Kilo verme sürecinde yaşanılan zorlukların nedeni, yalnızca diyet ya da egzersiz değil; psikolojinin bu yolculuğa olan etkisi de oldukça büyük. Bazı kilo verme yolculukları çok kolay ilerlerken, bazı kilo verme süreçleri eziyete dönüşüyor. Peki, bu farkın temelinde ne yatıyor? Psikolojik faktörler bu yolculuğun görünmeyen en büyük parçası. Bu farkın temelinde yatan psikolojik dinamiklere daha yakından bakalım.
Sosyal medyanın yanıltıcı dünyası
Herkesin kilo verme yolculuğu farklı sürelerde gerçekleşiyor. Ben danışanlarımla hem kilo verme üzerine hem yeme davranışı üzerine çalışıyorum. Bana sıkça dert yanılan bir durum bu. Bazı insanların nasıl bu kadar hızlı kilo verebildiklerini anlamak öğrenmek istiyorlar. Öncelikle şunu bilmeniz lazım; sosyal medyada gösterilen her içerik gerçeği yansıtmıyor.
Çoğu içerik üreticisi insanlar tarafından daha çok izlenmek ve etkileşim almak için yanlış yönlendirmeler yapabiliyor. Özellikle kilo ve beslenme konusunda oldukça fazla paylaşım ağı var. Çoğu kişi bedenleri üzerinden gerçekçi olmayan beklentilere sokuluyor. Bu yüzden birinin yolculuğuyla diğerinin yolculuğunun kıyaslamasını yapmayı asla doğru bulmuyorum. Herkesin yolu biricik ve bu süreci değerlendirirken öncesini de iyi analiz etmek gerekiyor.
Kilo vermeyi takıntı haline getirmek ve stres
Kilo vermeyi takıntı haline getirmek, sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlemesini ciddi şekilde etkileyebilir. Kilo verme sürecini bir saplantıya dönüştürmek, sürekli stres ve kaygıya neden olur. Tartıdaki en ufak bir dalgalanma bile motivasyonunuzu düşürebilir. Bu stres, kortizol hormonunun artmasına yol açarak kilo verme hızını yavaşlatabilir. Bunun yanı sıra, takıntılı düşünceler, hızlı sonuç alma isteğini artırır. Bu da aşırı kalori kısıtlaması, sağlıksız diyetler ya da aşırı egzersiz gibi sürdürülemez yöntemlere başvurmanıza yol açabilir. Ancak bu yöntemler, metabolizmayı yavaşlatarak sürecin başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olabilir. Takıntılı bir yaklaşım, duygusal yeme ataklarını tetikleyebilir. Katı kurallarla sürdürülen diyetler, başarısızlık hissi yaratarak bireyin yemekle olan ilişkisini daha da bozabilir. Bu döngü, kilo verme sürecini zorlaştırır ve genellikle bireyi başladığı noktaya geri getirir.
Bazı danışanlar, bu süreci kendilerini zorlamadan, takıntı haline getirmeden ya da geçmişinde başarısız diyet döngüleri yaşamadan geçiriyorlar. Ancak bazı danışanların geçmişi çok kaotik oluyor. Çok fazla başarısız diyet denemesi yaşayıp son umut olarak başka bir kilo verme yolculuğuna başvuruyorlar. Ya hep ya hiç mantığı çok katı oluyor. Bu bakış açısı ne kadar katıysa, o sürecin başarısızlığa dönüşmesi de o kadar kolay oluyor.
Kimi danışan ile kilo verirken tek odaklandığımız beslenmesini planlamaktır. Bu tarz danışanlarda hayatının tek amacı kilo vermek değildir. En başta kendisi, sosyal hayatı, iş hayatı, eğitim hayatı, ailesi arkadaşları, var ise çocuğu derken her alana kucak açar ve bunu yaparken sağlığı için yaptığını söyler. Elbette herkesin motivasyonu farklı olabilir ve bu oldukça normal. Ancak diyet ve spor, öncelikle sağlık için yapıldığında güzeldir. Bu durum takıntı veya endişe doğuruyorsa, o süreç artık sağlıklı olmaktan çıkmıştır.
Kimi danışanla ise önce geçirdiği yeme atakları, geçmişten getirdiği kalori kısıtlamalarıyla metabolizmasında yarattığı hasar ve duygusal yeme sorunlarını çözmeye çalışırız. Bunları çözmeden ilerlemek bize daha çok zaman kaybettirir. Çünkü eninde sonunda danışan başa döner. Sorunun asıl kaynağını bulursanız çözüm size daha hızlı ulaşır. Kilo verme yolculuğunu danışanlarımın asıl sorunlarını çözdükten sonra daha rahat ilerletiyoruz. Sonuç olarak hedef ortaktır; ideal sağlıklı kilo aralıklarına gelip sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip olmak. Bunun yanında sağlıklı bir zihne de sahip oluruz.
Kendi sürecinize odaklanın
Elbette kilo verme sürecini etkileyen sadece bunlar değildir. Kişinin yaşı, stres seviyesi, altta yatan hastalığı, uyku düzeni, metabolizması, yo-yo diyetler, geçmiş öyküsü ve bu gibi faktörler sürecin hızını etkiler. Kilo verme hızını etkileyen birçok parametre varken, başkalarının süreçleriyle kendimizi kıyaslamak yalnızca pes etmemize sebep olacaktır. Başkasının koşulları ile sizin koşullarınız hiçbir zaman bir olmayacak. Siz bu koşullar altında yapabildiklerinize odaklanmalısınız. Eninde sonunda hedefinize varacağınızdan şüpheniz olmamalı. Çünkü sağlıklı yaş almak için yapılan her şeyin karşılığını vücudunuz size verecektir. Diyetisyeniniz ile gerçekçi hedefler belirleyip bu süreci size en uyacak hayatınıza adapte edebileceğiniz şekilde geçirmeye çalışın.
Unutmayın, çok aç kalarak verdiğiniz kiloları çok aç kalarak korumanız gerekecektir. Hızla giden hızla geri gelir, hızla gelen de hızla geri gider. Önemli olan, kalıcı alışkanlıklar ve verdiğiniz kiloyu sağlıklı bir şekilde koruyabilmektir. Bu da, gerçekçi hedeflerle mümkün. Sağlıklı yaş almak ve iyi hissetmek için kendimize bakmayı ihmal etmeyelim.