.”


Muhakkak ki Birinci Dünya Savaşı’yla yaşıt bir bilim insanının hayata dair anlattıklarından, heybesinde biriktirdiklerinden öğreneceğimiz çok şey var. “Yaşadım Demek İçin Ne Yapmalı?” sorusunun yanıtını asırlık bir çınarın hayat tecrübelerinden okuduğumuz bu sohbete katılmazsanız, çok şey kaçırabilirsiniz. Keyifli okumalar!

Kaynaklar
100+ Yılın İzinde Hayatı Güzelleştirme Yolları, kitap önerisi, Yaşadım Demek için Ne Yapmalı?