Bilinçli Beslenme Nedir? Mindful Eating ile Yeme Deneyiminin Tadını Çıkarın

yatakta yemek yiyen pembe pijamalı kadın

Telefonunuza bakmadan, televizyon karşısında oyalamadan ya da kapıdan aceleyle çıkmadan en son ne zaman yemek yediniz? Belki de asıl sorulması gereken şu: En son ne zaman kendinize, “Bunu gerçekten istiyor muyum, yoksa yalnızca içimdeki bir boşluğu mu dolduruyorum?” diye sordunuz? Modern hayatın hızlı temposu içinde yemek yemek, çoğu zaman yalnızca bir görev, bir araya sıkıştırılmış an, hatta bir kaçış yolu haline geldi. Oysa mindful eating (bilinçli beslenme), bu otomatik pilottan çıkmamız için bize incelikli bir davet sunuyor.

Bilinçli beslenme (mindful eating) nedir?

Bilinçli (mindful) beslenme, ne bir diyet listesidir ne de yeni bir trend. Kalorileri saymak, karbonhidratlardan korkmak ya da belirli yiyecekleri suçlu ilan etmekle ilgisi yoktur. Asıl mesele, tabağımızın başına oturduğumuzda orada, tam o anda, gerçekten var olup olmadığımızdır. Ne yediğimizi, neden yediğimizi, o yemeğin bizde nasıl bir iz bıraktığını duyumsamak… Kısacası, hem bedene hem ruha kulak vermeyi öğrenmektir.

Bilinçli beslenme, sezgisel beslenmeden farklı olarak, sadece ne yiyeceğini değil, nasıl yediğini fark etmeyi öğretir. Sezgisel beslenme, açlık ve tokluk sinyallerine kulak vermeyi merkeze alırken, bilinçli beslenme yemek yeme anındaki deneyime, yavaşlamaya ve duyulara odaklanır. Yani bilinçli beslenme, yalnızca bir beslenme pratiği değil, aynı zamanda farkındalıkla yaşama açılan bir kapıdır. Açlıkla alışkanlığı, duygularla gerçek ihtiyaçları birbirinden ayırmayı öğrenmek, işte bu kapıdan geçmenin ilk adımıdır. Lokmalarımıza uzanmadan önce içsel bir duraklama yaratmak; kendimize sormak: “Şu anda nasıl hissediyorum? Gerçekten neye açım? Ruhumun mu, bedenimin mi beslenmeye ihtiyacı var?”

Psikolog Dr. Jan Chozen Bays, Mindful Eating kitabında bu yaklaşımı incelikle anlatır ve şöyle der: “Dikkatli yeme, yerken vücudumuzun içinde ve dışında olanlara yargılamadan, bilinçli bir şekilde dikkat etmektir.” Bu noktada yemek yemek, yalnızca fiziksel bir ihtiyaçtan çıkıp kendimizle karşılaştığımız bir an haline gelir.

iyi oluş günlüğü banner

Mevsimlerin yediklerimize etkileri

Doğa mevsimlerden mevsimlere akarken, bedenimiz de bu ritme ayak uydurur. Kış aylarında daha sıcak, besleyici, köklere inen tatlar ararken; ilkbaharda canlanmak, arınmak isteriz. Çorbalar, baklagiller, kavrulmuş kök sebzeler yerini taze yeşilliklere, narenciyelere, filizlenmiş tahıllara bırakır. Ve bu değişimler tesadüfi değildir. Aksine, bedenimizin, dikkatle dinlediğimizde bize göndermeye çalıştığı kadim mesajlardır.

Belki bu yüzden, şu soruyu kendimize yeniden sormanın vakti gelmiştir: “Hayatımın bu döneminde – sadece mevsimsel değil, duygusal olarak da – beni en canlı, en dengede hissettiren yiyecekler hangileri?”

Bilinçli beslenme öğrenilir mi?

Aslında hepimiz bu beceriyle doğarız. Bir bebek açken ağlar, doyduğunda bırakır; bedeniyle saf bir bağlantı içindedir. Ancak büyüdükçe, diyet kültürü, stres, koşuşturma ve duygusal baş etme yolları bu içsel pusulamızla aramıza mesafe koyar. İyi haber ise şu: O pusula hiçbir zaman kaybolmaz, yalnızca sesi kısılır. Bilinçli beslenme, yeniden duymayı öğrenmektir. Ve tıpkı bir enstrüman çalmayı öğrenmek gibi, niyetle başlar, pratikle gelişir, alışkanlıkla hayatın bir parçası olur.

Bilinçli beslenme pratiği nasıl yapılır?

Bilinçli beslenmeye başlamak için tüm yaşam alışkanlıklarınızı bir anda değiştirmeye gerek yok. Bir öğünü seçin; yalnızca o öğünde, dikkatinizi dağıtan her şeyi bir kenara bırakın. Telefonu, ekranı, koşuşturmayı bir anlığına susturun ve tabağınızdaki yemeğe dönün. Yemekten önce derin bir nefes alın; bu basit hareket bile zihninizi şimdiye, bedeninize ve duyularınıza bağlar. Yediğiniz yemeği yalnızca tatmakla kalmayın; kokusunu, dokusunu, bıraktığı duyguyu da fark edin. Ve sonra, günün sonunda kendinize sorun: “Bu yemek bana fiziksel olarak nasıl hissettirdi? Duygusal olarak hangi ihtiyacıma dokundu?”

Unutmayın, bu bir yarış ya da mükemmeliyet meselesi değil. Bazen unutursunuz, bazen fazlaya kaçarsınız, bazen yetersiz kalırsınız… Önemli olan, şefkati elden bırakmamak ve her seferinde yeniden başlamaya gönüllü olmaktır.

“Ne yerseniz osunuz” yalnızca eski bir deyiş değil; aslında kendinize tuttuğunuz bir aynadır. O ayna, yalnızca ne yediğinizi değil, nasıl yaşadığınızı da gösterir. Ve belki de bugün, kendi içinize dönüp şunu sormanın tam zamanıdır: Bedenimi gerçekten dinleseydim, bugün bana neyi, nasıl yememi fısıldardı?

Kaynakça
bilinçli beslenme, Mindful Eating