Empati Yorgunluğu: Başkalarını Anlarken Kendini Kaybetmek

iki kız arkadaş

Empati, çoğu zaman bir erdem olarak yüceltilir; karşımızdakini anlamanın, bağ kurmanın ve insan olmanın en güzel yollarından biri olarak tanımlanır. Başkasının penceresinden bakabilmek; yargılamadan, çözüm arayışına girmeden önce onun hislerine dokunabilmek, şüphesiz çok kıymetlidir. Ancak bu güçlü beceri, farkında olmadan bizi yıpratmaya başladığında ne olur? Empati kurarken kendi sınırlarınızı ihmal ettiğinizi fark ettiğiniz oldu mu? Eğer öyle ise empati yorgunluğu yaşıyor olabilirsiniz!

Empati yorgunluğu nedir?

Empati, bizi daha derin ilişkiler kurmaya götürse de, başkalarının duygularına bu kadar açık olmak zamanla yorucu, hatta tüketici bir hâle gelebilir. Bu durum, literatürde “empati yorgunluğu” olarak adlandırılıyor. Karşınızdakini anlamaya çalışırken kendi duygusal enerjinizi kaybettiğinizi hissediyorsanız, yalnız değilsiniz.

Bir tür zihinsel ve duygusal tükenmişlik olan empati yorgunluğu, başkalarının acılarını, kaygılarını, üzüntülerini sürekli içselleştirmenin sonucu olarak ortaya çıkar. Özellikle hizmet ve yardım kuruluşlarında çalışanlarda; öğretmenler, sağlık çalışanları, terapistler gibi insanlarla yoğun duygusal temas kuran meslek gruplarında sıkça görülür. Ancak yalnızca profesyonel yaşama özgü değildir; hassas bir mizaca sahip olup çevresine sürekli empatiyle yaklaşan kişiler de bu yorgunluğu derinden hissedebilir.

Siz de sık sık bitkin, isteksiz, hatta karşınızdakilerin duygularına karşı ya fazlasıyla hassas ya da tamamen duyarsız hissediyorsanız; kendinize vakit ayıramadığınızı ve suçluluk-bıkkınlık arasında gidip geldiğinizi düşünüyorsanız, bu tablo empati yorgunluğuna işaret ediyor olabilir.

Empati bizi neden yoruyor?

Empati, enerji gerektirir. Bir başkasının duygularını kendi bedeninizde hissetmek, zamanla sizi kendi duygularınızdan uzaklaştırabilir. “Hayır” demekte zorlanıyor, sürekli verici rolde bulunuyor ya da kendi ihtiyaçlarınızı geri plana itiyorsanız, duygusal sınırlarınız zayıflamış olabilir. Bu da empati yorgunluğunu tetikleyen en önemli nedenlerden biridir. Genel olarak empati yorgunluğunu şu faktörler besler:

  • Duygusal sınırların belirsizliği
  • Sürekli yardım etme pozisyonunda olmak
  • Kendinize dönmeye zaman ayıramamak
  • Kendi ihtiyaç ve duygularınızı bastırmak
  • Özdeğer hissinin düşük olması
iyi oluş günlüğü banner

Peki, hem anlayışlı hem dengeli kalmak mümkün mü?

Elbette mümkün. Unutmayın, empati sınırsız bir kaynak değil; geliştirilebilen ama sınırları olan bir beceridir. Kendinizi ihmal etmeden de başkalarını anlayabilirsiniz. Bunun için küçük ama etkili adımlar atmak yeterli:

  • Duygusal sınırlarınızı netleştirin. Her şeye “evet” demek zorunda değilsiniz. Dinlemek, çözmek zorunda olduğunuz anlamına gelmez. Sınır çizmek, hem size hem de karşınızdakine alan kazandırır.
  • Kendinize zaman ayırmayı ihmal etmeyin. Doğayla vakit geçirmek, sessizlikte kalmak ya da yaratıcı bir işle uğraşmak zihinsel alanınızı tazeler ve duygusal dayanıklılığınızı artırır.
  • Duyguların size mi ait olduğunu sorgulayın. Bazı duygular başkalarından size geçebilir. “Bu duygu bana mı ait?” sorusunu kendinize sormak, içsel farkındalığınızı güçlendirir.
  • Suçluluk hissetmeden geri çekilmeyi öğrenin. Unutmayın, başkasına destek olabilmek için önce sizin ayakta kalmanız gerekir. Kendinizi ihmal ederek kimseye gerçek bir fayda sağlayamazsınız.

Empati ve merhamet, ancak sağlıklı sınırlarla birleştiğinde sürdürülebilir olur. Kendinize şefkatle yaklaştığınızda, başkalarını da daha sağlıklı bir yerden anlayabilirsiniz. Kendinizi kaybetmeden, başkasının yanında durmak mümkün.

Kaynaklar
Empati Yorgunluğu, sınır çizmek