Günümüz dünyasında, birçok insanın başkalarına karşı taktığı maskelerin ardında derin bir değersizlik duygusu yatıyor. Fark edilmeden içten içe büyüyen bu duygu, kendimize olan inancımızı zedeler ve hayat kalitemizi olumsuz etkiler. Bilinçaltımızın derinlerine inmek ve öz değerimizi yeniden keşfetmek, kendimize sunduğumuz en büyük armağan olabilir. Peki, bu değersizlik duygusu nedir, nereden kaynaklanır ve onunla nasıl başa çıkabiliriz?
Değersizlik duygusu nedir?
Değersizlik duygusu, bireyin kendisini yetersiz, eksik veya başkalarına göre daha az değerli hissetmesi durumudur. Bu duygu, kişinin kendine duyduğu güveni ve öz saygısını olumsuz etkileyebilir. Değersiz hisseden insanlar, genellikle başarılarını küçümser, kendi potansiyellerini görmezden gelir ve başkalarından daha az kıymet gördüklerine inanırlar. Bu durum, içsel bir yetersizlik hissiyle birlikte, kişinin kendisine karşı eleştirel bir tutum geliştirmesine neden olabilir. Değersizlik hissi, birçok insanın yaşamında farklı şekillerde kendini gösterebilir. Genellikle içsel bir huzursuzluk ve yetersizlik hissiyle ortaya çıkar. İşte bu duygunun bazı yaygın belirtileri:
- Kendini sürekli eleştirme: Değersizlik hisseden bireyler, yaptıkları her şeyi yetersiz veya eksik görme eğilimindedir. En küçük hatalarını bile büyütebilir ve kendilerine karşı acımasızca eleştiride bulunabilirler.
- Onay arayışı: Bu duyguya sahip olan kişiler, başkalarından sürekli onay ve takdir beklerler. Kendi değerlerini başkalarının görüşlerine bağlayarak, dışarıdan gelecek olumlu geri bildirimlere ihtiyaç duyarlar.
- İlişkilerde zorluklar: Değersizlik duygusu, kişinin sağlıklı ilişkiler kurmasını zorlaştırabilir. Bu kişiler, sevilmeye layık olmadıklarını düşünebilir ve ilişkilerinde güvensizlik, kıskançlık veya aşırı bağlılık sergileyebilirler.
- Kendini geri plana çekme: Bu duyguyu yaşayan insanlar, başarılarını küçümseyip kendilerini diğer insanlarla kıyaslama eğilimindedir. Potansiyellerine ulaşmaktan korkabilir, fırsatları değerlendirmekte zorlanabilirler.
- Mükemmeliyetçilik: Kişi, kendisini değersiz hissettiğinde, yaptığı her şeyde mükemmel olma ihtiyacı duyabilir. Mükemmeliyetçilik, hatalardan korkma ve sürekli daha iyisini yapma arzusu ile kendini gösterebilir.
Bu duygunun kaynağı, çocukluk dönemindeki olumsuz deneyimlerden, travmatik yaşantılardan ya da sürekli eleştiriye maruz kalmaktan kaynaklanabilir. Kişi, değerini dışsal faktörlere, başkalarının onayına veya maddi başarılara bağladığında, bu duygular daha da derinleşebilir. Değersizlik hissi, zamanla depresyon, kaygı ve sosyal izolasyon gibi daha ciddi duygusal sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, değersizlik duygusunu fark etmek ve bu hisle sağlıklı bir şekilde başa çıkmak, kişinin yaşam kalitesi ve ilişkileri açısından oldukça önemlidir.
Değersizlik duygusu ile nasıl başa çıkılır?
Değersizlik duygusu, hem kişinin kendine hem de çevresiyle olan ilişkilerine zarar verebilir. Ancak, bu duyguya farkındalık kazandırarak ve üzerine çalışarak, daha sağlıklı bir benlik algısı oluşturmak mümkündür.
Kabul etmek
Değersizlik duygusuyla başa çıkmanın ilk adımı, bu duyguyu kabul etmektir. İnsanlar genellikle değersizlik hislerini bastırmaya veya inkar etmeye çalışırlar, ancak bu yaklaşım yalnızca sorunu derinleştirir. Öncelikle, bu duygunun kaynağını anlamak ve kendinize karşı dürüst olmak önemlidir. Hangi durumların, ilişkilerin veya geçmiş deneyimlerin bu hisleri tetiklediğini fark etmek, iyileşme sürecinin başlangıcıdır.
Öz şefkat geliştirmek
Bir diğer önemli strateji, kendinize karşı şefkat geliştirmek ve olumsuz iç sesinizle yüzleşmektir. Değersizlik hissi genellikle içsel eleştirmen tarafından beslenir; bu eleştirmen sürekli olarak sizi başarısız veya yetersiz hissettirir. Bu eleştiriyi durdurmak ve kendinize daha nazik, anlayışlı davranmak, duygularınızı olumlu bir şekilde yönlendirmenize yardımcı olur. Kendinize “Yeterliyim, değerlilik duygum başkalarına bağlı değil” gibi olumlu doğrulamalar yapmak, bu süreci destekler.
Geçmiş travmaları ele almak
Geçmiş travmaları ele almak, değersizlik duygusuyla başa çıkmada kilit rol oynar. Çocuklukta yaşanan olumsuz deneyimler, özellikle aile ilişkileri, değersizlik hissinin temellerini oluşturabilir. Bu geçmiş olayların farkına varmak ve onları anlamlandırmak, kişinin kendisine bakış açısını değiştirmesine olanak sağlar. Gerekirse bir terapist veya psikologla çalışmak, bu süreçte derinlemesine duygusal iyileşme sağlayabilir.
Sağlıklı ilişkiler
Son olarak, sağlıklı ilişkiler kurmak ve destek aramak, değersizlik hissiyle başa çıkmada önemlidir. Kişinin kendini değerli hissetmesi, çevresindeki insanlarla olan bağlarına da bağlıdır. Olumsuz ve toksik ilişkiler bu duyguyu pekiştirirken, güven veren, destekleyici ilişkiler kişinin kendini daha değerli hissetmesine katkı sağlar. Bu nedenle, sağlıklı sınırlar koymak ve sizi gerçekten destekleyen insanlarla vakit geçirmek duygusal iyileşmeyi hızlandırabilir.
Beden dilinin önemi
Özgüvenli bir tavır sergilemek için en önemli adım beden dilidir. Karşımızdakini anlamak, onunla sağlıklı bir ilişki kurmak ve bunu yönetebilmek için beden dili oldukça etkilidir. Beden dili, karşımızdakinin duygularını anlamamızı ve onlara karşılık vermemizi sağlar. İlk kez karşılaştığınız birini düşünün; beden dilini, sözlerini, ses tonunu. Şimdiyse bunlardan hangilerinin sizi ne derece etkilediğini (toplamı 100 puan olacak şekilde) puanlayın.
Bu konu ile ilgili yapılan araştırmalar sonucunda, iletişimde beden dilinin %55, ses tonunun %38, sözlerin ise %7 oranında etkili olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçtan yola çıkarak beden dilinin ne kadar önemli olduğunu görebilirsiniz. Göz teması, jest ve mimikler, duruş ve yüz ifadesi beden dilini oluşturmaktadır. Göz temasından kaçınma, ortama uymayan jest ve mimikler (ilgisiz veya aşırı heyecanlı bir tutum ya da parmaklarla oynama, kazağı çekiştirme gibi hareketler), karşılaşmalarda çok yakın ya da çok uzak bir mesafede durulması, söyledikleriniz ile yüz ifadenizin uyumu, dikkat edilmesi gereken beden dili hareketleridir.
Dış dünyaya dair olaylar özgüvenimiz açısından önemli rol oynar. Özgüven/gerçek güven; zayıf olduğumuz, diğer bir deyişle gelişime açık olduğumuz, alanlar kadar sahip olduğumuz nitelikleri de –kendimize haksızlık etmeden ve dürüstçe– değerlendirdiğimizde oluşur. Öte yandan kendimizi iyi hissettiren şeyin ne olduğunu bilmemiz, hayatımızın kontrolünü ele almamızı da kolaylaştırır. Öz güvenli bir tutum sergileyebilmemiz için bir eylem planımız hazır olmalıdır. Bu eylem planında; başarılı olduğunuz becerilerinizi, gelişime açık yönlerinizi ve geliştirilmesi gereken becerilerinizi ve bu becerilerinizi nerede ve nasıl kullanacağınız sorularını cevaplamalısınız.
Değersizlik duygusu panzehiri: Yaşam denetimi
Beden dilinin yanı sıra, yaşam denetimimiz de değersizlik hissini azaltmada oldukça etkilidir. Hayatımızda değiştirmemiz gereken alanları bulmak için yine bir eylem planımız olmalı ve bu eylem planında yaşam alanı, iş, kariyer, aile, sağlık vb. kategoriler düzenleyerek her biri için sevdiğiniz ve sevmediğiniz şeyleri yazarak, sevmediğiniz alanlar üzerine, bunları değiştirmek için ne gibi aksiyon almanız gerektiğini sorabilirsiniz. Örneğin, iş hayatınızda etkili bir sunum yapabilecek biri olmak istiyorsunuz ve bu konuda ilerlemeye karar verdiniz. Ya da kişisel olarak nasıl daha girişken olacağınız ile ilgili eğitimler almayı düşünüyorsunuz. Eğer planlarınızı yazarsanız onları gerçekleştirme ihtimalinizin arttığını göreceksiniz. Bu yaşam denetimini yıllık olarak hazırlayıp üç aylık dönemlerde kontrol ederek izleyebilirsiniz.
Yaşam denetiminizi gerçekleştirmeye başlamak, beden dilini kullanmak, insanların sizi nasıl gördüğünü bilmek, sizi motive eden unsurların farkına vararak bunların üzerine gitmek ve hislerinizin farkına varmak; değersizlik hissinizin azalmasına ve öz güveninizin artmasına yardımcı olacaktır. Hayatınızın kontrolünü ele aldığınızda güveniniz artar ve hayatınıza bir seyirci olarak baktığınız süre azalır.
Değersizlik duygusuyla başa çıkmak uzun ve zor bir yol olabilir, ancak kendinize şefkatli yaklaşmak, içsel keşif yapmak ve destek aramak, bu duygunun üstesinden gelmenizde size yardımcı olacaktır.