Yedinci Duyu Nedir? İç Alan Farkındalığımızı Nasıl Artırırız?

yedinci duyuyu simgeleyen göz

Bana duyu organlarımızı sayar mısınız desem, neredeyse herkes beş duyu organımızı söyleyecektir değil mi? Bu cevap doğru ama eksik olacaktır. Bizim bildiğimiz duyularımız görme, işitme, koku, dokunma ve tat. Ve oldukça da önemliler çünkü dünyayı onlarla algılıyoruz. Bebeklerin çevrelerini bunlarla nasıl keşfettiğine şahit olmuşsunuzdur. Uzun uzun çevreyi incelemek, her şeyi ağızlarına götürmek, ellerinde evirip çevirmek gibi ciddi işler yaparlar. Bizim için çevremizi keşfetme araçları olan bu beş duyuya ilaveten 1900’lerde adları konulmuş olmakla birlikte, bilim dünyasının son yıllarda daha sık söz ettiği iki duyu daha var. Propriyosepsiyon ve interosepsiyon. Bunlar, altıncı ve yedinci duyu olarak biliniyor.

Propriyosepsiyon ve interosepsiyon nedir?

Propriyosepsiyon bedenin kendini uzay boşluğundaki algılayışıdır. Kaslarımız ve eklemlerimizdeki propiyoseptif reseptörler sayesinde yürürken bir yerlere çarpmıyoruz, karşımızdaki ile sosyal mesafemizi ayarlayabiliyoruz, bir şeyleri ona tam olarak bakmadan hareket ettirebiliyoruz (bakmadan masadaki bardağı alabilmek ya da yürüyebilmek gibi) ve bir nesneyi itmek, çekmek, kaldırmak için gereğinden fazla ya da az güç kullanmıyoruz.

Interesepsiyon yani yedinci duyu ise iç alan farkındalığımız. Bedenin içinde ne olduğunu anlamamızı sağlayan özel sinir reseptörleri sayesinde aç ya da tok olduğumuzu, tuvalet ihtiyacımızı, uykumuzun geldiğini, yorgun olduğumuzu anlayabiliyor ve gerekeni yapabiliyoruz. Yapamadığımızı düşünsenize… Aynı zamanda duygularımızın da fizik bedende karşılıkları var. Örneğin gerginken kaslarımız kasılıyor, heyecanlanınca kalbimiz çarpıyor, utanınca yüzümüz kızarıyor ve bunları fark etmemizi sağlayan da bu interesepsiyotif duyular.

Yedinci duyu: İçsel bilgemiz

İlk altı duyu konusunda genelde bir sorunumuz olmuyor ama bu interesepsiyotif duyular konusunda çoğumuz sınıfta kalıyoruz. “Bu sana ne hissettirdi?” gibi bir soruya cevabımız iyi ya da kötüden öteye gitmeyebiliyor. Pek çoğumuz nasıl hissettiğimizi anlamakta, bedenimizin verdiği sinyalleri almakta zorlanıyoruz. Aç ya da tok olduğumuzun ayrımına varmadan yiyoruz, dinlenme, uyuma gibi bedenimizin ihtiyaçlarını görmezden geliyoruz, tuvalete gitmek, esnemek gibi bazı duyumları bilinçli ya da bilinçsiz olarak bastırıyoruz. Kısacası, neye ihtiyacımız olduğunu bilmiyoruz, bilsek de önemsemiyoruz. Zaten bu soruya da pek alışkın değiliz.

Yedinci duyunun yanlış kullanımı: İçsel bilgeye ihanet

Tüm bunların sonucunda da Ayurveda’da prajnapradha dediğimiz durum ortaya çıkıyor: Duyuların yanlış kullanımı. Diğer adıyla içsel bilgeye ihanet. Uykun varken uyumamak, ekran karşısında çok zaman geçirmek, aç değilken yemek yemek, tuvalet ihtiyacını ertelemek, esnemeyi, geğirmeyi bastırmak gibi. Ayurveda’ya göre hastalıkların temel sebeplerinden biri de bu ihanet. Bu ihanetin sebeplerinden biri ise yukarıda bahsettiğimiz interesepsiyon, yani iç alan farkındalığımızın zayıf oluşu.

İç alan farkındalığını nasıl artırırız?

Interesepsiyotif duyu kapasitesini artırmak için yapılabilecek şeyler var. Meditasyon bunun için en keyifli ve faydalı pratiklerden biri. Meditasyonun hiçbir şey yapmadan oturmak olarak düşünüp, ah ben yapamıyorum ki diyorsanız, merak etmeyin, yalnız değilsiniz. Ama yanılıyorsunuz. Meditasyon, her şey olurken oturma pratiğidir. Çevrenizi, kulağınıza gelen sesleri, ağzınızdaki tadı, burnunuza gelen kokuları ve oturduğunuz yerle temasınızı fark ettikçe eşiğin diğer tarafına geçersiniz. Burada zihin sizi kontrol etmez, siz zihni kontrol edersiniz.

Bu beş duyudan sonra dikkatin iç alana doğru yönlenmesi ile birlikte, stres nedeniyle gün boyu sıktığınız karnınızı fark edebilir, söyleyemediğiniz bir şeyin boğazınızda yarattığı yoğunluğu keşfedebilirsiniz. Daha da önemlisi bu gerginliği, sıkışmayı gevşetebilirsiniz. Şimdi bile gevşettiniz değil mi? Arkasından yoga gibi farkındalıklı bir beden pratiği yaparak propiyoseptif duyuları da güçlendirirseniz, bir de üstüne bunu rutin haline getirirseniz, kendinize, dünyaya ve hayata bakışınızın değiştiğini de fark edebilirsiniz.

Çünkü artık sizi en iyi halinize taşıma gayesinde olan içsel bilgenin sesini duymamanız pek olası değildir. Hepimize içsel bilgemizin şarkılar söylediği, bizim de neşeyle dinleyebildiğimiz mutlu, sağlıklı günler dilerim.

Kaynaklar
ayurveda, iç alan farkındalığı, içsel bilge, interosepsiyon, yedinci duyu