Tatlı kriziyle başa çıkmak, sağlıklı yaşam hedeflerine ulaşmanın en önemli adımlarından biridir. Özellikle stres, hormonal değişimler veya düzensiz beslenme alışkanlıkları tatlı ihtiyacını artırabilir. Ancak, bu durumu kontrol altına alarak, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımızı korumak mümkündür. Tatlı krizleriyle mücadele etmenin etkili yollarını öğrenerek, dengeli beslenmeyi sürdürebilir ve tatlıya duyduğumuz aşırı isteği azaltabiliriz. Peki tatlı krizi nedir, neden olur ve tatlı krizlerini önlemenin yolları nelerdir? İşte sağlıklı beslenme sürecinde size yardımcı olacak ipuçları!
Tatlı krizleri neden olur?
Tatlı krizleri genellikle birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Bu sebeplerin başında kan şekeri seviyelerindeki ani düşüşler gelir. İnsülin denen iştah canavarı, pankreas tarafından kontrolsüz salınıyor olabilir. Kan şekeri düştüğünde, vücut enerji ihtiyacını hızla karşılamak için şekerli yiyeceklere yönelir. Ayrıca, stres, hormonal değişiklikler (özellikle regl dönemi, hamilelik veya menopoz gibi dönemlerde), yetersiz ve dengesiz beslenme alışkanlıkları, uyku eksikliği ve aşırı kafein tüketimi de tatlı krizlerini tetikleyebilir.
Sürekli tatlı yeme ihtiyacı, açlık halinde konsantrasyon güçlüğü, agresiflik hali, yemekten 3-4 saat sonra anormal acıkma ve gece tatlı isteği gibi şikayetler, insülin metabolizmasında bozukluğu düşündürür. Özellikle fazla kilonuz varsa ve bu yağlanma karın bölgenizde dikkat çekici ise mutlaka bir endokrinoloji ve diyabet uzmanına danışın. Sadece açlık kan şekerine bakmak böyle bir durum için yeterli değildir. Mutlaka insülin ve glikoz metabolizması beraber değerlendirilmelidir. Bazı kişiler için fazla kiloların sorumlusu da bu durumdur. Bu durumda, yediklerinizin enerji olarak kullanılamayıp yağ olarak depolanması muhtemeldir.
Bunlara ek olarak, duygusal ve psikolojik durumlar da tatlı krizlerinin önemli bir nedeni olabilir; stres, mutsuzluk, kaygı veya sıkıntı anlarında, beyindeki ödül merkezleri harekete geçer ve kısa süreli bir rahatlama sağlamak için tatlı yiyeceklere olan arzuyu artırır. Diğer bir ihtimal ise damak tadı ve beslenme alışkanlığınızı bu şekilde geliştirmiş olabilirsiniz. Bu durumda psikolojik olarak tatlının sizi mutlu ettiğine ve tatlı yemeye ihtiyacınız olduğunuza inanırsınız. İyi haber ise altta yatan temel nedeni ne olursa olsun, tatlı krizini önlemek ve üstesinden gelmek mümkündür.
Tatlı krizi ile nasıl başa çıkarız?
Sürekli tatlı yeme isteğiyle baş etmek için tıbbi ölçüm ve değerlendirmelere paralel olarak beslenme düzeninin değişmesi de önemlidir. Tatlı krizlerini önlemenin yolları nelerdir, göz atalım.
Ara öğünler
Ana öğünlerdeki besin tüketimini azaltıp üç ana öğüne üç ara öğün eklenmelidir. Böylece, azar azar ve sık beslenilerek kan şekerinin dengede olması sağlamak mümkündür. Ana ve ara öğünler arası en fazla üç saat olmalıdır. Aksi takdirde, uzun süren açlık durumlarında kan şekeri düşer tatlı isteği artar.
Basit karbonhidrattan kompleks karbonhidratlara geçiş
Basit karbonhidratlar kan şekerinin daha çabuk yükselip, çok ani düşmesine de neden olacaktır. Kompleks karbonhidratlar ise kana daha yavaş geçerek, kan şekerini daha yavaş yükseltip, uzun süre aynı seviyede kalmasını sağlar. Bu nedenlerden dolayı en iyi seçim, kompleks karbonhidratlardır. Kompleks karbonhidratlara en iyi örnekler; bulgur, kepekli ekmek ve kuru baklagillerdir. Bu besinlerin proteinle birlikte tüketimi, kan şekeri için daha olumlu bir seçimdir.
Tatlı krizi için posa (Diyet lifi)
Posa veya diyet lifinin pek çok faydası olduğu bilinmektedir. Reaktif hipoglisemi durumlarında da oldukça faydalıdır. Posa, mide boşalmasını geciktirerek, daha uzun süre tok kalmamızı ve şekerin kana daha uzun sürede geçmesini sağlar. Böylelikle kan şekerinin ani bir şekilde yükselmesini engelleyerek onu uzun süre aynı seviyede tutar.
Aç karnına meyve yemeyin
Bozulmuş glukoz toleransı, hipoglisemi ve insülin salınımında bozukluk gibi prediyabet/diyabet teşhisiniz varsa hem regülasyon hem de tatlı isteğini azaltmak için tek başına meyve yemeyin. Yediğiniz meyvenin yanına mutlaka protein ekleyin. Protein, şekerin daha yavaş emilmesini sağlar.
Eğer alkol tüketecekseniz, yine aynı yolu izlemelisiniz. Kesinlikle aç karnına alkol tüketmeyin ve tüketecekseniz yanında mutlaka protein alın. Peynir, yoğurt, ayran, süt, meyve ile yapılan ara öğünlerde mutlaka olmalı. Protein kaynağı olarak fındık da tercih etmek mümkün.
Beslenme şeklimizi doğru yöneterek tatlı krizine çözüm bulmak ve önüne geçmek mümkün. İyi haber ise uzun süre tatlı tüketmediğinizde canınız bir süre sonra neredeyse hiç tatlı istemeyecektir.