Felsefe ve Astrolojiyle İç İçe Bir Roman: Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde

sür pulluğunu ölülerin kemikleri üzerinde kitap

Doğanın bir parçasıyız, fazlası değil. Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde bu konuda farkındalığımızı artırmaya adanmış bir kitap. 2018’de Nobel edebiyat ödülünü kazanan Polonyalı psikolog ve doğa aktivisti yazar Olga Tokarczuk kaleminden çıktı. Türkiye’de 2020 yılında Timaş Yayınları tarafından yayınlandı. Eğer siz de farklı bir şeyler okumak istiyorsanız, üstelik de bir bütünün parçası olduğuna inanan doğa sever biriyseniz, bu kitaba mutlaka şans vermelisiniz.

Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde oldukça farklı, gizemli, eğlenceli ve beklenmedik bir hikaye. İtiraf edeyim; kitabı çok sevdim, çok tatlı buldum. Kitabın sesini duydum, anladım ve hak verdim. Siz de verin istedim.

Yaratılışı sorgulayan felsefi bir masal: Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde

Karakterimiz Janina, tam bir hayvansever ve gökyüzünün sıkı takipçisi. Yani astroloji ile derinden ilgileniyor. Gercekleşen cinayetleri bile yıldız haritaları etrafında çözmeye çalışıyor. Öyle ki, komşusu Koca Ayağın öldürülmesiyle başlayan cinayetleri aslında o, yıldız haritasından bir nevi tahmin ediyor. Çünkü yaşanan bu ölümleri adeta bir “karma” olarak görüyor. Yani doğa ona göre bir şekilde intikamını mı alıyor? Astroloji, kitap boyunca okuyucuyu bırakmayacak bir mesele haline geliyor.

Neden bazı insanlar kötü ve fena?” diye retorik bir soru attı Baros ortaya. “Satürn.” dedim. Geleneksel kadim Astroloji bize bunun sebebinin Satürn olduğunu söyler. Uyumsuz açılarında insanları kötü ruhlu ve yalnız yapma gücü vardır. “Yetiştirilmedeki hataların sonucuda olabilir.” diye ekledi Garip. “Belki toksik bir anne, otoriter bir baba…” Tükenene kadar ortaya fikirler atıp durduk. “Ama bu Satürn” dedim ve ekledim: “Gezegenlerin düzenlerini Dünya’daki küçük detaylardan tahmin etmek olasıdır.

Polonya’nın uzak bir kasabasına yerleşmiş olan Janina, Haftada bir köy okulundaki çocuklara İngilizce dersi veren, civardaki yazlık evlere göz kulak olan, ancak göründüğü kadar sıradan olmayan bir kadındır. Keza kendini doğanın bir parçası olarak görüp, bir ağaçtan ya da bir böcekten üstün olmadığına inanır ve onlarla uyum içinde yaşamak ister.

Hayvanlar, yaşadıkları ülke hakkındaki gerçekleri gösterir.” dedim. Hayvanlara olan yaklaşım yani. İnsanlar hayvanlara vahşice davrandıklarında, hiçbir demokrasi biçimi onlara yardımcı olmaz, aslında hiçbir şey yardımcı olmaz.

Neden okunmalı?

Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde, bazı canlıların diğerlerinden üstün olma biçimleri üzerine heyecan verici bir felsefi sorgulama. “Bu kitap yalnızca bir ‘katil kim’ romanı değil: Yaşam ve ölüm hakkında, sırlarla dolu, felsefi bir masal. Kulağınızı yere yaklaştırırsanız, iliklerinizde hissedeceğiniz sırlar.” Sanırım, New York Times Book Review’da yazılan bu cümleler kitabin özgünlüğünü yeterince açıklıyor!

Ve insan, sadece sistemdeki bir dişli, sadece bir rol sahibi değil, özgür bir yaratıktır. Doğruyu söylemek gerekirse, kaçak avlanmakla avlanmak arasındaki farkı hiç anlamamışımdır. İki sözcük de öldürmek anlamına geliyor. İlki gizli yasalara aykırı, sonrakiyse açıkça yasanın tam yetkisiyle.

Olga Tokarzcuk, bu düzenin işleyişinin böyle gitmeyeceğini ve insanın bencil davranışlarının sonuçlarına katlanması gerektiğini öyle güçlü anlatmış ki, okuyunca anlamazdan gelemeyeceğiz. Hepimizin farkındalığı giderek artsa da, yaşanılabilir bir dünya için kaynaklarımızın hızla tükendiği günümüzde bu eser, okuma listemize ekleyebileceğimiz en güzel romanlardan.

Keyifli okumalar!

Kaynaklar
astroloji, felsefi roman, kitap önerisi, Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde