Yaz mevsimine tam anlamıyla girdiğimiz ve hala kendimizi sosyal anlamda izole etmek durumunda olduğumuz bugünlerde şehirde de olsak tatilde de, her birimiz farklı şeylere ilgimizi yöneltmiş durumdayız. Kimimiz boyama kitaplarını gönlünce boyuyor, kimimiz matını alıp yogasını yapıyor, kimimiz en sevdiği dizileri izliyor, kimimiz mutfakta kendine yeni deneyimler katıyor, kimimiz bu dönemde bir şey yapmamayı seçiyor.
Siz de tatilleri kendinizi kitaplara vererek geçirenlerdenseniz, size bir çırpıda okunabilecek Stefan Zweig kitaplarını sıralıyor olacağız!
“Peki neden Stefan Zweig okuyalım?” sorularınızı duyar gibiyiz.
Öncelikle Stefan Zweig’in dili sadedir.
Kitaplardaki olay düzeni akıcıdır, başladığınız bir kitabı yarıda bırakıp başından kalkmak istemezsiniz..
Yazarın psikolojiye ve Freud’a duyduğu ilgiden dolayı; karakterlerindeki derinliği ve uzun betimlemeleri fark edebilirsiniz. Çoğu zaman kitap okurken yaşadığımız kitabın içinde kendimizi hissetme durumu Swefan Zweig kitaplarında böylece daha yoğun olacaktır.
Kitapların kolay ulaşılabilir ve kitap sayfa sayısının az olması kitapların okunabilirliğini daha da arttıracaktır.
Gelelim önerilerimize!
Bir Çöküşün Öyküsü
I. Louis Dönemi’nde Fransız Sarayı’nda epey etkili olmuş aristokrat bir kadının gerçek yaşamına dayanır. Madame de Prie günün birinde gözden düşer ve kral tarafından Normandiya’ya sürülür. İktidar sahibi ve ilgi odağı olduğu hareketli ve eğlenceli Paris günlerinden sonra, ne kadar süreceği belli olmayan, kendisiyle baş başa kalacağı bir sürgün dönemi beklemektedir onu. Ancak iktidar savaşları, entrika ve eğlenceden ibaret boş saray hayatı varoluşuna anlam katan tek şeydir. Hem kendini hem çevresindekileri sürekli kandırma eğiliminde bu sığ ve kibirli kadın, malikanesinde gösterişli eğlenceler düzenleyerek Paris’teki hayatını yeniden canlandırmaya çalışır. Giderek mantıklı düşünme yetisini bütünüyle yitiren Madam de Prie, yeniden dikkatleri üzerine çekmek için bir plan yapar.
İlgini çekebilir: Temmuz Ayının Ruhuna Uygun 5 Kitap Önerisi
Olağanüstü Bir Gece
Seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız varoluşunu sürdürürken giderek duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki dönüştürücü deneyimin hikayesidir. Sıradan bir pazar gününü at yarışlarında geçirirken, belki de ilk kez burjuva ahlakından saparak ‘’ suç ‘’ işler. Böylece yeniden “hissetmeye” başladığını ve gerçek bir insan olduğunu fark eder.
İlgini çekebilir: Hayata Bakışını Tamamen Değiştirecek 3 Kitap Önerisi
Kızıl
Öğrenim için Viyana’ya giden bir tıp öğrencisinin büyük kentin gerçekliğine uyum sağlama ve yetişkinliğe adım atma sürecini anlatır. Kendini birdenbire ailesinden uzakta soğuk bir odada yapayalnız bulan bir çocuksu genç adam, zamanla girdiği bunalımın etkisiyle hayallerinden, başlangıçta büyük bir hevesle sarıldığı tıp eğitimden vazgeçme noktasına gelmiştir. Tam da o günlerde kızıla yakalanan ve yardımına ihtiyaç duyan bir kız çocuğu hayata geri çağırır…
İlgini çekebilir: Yaz Tatillerinde Yanınızdan Ayıramayacağınız İham Veren 6 Kitap Önerisi
Korku
Rahat ve korunaklı bir yaşam sürdüren saygın bir kadının, kendi burjuva dünyası hayatından sıkılarak kendini bir maceraya atmasını konu ediyor. Yaşadığı maceradan haberdar bir şantajcının ortaya çıkması ile, hayatında yeni farkına vardığı bütün güzellikleri yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalır ve kahredici bir korkunun pençesine düşer.
İlgini çekebilir: Keyifle Okuyacağınız 5 Kişisel Gelişim Kitabı
Amok Koşucusu
Hollanda Doğu Hint Adaları’nda görev yapan bir doktor, dara düşüp kendisine başvuran çok zengin bir kadının yardım talebini geri çevirir. Kadının mağdur ve hesapçı tavrı karşısında büyük bir öfkeye kapılmış, gururuna yenik düşmüştür. Ancak söz konusu olan insan hayatıdır. Kısa sürede pişmanlığın pençesine düşer. Kadına yardım etmeyi saplantı haline getiren doktor, Malezya halkında rastlanan bir nevi öldürücü delilik olan hummanın, amokun etkisi altına girer.
İlgini çekebilir: Ruh, Beden, Zihin Dengesini Şifalandırmaya Yardımcı 5 Kitap Önerisi
Bonus: Clarissa
Stefan Zweig hayatının son dönemlerinden başladığı kitaptır. Kitap taslağı 1981’de çıkarılan ve yayıncısı tarafından tamamlanan bir eserdir. Bu durum da eseri diğerlerinden farklı kılmıştır.
Avusturyalı bir subayın kızı olan Clarissa bir manastır okulunda büyümüş, eğitimini tamamladıktan sonra Viyanalı ünlü bir sinir hastalıkları uzmanının yanında çalışmaya başlamıştır. Luzern’de bir kongrede barışsever Fransız öğretmen Leonard’la tanışır. 1902 yılından Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesine kadar geçen dönemde, dünyanın halini ve yaşadığı olayları genç bir kadının gözünden anlatır.