Pers Mitolojisi’nden doğan bu efsaneye göre, Simurg adıyla da bilinen Zümrüdü Anka Kuşu, öleceğini anladığı zaman kendine dağın zirvesinde kuru çalılardan yuva yapar ve orada ölümünü bekler. Güneşin o çalıları yakmasıyla birlikte de orada yanar ve küllerinden daha güçlü bir şekilde yeniden doğar.
Bütün kuşlar Anka Kuşu’nu bilge olarak görür ve kendilerini kurtaracağına inanırlar. Bu döngü böyle devam ederken bir gün diğer kuşlar, bilge Anka Kuşu’ndan haber alamazlar ve onu aramak için yaşadığı yere gitmeye karar verirler. Anka Kuşu’nun yaşadığı yer ise Kaf Dağı’nın zirvesindedir.
İlgini çekebilir: Olumsuz ve Zorlayıcı Düşünceler ile Başa Çıkmak İçin 3 Strateji
Dağın zirvesine yapılan bu yolculukta ilk başta zirveye kadar çıkacağına inanmayan cesaretsiz kuşlar elenir. Zirveye çıkamayan bu kuşlar, diğer kuşları da bu yolculuğun çok zor olduğuna ve baştan vazgeçmelerinin hepsinin yararına olacağına ikna etmeye çalışırlar. Ancak diğer kuşlar yoluna devam eder. Bir süre sonra ise Anka Kuşu için bu risk değmez diye ego yapan kuşlar pes eder. Yolculuk devam ettikçe kuşlar korkudan, inançsızlıktan, iradesizlikten teker teker sürüden ayrılmaya devam ederler. Ta ki Kaf Dağı’nın zirvesine ulaşıldığında geriye yalnızca 30 kuş kalana kadar… Bu yolculukta zirveye sadece kimsenin moralini bozmasına izin vermeyen, cesaret sahibi ve egosuz kuşlar ulaşır. Dağın zirvesine ulaşan bu kuşlar, zirvede Anka Kuşu’nu bulamazlar. Ancak buldukları çok daha önemli bir şey vardır: Simurg ismi ’30 kuş’ anlamına gelir. Yani o kuşların her biri bir Simurg’dur. Kurtarıcı, bilge kuş…
Onların kendilerini kurtarmak için bir kurtarıcıya ihtiyaçları yoktur; çünkü asıl kurtarıcı kendi içlerindeki sabır, irade ve cesarettir. Asıl bilgeliğe ulaşmanın yolu ise kendi içine yapılan yolculukta saklıdır.
İşte küllerinden yeniden doğmak terimi de buradan gelir. Bu bilge kuşun hikayesinden bizim de çıkartmamız gereken dersler var gibi gözüküyor, ne dersiniz? İçinden çıkamadığınız bir acı yaşıyorsunuz. Hatta nefes almanızı bile engelleyen bir acı bu belki. Peki bu durumu yıkılmadan, hatta içinden daha da güçlü çıkacak şekilde nasıl aşarız? Kendi hayatımızın Anka Kuşu olmak için neler yapabiliriz gelin birlikte bakalım!
İlgini çekebilir: Yoganın 8 Basamağı ile Özgürleşme: Yoga Sutralar
1. Yalnız kalmaktan korkmayın.
Anka Kuşu öleceğini anladığı zaman kendi kabuğuna çekilir ve bir süre yalnız kalır. Bu yalnızlığı sayesinde yeniden doğma cesaretini kendinde bulur. Sizin de küllerinizden çok daha güçlü doğmanız gereken bir durum varsa önce yalnız kalıp neye ihtiyacınız olduğunu dinlemenizde fayda var. Yalnız kalmaktan korkmayın, kendi kendinizin ilacı olun.
2. Ulaşacağınız zafer için yanmayı göze almalısınız.
Eğer Anka Kuşu yanmaktan korksaydı küllerinden yeniden doğamadan can verirdi. Bazen yanmak gerekir, daha güçlü doğmak için. Yaşadığınız acılar sizi ürkütmesin. Kim bilir, belki sizi küllerinizden yeniden doğuracak ateş çektiğiniz bu acılardır.
İlgini çekebilir: Bir Kayıp Sonrası Yaşanan Yas Sürecinde Neler Yapılabilir?
3. İhtiyacınız olan tek şey cesaret.
İçinde yaşadığınız durum sizi zorlamaya başladıysa ve gittikçe dayanılmaz bir hale geliyorsa değişimin vakti gelmiş demektir. Yani mottomuz, “Yaşadığınız durumu değiştiremiyorsanız kendinizi değiştirin.” Hayat bir sınav ve biz de sürekli yeni şeyler öğrenen öğrencileriz. Bu sınavı da ancak gelişerek ve değişerek daha keyifli hale getirebiliriz.
4. Kolay olsaydı herkes yapardı.
Kendinize doğru yapacağınız bu yolculukta sürekli konuşup fikir veren, sizi aşağıya çekmeye çalışan insanlar olacaktır. Unutmayın, kolay bir yolculuk olsaydı sadece 30 kuş değil, bütün kuşlar bilgelik seviyesine gelirdi. İşler dayanamayacağınız seviyeye geldiyse başlamak için en doğru zamandasınız! Zirveye çıktığınızda bu yolculuğun aslında çok keyifli olduğunu fark edeceksiniz.