Aşırı Planlı Olmanın Sebebi Belirsizliğe Tahammülsüzlük Olabilir

perdenin ardında kadın

Zaman zaman hayatta aşırı planlı ilerlediğinizi fark ettiğiniz oluyor mu? Hayatınızın her anını planladığınız için yaşadığınız konforu, bir anda eklenen bir belirsizlikte fark ettiğinizi hissediyor musunuz? Aşırı planlı olmanızın sebebi belirsizliğe tahammülsüzlük olabilir. Belirsizliğin kişi üzerinde psikolojik ve fiziksel sonuçlarla birlikte oldukça güçlü bir stres kaynağı olduğu görüşünü destekleyen birçok deneysel kanıt bulunmaktadır.

Belirsizliğe tahammülsüzlük nasıl ortaya çıkar? Sonuçları nelerdir?

Sabah kaçta uyanacağınız kurduğunuz alarmlarla planlı. Hangi gün iş çıkışı nereye gideceğiniz çoktan belli. Kişisel bakım randevularınız her ay planlı. Tatiliniz aylar öncesinden rezerve edilmiş. Her sabah uğradığınız kahvecideki barista bile artık ne içtiğinizi biliyor. İş bölümünden pek hoşlanmıyorsunuz çünkü başkalarının işi nasıl yapacağından emin değilsiniz.

İşte bu konforlu gibi görünen aşırı plan hali belirsizliklere tahammül etme becerinizi zayıflatıyor olabilir. Bireyler belirsizlik karşısında ortaya çıkan olumsuz deneyimlerinin önüne geçmek için yukarıda sayılan davranışlar ile bir kontrol hissi elde ederler. Ancak bu kontrol hissi bir yanılsamadan öteye gidemez, çünkü hayatta kontrol edemeyeceğimiz pek çok belirsizlik vardır. Dolayısıyla belirsizlik kişi için bir tehdit olarak kalmaya devam eder. 

Bazı araştırmalar, belirsizliğe tahammülsüzlük düzeyi yüksek olan yetişkinlerin, yani belirsizliğe tahammül edemeyen kişilerin, belirsiz bilgiyi olumsuz ve tehdit edici olarak yorumlamaya eğilimli olduğunu gösterir. (Dugas, Hedayati ve diğerleri, 2005). Bu kişiler böyle bir belirsizlikle karşılaştıklarında kaygı düzeyleri artmaktadır. Belirsizlik kaygısı ile mutluluğun ters yönlü ilişkisini göze aldığımızda diyebiliriz ki belirsizliğe tahammül edememe durumu kaygıyı arttırıyor, artan kaygı ise mutluluğu azaltıyor.

Tanıdık seçimlere yönelim: Ellsberg-Paradoksu

Belirsizliğe tahammülsüzlükle ilgili yapılan bir deneyde Amerikalı ekonomist Daniel Ellsberg bir alana iki kafes koyar. Her iki kafesin içinde de 100’er tane bilye vardır. Kafeslerden birindeki bilyelerin 50’si kırmızı, 50’si siyahtır. Diğer kafesteki bilyelerin kaçının siyah, kaçının kırmızı olduğu belli değildir. Deneklerden gözleri kapalı bir şekilde kafeslerin birinden bilye almaları istenir. Denek gözleri kapalı aldığı bilyelerin rengini bilirse 100 USD kazanacaktır. Hangi kafesten bilye almak istediği sorulunca, istisnasız hepsi renk dağılımının 50:50 olduğu kafesi seçer. Hiçbirinin seçimiyle ilgili herhangi bir mantıklı açıklaması yoktur. Dağılımın belli olmadığı kafesin deneklerdeki belirsizlik duygusunu arttırdığı görülmektedir.

‘Ellsberg-Paradoksu’ olarak adlandırılan bu davranış biçimi bize, belirsizliği azaltmak için insanların bilinmezin fazla olduğu seçimlerin yerine (“Kafeste kaçar tane kırmızı ve siyah bilye olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.”) daha tanıdık gelen seçimleri (“Bu kafesteki kırmızı ve siyah bilyelerin kaçar tane olduğunu biliyorum.”) tercih ettirdiğini göstermektedir.

Belirsizliğe tahammül etme becerisini geliştirmek mümkün mü?

Belirsizliğe tahammül becerisini arttırmanın çeşitli yolları elbette var.

Bunlardan en önemlisi, belirsizliğin her zaman olumsuzlukla sonuçlanmadığını fark edebileceğiniz deneyimler kazanmak. Gittiğiniz bir restoranda şefin seçimini denemek, her zaman gittiğinizden farklı bir yere gitmek, yürüyüş yaptığınız parkı değiştirmek gibi minimal düzenlemeler oldukça etkili olacaktır.

Diğer yandan belirsizliğe tahammülsüzlük sosyal becerinizi etkiler düzeye geldiyse bir psikologdan psikoterapi desteği almak en etkili yollardan bir tanesi.

Kaynaklar

Dugas, M. J., Hedayati, M., Karavidas, A., Buhr, K., Francis, K., & Phillips, N. A. (2005). Intolerance of uncertainty and information processing: Evidence of biased recall and interpretations. Cognitive Therapy and Research, 29, 57-70.

aşırı planlı olma, belirsizliğe tahammülsüzlük, belirsizlik, farkındalık, Psikoloji