Depresyonu Önlemede Beslenme ve Bağırsak Mikrobiyatasının Önemi Nedir?

APA’nın (American Psychological Association) 2019 yılı psikoloji trend bildirilerinin arasında sağlıklı beslenmenin psikoloji açısından büyük role sahip olduğu belirtilmiştir. Bununla beraber yediklerimizin sadece fiziksel görüntümüzü değil aynı zamanda psikolojik durumumuzu da etkilediği gerçeği gün geçtikçe daha çok konuşulmakta…

Örneğin yapılan bir araştırmaya göre işlenmiş et, fast food ve şeker tüketimi yüksek bir diyet ile beslenen insanlarda; depresyon, dikkat eksikliği ve hiperaktivite hastalıkları daha sık görülüyor! Yani yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenme; beynimizin gelişimi, işleyişi ve düzgün çalışması için oldukça önemli.

İlgini çekebilir: Evde Kaldığımız Süre Boyunca Beslenmemizde Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Ruhsal hastalığı bulunan insanlarda en yaygın beslenme yetersizliği; B grubu vitaminleri, omega-3, antioksidan vitamin ve mineral, D vitamini ve bazı nörotranmitterlerin yapımı için gerekli aminoasitlerin eksikliği olarak görülmektedir. İşte bu noktada depresyon ile ilişkilendirilen bu beslenme düzenimizden direkt etkilenen bağırsak mikrobiyatası sağlığı karşımıza çıkıyor.

Depresyonlu kişinin beynindeki nörotransmitterlerden (sinir ileticileri); noradrenalin, dopamin ve serotonin salınımı sıkıntılıdır ve serotonin eksikliği de depresyona yatkınlığı artırmaktadır. Buna ek olarak 2013 yılında Brain, Behavior and Immunity dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, belirli yiyecekleri aşırı tüketmenin de depresyona sebep olduğu bulunmuştur. Kişinin beslenme düzeni sadece kilosunu değil duygu durumunu da önemli ölçüde etkilemektedir.

İlgini çekebilir: Bütün Hastalıklar Bağırsakta Başlar: Disbiyozis Nedir? Beslenme ve Bağırsak Sağlığı İlişkisi

Bağırsak ve beyin arasındaki bağlantı

Beslenme ve duygu durumu ilişkisi üzerine yapılan çalışmalarda üzerinde durulan konu; bağırsak ve beyin arasında güçlü bir bağlantının olduğu düşünülen iletim ağıdır. Bu fikri savunan bilim insanları, bağırsağı ikinci beyin olarak görürler. Bağırsak-mide ve beyin arasındaki sinir iletimi, ‘Nervus Vagus’ siniri üzerinden gerçekleşir. Bağırsaklardaki olumlu ya da olumsuz değişimler bu sinir aracılığıyla beyne iletilir. Bu iletim ağı ise bağırsakların beynin çalışmasında etkili olduğunu bize gösterir.

Bağırsak, içerisinde yaklaşık 100 trilyon kadar çeşitli mikroorganizmalar barındırır. Buna da bağırsak mikrobiyotası denir. Bağırsak mikrobiyotasının bağışıklığımızı güçlendirmede ve duygu durumumuz üzerinde de etkili olduğunu gösteren kanıtların olması ne kadar ilginç değil mi? Depresyon hastalarının bağırsaklarında bazı bakterilerin eksik olduğu görülmüş ve sağlıklı insanların bağırsak yapılarından farklı olduğu bulunmuştur.

Vücuttaki serotoninimizin yaklaşık %80’i bağırsaklarda üretilmektedir. Buna göre, bağırsaktaki mikrobiyotamızı iyileştirirsek bu, vücudumuzdaki serotonin ve çeşitli hormonların salınımı da olumlu yönde etkilenecektir. Sağlıklı mikrobiyotanın da depresyon ve kaygı semptomlarını düzeltme konusunda bize yardımcı olabileceğini söyleyebiliriz. Serotonin üretimi için gerekli olan aminoasit çeşidi triptofandır. Triptofan bakımından zengin yiyecekleri (et, balık, muz, çilek, elma, portakal, fıstık, ceviz…) tüketmek, serotoninin salgılanmasını sağlayarak bizi mutlu etmeye yardımcı olacaktır!

İlgini çekebilir: “Sağlıklı Besleniyorum Ama Kilo Veremiyorum”Diyenlerin Dikkat Etmesi Gereken 9 Madde

Doğru bir beslenme düzeni ile depresyon tedavi edilebilir mi?

Sonuç olarak, Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre depresyonun görülme sıklığı ciddi oranda artmaktadır. Depresyonun birçok sebebi olmakla birlikte, beslenmenin önemini ve sağlıksız diyet sürdürmenin de depresyona sebep olabileceğini göz ardı etmemek gerekiyor.

Günümüzde işlenmiş gıda, şekerli yiyecekler ve fast food gibi seçeneklere sınırsız ve hızlı ulaşım, sağlıksız yiyeceklerin daha çok tercih edilmesi ve bu tarz ürünlerin daha ucuz olması, beslenme düzenini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu kötü diyete sahip olan insanların bağırsak mikrobiyatası da sağlıksız olmaktadır. Buna bağlı olarak bağırsak mikrobiyatasındaki kötü durumun ruh halimizi de etkilediğini söylemek mümkündür.

İlgini çekebilir: Depresyon ve Kronik Ağrı ile Baş Etmek İçin Günlük Karantina Rutini

Belki de beslenme ile bu kadar yakından ilişkili olan depresyonun tedavisinde kişinin diyetinin doğru düzenlenmesiyle günümüzde gittikçe artan depresyon tanılarının azalacağını gözlemleyebiliriz. Bu, kişiye sadece depresyon tedavisinde yarar sağlamakla kalmayacak aynı zamanda sağlıklı beslenmeyi yaşam tarzı haline getirdiği takdirde depresyona yakalanma riskini de azaltmış olacaktır. Depresyona yakalanma sıklığını azaltmak ve depresyon tedavisindeki başarıyı artırmak için bir yaklaşım olan beslenme psikiyatrisine yönelimin oluşmasıyla, günümüzde ve ileride beslenmeye verilen önem artacaktır. Bu sayede ruhsal hastalıkların tedavisinde sağlıklı beslenmenin gücünü daha çok konuşmaya başlayacağımızı düşünüyorum.

[expander_maker id=”2″ more=”Yardımcı Kaynaklar” less=”Kapat”] [/expander_maker]
Kaynaklar
bağırsak mikrobiyotası, bağırsak sağlığı, depresyon, sağlıklı beslenme