Yaşamda Esnemek ve Kaosu Kucaklamak Nasıl Mümkün?

Bugüne kadar kaç kez “Bu yaşıma kadar şu noktada olmalıydım” ya da “Hayatım planladığım gibi gitmiyor” dediniz? Çocukken, yetişkinliğin bir yol haritası gibi önümüze serileceğine inandırıldık: Okula git, üniversiteye gir, mezun ol, işe başla, evlen, çocuk sahibi ol… Liste uzayıp gidiyor. Ancak büyüdükçe fark ettik ki bu liste bir yanılsamadan ibaret. Çünkü yetişkinlik deneyimlerimiz, o sıralamanın hiç de öğretildiği gibi lineer devam etmediğini gösteriyor. Hayatın doğrusallığı, tek bir çizgide devam etmesi fikri, sadece bir mit olarak çıktı karşımıza. Gerçek olan, düz çizginin ötesinde bazen sarmal, bazen zikzaklarla bazen de çokça kaotik bir karalama… Hayat düz çizgi boyunca beklediklerimize inat karşınıza çıkan kaotik, sarmal desenleri anlama ve anlamla beraber akma becerisidir.

Düz çizgi miti ve zikzakların gücü

Aileden hayatın içine giriş bir çoğumuz için anaokulu ile başladı. Sonra ilkokul, ortaokul, lise sınavları ve elde edilen başarı, sonra üniversite sınavı ve elde edilen başarı, sonra mesleki atamalar ve başarı diye devam ederken, bir anda sıralama ile hedef odaklı, hep bir sonraki basamağa geçtiğimiz hayat zikzaklar/yan yollar çıkarmaya başladı. Yan yollar, ilerleme ile devam eden hayatımıza zorlu anlar, başarısızlıklar ve dolayısıyla gerilemeler yarattı. Bu hiç de alışık olduğumuz bir durum değildi. Lineer devam eden hayatımız bir anda kaotik dinamiklerle sarsılınca, hayatın düz bir çizgiden ibaret olmadığını, ötesinde bir yaşamın içerisinde devam etmek için yeni beceriler edinmemiz gerektiğini anladık.

Hayatımızda karşılaştığımız engeller, başarısızlıklar ve sapmaları çoğu zaman birer “bozulma” ya da “gerileme” olarak görürüz. Oysa gerçek hayatta bu zikzaklar büyük dönüşümlerin katalizörüdür. Zikzaklarımız, bize yolun sonunda neyin daha önemli olduğunu gösterir. Kendimize, “Bu sapma bana ne öğretti?” diye sormak, farkındalığımızı artırır ve hayatı daha derin bir anlamla yaşamamıza olanak tanır. Siz de sorun kendinize; uykularınızı kaçıran, nasıl baş edeceğinizi bilmediğiniz o olay size neyi öğretti? Belki sınırlarınızı çizmeyi, belki ben de varım demeyi, belki başkalarının da duyguları olduğunu, hayatın sizin merkezinizde konumlanmadığını ya da hayatın sizin planlarınız dahilinde akmadığını… Düşünün; siz son zamanlarda yaşadığınız zikzaklarda neyi deneyimlediniz ve ne öğrendiniz?

Kaosu kucaklamak

Hayatın lineer olmadığını kabul etmek, kaosu kucaklamayı gerektirir. Bu, belirsizlikle barış yapmak ve kontrol edemediğimiz alanlarda akışa izin vermek anlamına gelir. Belirsizliği korkulacak bir düşman yerine, potansiyel taşıyan bir alan olarak gördüğümüzde, hayatımızı yeniden tasarlama özgürlüğünü hisseder ve inşa etme motivasyonunu harekete geçiririz.

Evet yanlış duymadınız, hayatın lineer olmadığını kabul etmek, esasında bir özgürleşme adımıdır. Bize dayatılan düz çizgilerden kurtulmak, kendi kıvrımlarımızı çizmeye cesaret etmek demektir. Hiç düşündünüz mü, “başarısızlık” dediğimiz şey belki de hayatın bizi bambaşka bir maceraya yönlendirme biçimidir? Belki de bir kapının kapanması, ardındaki koca bir dünyanın açılmasının ön şartıdır. Evet her durak, her dönemeç, her düğüm, aslında daha büyük bir değişimin, dönüşümün parçasıdır.

Hayatın lineer olmadığını fark ettiğimizde, her şey anlam kazanmaya başlar. Geri dönüşler, hatalar, beklenmedik karşılaşmalar… Tüm bu “yan yollar” aslında bizi daha derin, daha anlamlı bir yola çıkarır. O yüzden hayatınızın düz bir çizgide gitmesini beklemek yerine, onu sarmaşık gibi büyüyen bir hikaye olarak kucaklamaya ne dersiniz?

Yaşamda esnemek ve kıvrımlarla dans etmek

En büyük farkındalıklar, düzlükte değil dönemeçlerde gizlidir. Dönemeçlerin yarattığı kıvrımlarda yol almaktan, kaybolmaktan korkmayın. Başarı bize hayatın lineer olduğunu öğretenlerin ezberlettiğinin aksine hedefe ulaşmak değildir, yolculuğun ta kendisidir. Yolculuğun tadını çıkarabilmek için de çizgilerin değil akışın peşinden gitmek gerekir, kıvrımlarla inatlaşmadan dans etmek, esnemek ve uyum sağlamak gerekir. Düz çizgide kalmaya inat etmek yerine, ne ile karşılaşacağını bilmediği yan yollarda cesaret gösteren, kıvrımlarla uyum içerisinde akanlar, yaşamın düz çizgisinin ötesindeki mutluluğu deneyimleyecek ve kendi yollarının mimarı olacaklardır.

Hayat, haritasız bir yolculuktur. Herkes kendi yolunun haritasını kendi çizmeye mecburdur. Hayatı değerli kılacak olan da tam olarak budur. Peki siz kendi yolunuzu çizmeye hazır mısınız? Alışılmış sıralamanın ötesine geçmeye, kendi farkındalığınızla ve özünüzle yol almaya hazır mısınız? Robert Frost’un “Gidilmeyen Yol” şiirinde de bahsettiği gibi, belki de bütün farkı yaratacak olan gidilmiş, aşındırılmış, ezberlenmiş lineer çizgiye girmiş yollardan değil kendi bulduğunuz yol olacaktır. Ve Frost’un da dediği gibi ve bir gün siz de “iç geçirerek anlatırsınız bunu”.

Kaynaklar