Birini kaybetmek -ne şekilde olursa olsun- üstesinden gelinmesi kolay bir şey değildir. Yas tam anlamıyla hayatımızda hiçbir zaman bitmese de, bazen gelgitler yaşatabilir. Bazı günler diğerlerinden daha kolay olabilir ve bu kesinlikle normaldir. En önemli şey bu mücadelede yalnız olmadığını bilmektir. Yas sürecinde bazı günler çok zor geçebilir ve hissettiğin ıstırap kendini çok yoğun hissettirebilir. Bu yazımızda, yas üzerine uzmanlık yapmış olan David Kessler, bu duyguların dayanılmaz hissettirdiği zamanların içerisinden daha kolay geçmenizi sağlayacak bazı ipuçları veriyor.
Kederin işaretçisi olan duyguları keşfetmek
Kessler, her şeyden önce kederinin altında saklanan o duyguyu keşfetmenin bu duruma yardımcı olabileceğini söylüyor. Bu herkes için değişebilir: Kimisi için bu üzüntü ya da çaresizlikken; kimisi için bu korku olabilir. Kessler’ı sorarsanız, o bu duygunun kendisi için öfke olduğunu söylüyor. “Öfke, acının muhafızıdır, ne zaman öfkelendiğimi hissetsem, kendime o an aslında acı içinde olduğumu hatırlatırım.” Bu spesifik duygu ne olursa olsun biraz daha derine bakarak, o duygunun kederinin işaretçisi olan duygu olup olmadığını çözebilirsin.
Duyguların sürecini tamamlamasına izin vermek
Hangi duygunun kederini yansıttığının farkına vardıktan sonra, o zorlu anlarda yapılabilecek en iyi şey, kendin için şefkat göstermek olur. Öyle olması gerekiyorsa, o günün kötü bir gün olmasına izin ver.
Elbette söylenildiği kadar kolay değil. Hiç ama hiç kolay değil. Kessler’a göre sonuç olarak “duygularımız hakkında duygularımızın olması” toplum tarafından içimize işlenmiş bir durum. Kessler bunu şöyle açıklıyor: “Kızgın hissediyoruz ama bu şekilde hissetmememiz gerektiğini, bunun doğru olmadığını düşünüyoruz. Ya da üzgün hissediyoruz, ama böyle hissetmeye hakkımız olmadığına inanıyoruz. Böylece bütün duygularımızı bastırmaya çalışıyoruz ve o duyguların hepsi yarım kalıyor.” Bu duyguları bastırdığımız zaman bunlar vücudumuza basınç uygulamaya eğilimli hale geliyorlar ve uzun vadede baş edilmesi çok daha zorlaşıyor.
Çok acı verici hissettirse de yasın getirdiği duygular kabul etmek ve benimsemek son derece önemli. Duyguların gelmesine ve kendilerini tam anlamıyla hissettirmesine izin verdiğimizde, bir süre sonra duygu yoğunluğu hafifleyebilir. Fakat bu duyguları yaşamaya izin vermediğimiz ve onları bastırdığımız zaman, bir noktada tekrar ortaya çıkacaklar. Kessler, “Eğer dökmen gereken 100 gözyaşın varsa, 99’da durmamalısın.” diyor. Bu yüzden eğer yapabiliyorsan, en iyisi yasa dair duyguları (özlem, öfke, acı vb.) geldikleri anlarda acı verici olsa da deneyimleyebilmek. Aksi takdirde, bir süre sonra keder çok daha büyük ve farklı şekillerde karşımıza çıkabilir.
“Birini kaybettiğimizde hayatımız boyunca yas tutarız, ama bu demek değildir ki her zaman aynı acı içinde olacağız.” diyor Kessler. Eğer şu anda kendini dayanılmaz bir acı içinde hissediyorsan, duygularının sürecini tamamlamasına izin vermeyi deneyebilir misin? Yasın üstesinden gelmek için denenmiş ve tamamen işe yarayan bir yol olmadığı için, hissettiğin duyguları kabul etmen ve kendine şefkat göstermen, bu aşamaları daha kolay geçirmene yardımcı olabilecek önemli adımlar.