Kybalion, evrenin işleyişini anlamak için mistik ve felsefi bir rehber sunan, Hermetik felsefenin temel taşlarından biri olarak kabul edilir. Yedi Kozmik Yasa, bu kadim bilgelikte yer alan, evrenin temel prensiplerini açıklar ve ruhsal gelişim yolunda önemli bir kılavuz olarak görülür. Bu yasalar zihin, enerji ve madde arasındaki ilişkiyi derinlemesine kavramak, yaşamda denge ve uyum yakalamak isteyenler için bir anahtar niteliğindedir. Kadim felsefenin temel konularını içeren bu 7 kozmik yasa nelerdir ve yaşamımıza nasıl rehberlik edebilirler? Bu yazıda, Kybalion’un gizemli dünyasına bir adım atıyor ve evrensel yasaların sırlarını keşfediyoruz!
Hermetik felsefe ve Kybalion
Hermetik felsefe mistik, felsefi, ve spiritüel öğretileri barındıran kadim bilgelik sistemidir. Kybalion ise Hermetik felsefenin prensiplerini içeren bir metindir ve 1908 yılında anonim olarak yayımlanmıştır. Üç başlığa sahip “Üç Başrahip” adıyla bilinen yazarlar tarafından yazıldığı iddia edilir. Kybalion, 7 kozmik yasa ile evrenin işleyişini ve yaşamın temel yasalarını açıklayan mistik ve felsefi öğretiler sunar. Bu metin, eski Mısır ve Yunan felsefelerinden esinlenerek, özellikle Hermetik öğretinin yedi temel prensibi üzerine odaklanır. Kybalion, zihin, enerji, madde ve evrenin doğası üzerine derinlemesine bir anlayış sunarak, ruhsal ve kişisel gelişim için bir rehber olarak kabul edilir.
Kybalion öğretisinde 7 Kozmik Yasa
Kybalion; “Yedi Hakikat Prensibi vardır; her kim ki bunu bilip anlar, sihirli dokunuşu Tapınak Kapıları’nı sonuna kadar açan Büyülü Anahtar’a sahiptir” der. Öğretilere göre bu bilgiler, öğretiyi almaya hazır olanları kendine çekecektir: “Üstadın ayak sesleri işitildiğinde, öğretisine açık olanların kulakları sonuna kadar açılır”. Yani eğer şu anda bu satırları okuyorsanız, 7 kozmik yasa hakkında bilgi sahibi olmanın tam zamanı olabilir!
Zihinsellik yasası
Yedi kozmik yasa içinde ilk prensip olan zihinsellik yasası, evrenin zihinsel bir doğaya sahip olduğunu ve her şeyin “zihin” tarafından yaratıldığını belirtir. Bu yasa, düşüncelerimizin ve zihinsel durumlarımızın gerçekliği şekillendirdiğini vurgular. Bu yasaya göre, her şey akılda şekillenir. Fiziksel dünyamızda gördüğümüz ve deneyimlediğimiz her şeyin kökeninin zihinsel alemde var olduğunu, her şeyin tezahür ettiği tek bir evrensel bilinç olduğunu söyler. Kybalion; “Her şey akıldır, evren de akıldır.” der. Başka bir deyişle, gerçekliğimiz zihnimizin bir tezahürüdür.
Tekabül (eşleşim) yasası
Tekabül yasası temel olarak mevcut gerçekliğimizin içimizde olup bitenlerin bir aynası olduğunu söylemektedir. Gerçekliğimiz, içsel düşüncemizin bir sonucudur. Hayatımız mutsuzluk, kaos ile doluysa ya da tam anlamıyla doyurucu değilse, bunun nedeni iç dünyamızın öyle olmasıdır. “Yukarıda ne varsa, aşağıda da o vardır; aşağıda ne varsa, yukarıda da o vardır” ilkesiyle bilinir. Bu yasa, mikrokozmos ve makrokozmos arasındaki bağlantıyı, küçük ve büyük ölçekli evrenlerin birbirini yansıttığını anlatır. Yani, dış dünyamızı değiştirmek için önce içimize dönmeli ve iç dünyamızı değiştirmeliyiz.
Titreşim yasası
Titreşim yasasına göre, evrendeki her parçacık sürekli hareket halindedir ve her biri birer enerji taşır: “Hiçbir şey sabit durmaz; her şey hareket eder, her şey titreşir.” Bu, gezegenler ve yıldızlar gibi evrenin muazzam kısımları için geçerli olduğu gibi; aynı zamanda şu anda oturduğunuz sandalye veya bu yazıyı okuduğunuz elektronik cihaz için de geçerlidir. Her şeyin kendine özgü bir enerji frekansı vardır. Farklı frekanslarda titreşen her şey, bu yasaya göre, varoluşun farklı düzeylerini oluşturur. Yüksek enerjili parçacıklar, doğal olarak, diğer yüksek enerjili parçacıklarla bir araya gelirken, düşük enerjili parçacıklar diğer düşük enerjili parçacıklarla birleşecektir.
Amacınız daha üretken ve tatmin dolu bir yaşam sürmekse, enerji frekansınızı yükseltmek için ne yapmanız gerektiğini düşünün. Size iyi gelen aktiviteleri yapın, size iyi gelen yerlerde bulunun, size iyi gelen insanlarla vakit geçirin. Enerjinizi ne kadar yükseltirseniz o kadar yüksek enerjide olaylar, durumlar ve kişiler hayatınıza dahil olacaktır.
Karşıtlık (kutupluluk) yasası
Karşıtlık yasası, her şeyin zıddıyla birlikte var olduğunu ve karşıtlıkların aslında aynı şeyin farklı dereceleri olduğunu belirtir. Sıcak-soğuk, ışık-karanlık gibi kavramlar, bu yasa altında anlaşılır. Karşıt olarak görünen şeyler, aslında aynı şeyin yalnızca iki ucudur.
Örneğin, sıcak ve soğuk ilk bakışta karşıt gibi görünebilir, ancak gerçekte bunlar aynı şeyin farklı derecelerindedir. Aynısı sevgi ve nefret, barış ve savaş, olumlu ve olumsuz, iyi ve kötü, evet ve hayır, aydınlık ve karanlık için de geçerlidir. Titreşimlerinizi bilinçli bir şekilde yükselterek düşüncelerinizi nefretten sevgiye, korkudan cesarete dönüştürebilirsiniz. Eski hermetik öğretilerinde Polarizasyon Sanatı olarak adlandırılan budur.
Ritim yasası
Bu prensip, her şeyin bir ritmi, inişi ve çıkışı olduğunu ifade eder. Bu yasa, olayların ve durumların döngüsel doğasını, tekrar eden ritimleri açıklar. Kozmosun hareketi, parçacıklar halindedir; bunlar ritim dalgalarıdır. Bu hareketleri sarkaç gibi düşünebiliriz. Bir sarkaç düşünün; bir tarafa ne kadar salınırsa aynı derecede diğer tarafa da salınacaktır. Evrendeki bu ritimler; mevsimleri, dönemleri ve düzenleri meydana getirir. Güneşin ve ayın döngüleri sonucunda gerçekleşen gel-git olayları da aynı şekilde ritim prensibinin bir sonucudur.
Sadece doğanın değil, insanların da aynı şekilde ritimleri vardır. İnsanoğlu iyi dönemlerden geçtiği gibi, kendini çok kötü hissettiği dönemlerden de geçebilir. Burada önemli olan, içinden geçtiğimiz kötü dönemleri iç muhasebe yapacak bir fırsat olarak görebilmek ve sarkacın diğer ucu olan iyi günlerin yakın olduğuna dair bir inanç beslemektir. Bilge kişiler de döngünün olumsuz süreçlerinde sakinliklerini koruyarak ve içlerine dönerek ve yaşamlarındaki olumsuzlukların muhasebesini yaparak ayakta kalmayı başarabilmişlerdir.
Sebep-sonuç yasası
Kültürümüzde “Ne ekersen onu biçersin.” sözüyle de açıklayabileceğimiz bu yasa, bize tüm eylemlerin buna karşılık gelen bir tepki verdiğini; yani her etkinin bir nedeni, her nedenin bir etkisi olduğunu söyler: “Her etkinin belirli ve tahmin edilebilir bir nedeni vardır. Her nedenin belirli ve tahmin edilebilir bir etkisi vardır.” Bu yasa, evrende hiçbir şeyin tesadüf olmadığını, her şeyin bir sebep-sonuç ilişkisiyle bağlı olduğunu vurgular ve evrende hiçbir şeyin tesadüf olmadığını gösterir; başımıza gelen her şeyin bir sebebi vardır.
Düşünceleriniz, davranışlarınız ve eylemleriniz, yaşamınızı bildiğiniz şekilde tezahür ettiren ve yaratan spesifik etkiler yaratır. Yarattığınız etkilerden memnun değilseniz, o zaman onları yaratan sebepleri değiştirmelisiniz. Öte yandan, sebep sonuç etkisi, başarının modellenebileceği fikrini ortaya koymaktadır. Başarılı insanların kendi yaşamlarında elde ettikleri başarıya ulaşmak için ne yaptıklarını gözlemlemenin önemini vurgular.
Cinsiyet yasası
Her şeyin içinde hem eril hem dişil enerjinin bulunduğunu ve bu enerjilerin yaratıcılığı tetiklediğini belirtir. Bu yasa, evrendeki dengeyi ve yaratım süreçlerini anlamaya yardımcı olur. “Evrendeki her şeyin maskülen ve feminen prensipleri vardır.” diyen bu yasa ilk bakışta ayrıştırıcı bir yapıya sahipmiş gibi gibi görünse de aslında öyle değil. Cinsiyet prensibine göre evrendeki her şeyin hem eril (yang), hem de dişil (yin) iki prensibi vardır ve bu yaratılışın en temel özelliğidir. Her şey ve herkes, hem eril hem de dişil unsurlar içerir. Siz de buna dahilsiniz. Sağlıklı bir spiritüel yaşam; hem eril hem dişil enerjinin dengelenmesiyle oluşur.